Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/488 E. 2020/4034 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/488
KARAR NO: 2020/4034
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2017
NUMARASI: 2014/342 Esas – 2017/486 Karar
DAVANIN KONUSU: Muvazaa hukuksal nedenine dayanan tasarrufun iptali
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalılardan … AŞ’ye 2008 yılı sonunda vermiş olduğu yemek ve ikram bedeli faturalarının ödenmemiş olması sebebi ile davalı … icra takibi yaptığını, davalı borçlu … AŞ tarafından kötü niyetli yapılan itirazın iptali için Beyoğlu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2009/230 (E) sayılı dosyada dava açıldığını ve yargılamanın devam ettiğini, davalı … AŞ’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı sebebi ile uçuş yapamaz duruma geldiğini ve uçuş ruhsatının Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından iptal edildiğini, davalı … AŞ’nin uçuş ruhsatı alabilmek için Devlet Hava Meydanları işletmesine vermiş olduğu 1.500.000 USD teminat dışında herhangi bir menkul veya gayrimenkul mal varlığı bulunmadığını, davalı … AŞ’nin uçuş ruhsatının iptal edilmiş olması sebebi ile açığa çıkan 1.500,000 USD tutarındaki teminat bedelini borçlu şirketin alacaklılarından kaçırmak amacı ile diğer davalı ile muvazaalı olarak icra takibi oluşturmak sureti ile kaçırmak istediğini, bunun için davalıların muvazaalı olarak Devlet Hava Meydanları işletmesinde bulunan teminat tutarı kadar alacak oluşturduğunu ve bu alacağa dayalı olarak Beyoğlu … icra Müdürlüğünün … (E) sayılı icra takibinin başlatıldığını, davalı … AŞ tarafından bu icra takibine itiraz edilmeksizin takibin kesinleştirildiğini ve Devlet Hava Meydanları İşletmesinde (DHMİ) bulunan teminat bedeli üzerine derhal haciz konulduğunu, hiçbir menkul ve gayrimenkulu bulunmayan kağıt üzerinde devam eden davalı şirkete diğer davalı …’ın 1.500.000 USD gibi bir bedel havale göndermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi havaleden 3 gün sonra havale dekontuna dayalı icra takibi açılmış olması da taraflar arasındaki muvazaanın açık bir göstergesi olduğunu, İcra İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan iptale ilişkin düzenlemenin temel özelliğinin muvazaa sebebine dayalı olarak iptal davası açılabilmesi için davacının borçludan olan alacağı hususunda kesinleşmiş bir icra takibinin bulunması şartı arandığını, diğer yandan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 18. maddesindeki düzenleme de ise tasarrufun veya takibin iptali için kesinleşmiş bir icra takibi şartı söz konusu olmadığını, davalı … … AŞ’den olan davacı şirket alacağının tahsili için açılmış olan icra takibine kötü niyetli ve yasal bir dayanağı bulunmadan yapılan itiraz sebebi ile takibin durmuş ve icra takibinin kesinleştirilmemiş olduğunu, davalılar arasındaki İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleşmesinin müvekkili şirket alacağına dayalı icra takibi kesinleştirilinceye kadar geçecek süre içerisinde davalı şirkete ait tek mal varlığı olan DHMİ’deki teminat bedelinin de muvazaalı takip vasıtası ile tahsil edilerek, davacı şirket alacağının borçlu şirketten tahsilinin imkansız hale geleceğini, bu nedenle 6098 sayılı TBK’nın 18.maddesi çerçevesinde davalılar arasındaki muvazaalı icra takibinin davacı şirket yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu davada, dava değerinin 1.500.000,00 USD olduğu ve buna göre nisbi harç ödenmesi gerektiğini, davacının alacak iddiasının ihtilaflı olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında karz ilişkisi olduğunu ve müvekkilinin diğer davalı şirkette olan alacağını tahsil amacıyla icra takibi başlattıklarını, takibin davacının alacağının tahsilini önlemek amacıyla başlatılmadığını, müvekkilinin diğer davalı … AŞ’ye 1.500.000 USD borç verdiğini, DHMİ veSivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) nezdinde davalı şirketin teminat mektuplarının nakde çevrilmesi durumu söz konusu olduğunda davalı şirketin müvekkilinden teminat mektubunun karşılığı olarak borç para istediğini, müvekkilinin davalı şirketle olan ticari ilişki ve güvene dayanarak davalı şirket hesabına havale yaptığını, bu nedenle teminat mektubunu veren dava dışı bankanın davalı şirket hakkında takip yapmadığını, bu nedenle davalı şirketin müvekkiline 1.500.000,00 USD borçlu olduğunu, bu yüzden de diğer alacaklılara nazaran daha olumsuz duruma düşmemek üzere alacağın tahsili için davalı şirket hakkında takibe geçildiğini, davalı şirketin de davacı şirketin durumlarının bu ödeme nedeniyle ağırlaştırılmadığını, bu nedenle haksız olarak açılan iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dava değerinin gösterilmediğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının müvekkili şirketten alacağının bulunmadığını, davacının davada hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini ve muvazaa iddiasının haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili şirketin işletme ruhtasının haksız olarak iptal edildiğini bu nedenle SHGM aleyhine Ankara 6. İdare Mahkemesinin 2009/565 esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, davanın henüz derdest olduğunu, SHGM’nin müvekkiline ait işletme ruhsatını iptal eder etmez uhdesinde bulunan müvekkili şirkete ait 1.500.000 USD bedelli teminat mektuplarının nakde çevirmek için …a yazı yazdığını, müvekkilinin bankada bu kadar nakiti bulunmadığından diğer davalı … dan süregelen ilişki ve güvene istinaden teminat mektubunun karşılığının bankaya yatırılmasını talep ettiğini, davalı …nın da müvekkli şirketin bu talebini kabul ederek 1.500.000 USD’yi … 04/05/2009 tarihinde yatırdığını, banka tarafından bu paranın 05/05/2009 tarihinde DHMİ nin hesabına aktarıldığını, …’ın banka teminat mektubunun bedelini ödeyerek bankanın yerini aldığını, müvekkili şirketin aynı miktarda bankaya borçlu iken Davalı …’a borçlu hale geldiğini, müvekkili şirketin … teminat mektubunun bedeli dışında 371.735,33 Euro ve 21.869,75 TL daha borcu bulunduğunu, davacının iddialarının haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi; “davanın kabulü ile, İstanbul Beyoğlu eski … İcra Müdürlüğünün … (yeni … İcra Müdürlüğünün …) sayılı dosyadaki takibin 348.080,07 TL asıl alacak üzerinden iptaline” şeklinde karar vermiş, karara karşı davalı … ve davalı … vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin takibe konu alacağının banka kanalıyla yapılan ödemeye dayalı olduğunu, davacıyı ve diğer alacaklıları zarara uğratma durumunun söz konusu olmadığını, sundukları deliller değerlendirilmeden hüküm tesis edildiğini, İlk Derece Mahkemesince dosyaya intikal eden banka dekontlarının incelenmediğini, mahkemenin davalılar arasında banka kanalıyla gerçekleşen borçlanma için yazılı sözleşme aramasının ve takibin muvazaalı olduğu sonucuna varmasının da yersiz olacağını beyanla kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 50. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/93 (E) sayılı iflas davasının sonucunun beklenmesi gerekirken beklenmeksizin karar verilmesinin usule aykırılık teşkil ettiğini, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının muvazaa iddiasının kanıtlayamadığını beyanla kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davalılar, davalı … AŞ hakkında verilen iflas kararının bekletici mesele yapılması gerektiği yönünde istinaf itirazında bulunmuşsa da, yargılama sırasında iflas kararının henüz kesinleşmediği, İstanbul …İflas Dairesinin … iflas nolu dosyasında 13/05/2014 tarihinde müflis şirketin taraf olduğu bütün davaları takip etmek ve sonuçlandırmak konusunda Av. …’e yetki verildiği ve derdest davanın da bu vekil aracılığıyla takip edildiği görüldüğünden, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir. Ödeme sırası ve önceliği bulunan alacaklıların başka bir şekilde tahsili veya öncelikli alacakların alacağından vazgeçme ihtimali vb. gibi sebeplerle öncelikli alacağın ortadan kalkması da her zaman mümkün olabileceğinden, davacının alacağının tahsil kabiliyetinin olup olmadığını esas alarak hukuki yarar yokluğundan bahsedilmesi usul ve yasaya uygun olmadığından davalı tarafların bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davalılar, dava konusu edilen takibin gerçek bir alacağa ilişkin olduğunu, takibin muvazaalı olmadığını, davalı …’ın bu miktarda borcu verebilecek ekonomik güçte olduğunu, davalı …’dan davalı havayolu şirketine gönderilen paranın dosya kapsamında mevcut banka dekontlarından anlaşıldığı üzere davalı havayolu şirketinin dava dışı … nezdinde bulunan teminat mektubunun, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünce paraya çevrilmesi neticesi banka nezdinde oluşan borcunu kapatmak ve dava dışı bankanın davalı havayolu şirketine karşı takibe girişmesini önleme amacı ile banka borcuna karşılık gönderildiğini beyan etmiş olmasına rağmen, tüm dosya kapsamından davalı …’ın hiçbir açıklama olmaksızın yüklü miktarda parayı davalı havayolu şirketine banka yolu ile göndermesine, bu işlemden çok kısa bir süre sonra bu kez davalı şirkete karşı icra takibi başlatmasına, takibin davalı havayolu şirketince itiraz edilmeksizin derhal kesinleştirilmesine, bunun öncesinde ise derdest davanın konusu olan davacı alacağının takibi sırasında aynı şirketin her türlü yetkiye itiraz ve borca itiraz yollarını kullanarak alacağın tahsil sürecini geciktirmesine ve davacının itirazın iptali davası açmak durumunda kalmasına, bu davanın da lehine sonuçlanmasına göre davalılar arasındaki dava konusu icra takibinin muvazaalı ve davacı alacaklının alacağını engellemek maksadıyla gerçekleştirildiği yönündeki Mahkeme kabulünde bir isabetsizlik olmadığı kanaati ile davalılar vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Ancak; mahkemece, muvazaalı olduğu kabul edilen icra takibindeki dosya üzerinde davacının hangi alacağını temin için cebri icra yetkisi verildiği belirtilmeksizin infazında tereddüt oluşacak şekilde hüküm kurulması kamu düzenine aykırı bir husus olarak değerlendirilmiş, bu yönüyle hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir. Öte yandan, tasarrufun iptali davalarında karar harcının, davacının takip konusu alacak miktarı ile tasarrufa konu malın gerçek değerinden hangisi daha az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerekir. Harç kamu düzeni ile ilgili olmakla resen göz önüne alınır. Bu durumda somut uyuşmazlıkta davacının alacağının miktarı, muvazaalı icra takibindeki icra dosyasındaki miktardan daha az olmakla, mahkemece bu değer üzerinden karar harcına hükmedilmesi gerekirken maktu karar harcına hükmedilmesi, harç konusundaki kabule göre de davacı tarafından yatırılan peşin harç (5.234,45 TL) konusunda herhangi bir karar verilmemesi doğru olmamış ise de, bu yanlışlıkların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi, davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının değişik gerekçeyle kabulü gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre; 1-Davanın KABULÜ ile, Beyoğlu eski … İcra Müdürlüğünün … (yeni İstanbul … İcra Müdürlüğünün …) esas sayılı dosyasındaki takibin, davacının Beyoğlu … İcra Müdürlüğünün … Esas dosyasındaki 348.080,07 TL asıl (alacağın ferileri bakımından ilk derece mahkemesince hüküm kurulmayıp bu yönüyle davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmadığından davalılar lehine usuli kazanılmış hak gözetilerek) alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere İPTALİ ile, bu alacak miktarı bakımından davacıya Beyoğlu eski … İcra Müdürlüğünün … (yeni İstanbul … İcra Müdürlüğünün …) Esas sayılı dosyası üzerinde CEBRİ İCRA YETKİSİ VERİLMESİNE, 2-Alınması gereken 23.777,35 TL harçtan, peşin alınan 17,15 TL ve 5.234,45 TL tamamlama harcı toplamından ibaret 5.251,60 TL harç mahsup edildikten sonra kalan 18.525,75 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettiğinden (davalılar lehine oluşan usuli kazanılmış hakları nazara alınarak) AAÜT’ye göre 1.980,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafın yapmış olduğu 2.664,05.-TL yargılama giderinin (davalılar lehine usuli kazanılmış hakları nazara alınarak) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadasine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı … ile davalı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından ilgilisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı … ile davalı … tarafından sarfedilen 96,55 TL posta ve tebligat gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 182,25 TL yargılama giderinin, davacıdan tahsil edilerek davalı … ile davalı …’ye verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/10/2020