Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4887 E. 2022/870 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4887
KARAR NO: 2022/870
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2015/1974 (E) 2019/890 (K)
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların maliki ve ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın 30/10/2015 tarihinde, park halinde bulunan … plakalı araca arkadan çarptığını, çarpmanın etkisiyle … plakalı aracın da önünde park halinde bulunan davacıya ait … plakalı araca arkadan çarptığını, davalıların malik ve sigortacısı olduğu aracın sürücüsünün dava dışı araç maliki ile düzenlemiş olduğu 30/10/2015 tarihli kaza tespit tutanağında “dikkatsizliği sonucunda hızını azaltmadığından kazaya sebebiyet verdiğini” kabul ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 500,00 TL değer kaybı tazminatının davalı sigorta şirketinden (sigorta şirketinden poliçe teminat kapsamındaki sorumluluğu kadar) dava tarihinden, diğer davalıdan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, davacı vekili 28/06/2019 tarihli talep arttırım dilekçesi ile dava değerini 36.500 TL’ye arttırmıştır. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uzun dönem araç kiralama işi yaptığını, kazanın meydana geldiği tarihte müvekkili şirkete ait aracın dava dışı … Ltd. Şti. tarafından uzun dönemli olarak kiralandığını, araç üzerindeki tüm kullanım haklarının ve fiilen hakimiyetin dava dışı … Ltd. Şti.’ye ait olduğunu, anılan şirket ile müvekkili şirket arasında yapılan 08/10/2015 tarihli kiralama sözleşmesinin aynı zamanda teslim tesellüm belgesi hükmünde olduğunu, işleten sıfatının müvekkili şirkete ait olmadığını belirterek husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacının aracı için ödeme yaptığını, davayı kabul anlamında olmamakla birlikte müvekkili şirketin tazminat ödemesine karar verilmesi halinde sorumluluk limitinin 17.912,19 TL olarak esas alınmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, 36.500,00 TL değer kaybının davalı … Sigorta Şirketi yönünden bakiye poliçe limiti olan 17.912,19 TL ile sınırlı olmak üzere, diğer davalı … Şirketi yönünden zararın tamamından sorumlu olmak üzere, sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, … şirketi yönünden kaza tarihi olan 30/10/2015 tarihinden başlamak üzere yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı … AŞ vekili, müvekkili şirketin uzun dönem araç kiralama işi yaptığını ve kaza tarihinde müvekkil şirkete ait olan … plakalı aracın müvekkili şirketin fiili hakimiyeti ve yetkisi dahilinde kullanılmadığını, aracın kaza tarihinde müvekkili şirket tarafından dava ihbar olunan … Tic. Ltd. Şti’ne uzun dönem kiralandığını ve onun fiili hakimiyeti altında olduğunu, dolayısıyla kaza tarihinde işleten sıfatının aracın kiracısında olduğunu, müvekkil şirket yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı … AŞ’nin maliki olduğu, davalı … Sigorta AŞ nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın 30/10/2015 tarihinde, park halinde bulunan … plakalı araca, bu aracın da çarpmanın etkisiyle park halinde bulunan davacıya ait … plakalı araca çarpması sonucunda davacının aracının hasar gördüğü, kazanın meydana gelmesinde davalıların malik ve sigortacısı olduğu aracın sürücüsünün % 100 kusurlu olduğu anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işleten sıfatının 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir kanun hükmü yoktur. Aynı kanunun 3. maddesinde işleten “…araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, moturlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araç, kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktirinde, gerekse Yargıtayın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Mahkemece davalı … AŞ’nin ticari defterleri ve dayanak belgeleri üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmış, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı … AŞ ile ihbar olunan … Müh Ltd. Şti. arasında, davaya konu hasara sebebiyet veren … plakalı aracın 08.10.2015 – 07.11.2015 tarihleri arasında yapılan ve kiralama faturası düzenlenen bir aylık araç kiralama ilişkisi dışında başkaca araç kiralama işlemi bulunmadığı ve kiralama faturası düzenlenmemiş olduğu tespit edilmiştir. Davalı … AŞ vekili tarafından dosyaya yazılı araç kiralama sözleşmesinin sunulmadığı, dosyaya sunulan, davalı şirketin 08/10/2015 gün … nolu, 08.10- 07.11 dönemi kira bedeli açıklaması ile …şirketi adına düzenlenen 1.357,00 TL bedelli faturanın zarar gören 3. kişiyi bağlayıcı nitelikte olmadığı, bu hali ile ilk derece mahkemesince davalı araç malikinin araç işleteni olarak tazminattan sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davalı …AŞ’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı … AŞ’nin istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.10/05/2022