Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4849 E. 2022/12 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4849
KARAR NO: 2022/12
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2018
NUMARASI: 2014/502 (E) 2018/1094 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 12/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; … biralarının bölge temsilciliğini yapan müvekkili şirketinin iş merkezi ve dağıtım bürolarının bitişiğinde yer alan … AŞ’ye ait çimento fabrikasının faaliyeti esnasında çevreye yaydığı çimento artıkları, gaz ve tozların müvekkili şirketin dış cephe yüzey kaplamalarına, iş yeri içinde bulunan tüm malzeme ve stoktaki mallara, müvekkili şirketin binalarındaki tüm çatı sistemlerine, araçları ile tüm çalışanların sağlığına ve bitki örtüsüne zarar verdiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bina ve eklentilerinin tozdan ötürü temizliği için 30.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hukuki yararının bulunmadığını, zamanaşımı definde bulunduklarını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davalının çimento fabrikasının faaliyetinin davacıya ait iş yerine ait kirlenmeye neden olduğu bilirkişi raporuyla tespit edilmiş olmakla birlikte temizlik ve işçilik giderlerine ilişkin somut kanıtların ortaya konulmaması nedeniyle ileri sürülen zarar ispatlanamadığından davanın reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; zararın önlenmesi ve tazmini istemini içeren açılan davanın hukuka uygun haklı bir dava olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 71’inci maddesinin 4’üncü fıkrasında çevre kirliliğine yol açan zararlar bakımından davalının 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca kirletici faaliyet ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğundan kusur koşulu aranmaksızın neden olduğu zararı tazmin etmesi gerektiğini, zararın etkisinin ve miktarının teknik bilirkişilerce tespitinin zorunlu olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin hiçbir eylem ve faaliyetinin davacıyı zarara uğratmasının mümkün olmadığı gibi davacı bir zarara uğruyor olsa dahi bu durum ile müvekkiline ait fabrikanın faaliyeti arasında nedensellik bağının bulunmadığının açık olduğu, bu nedenle hükmün gerekçesinde yer alan “bu itibarla esasen davalının çimento fabrikasının faaliyetiyle, davacıya ait iş yerinde kirlenmeye neden olduğu” tespitinin hatalı olup düzeltilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün düzeltilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava çevre kirlenmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. 2872 sayılı Çevre Kanununun 28’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca çevreyi kirletenler veya zarar verenler sebep oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan dolayı kusur şartı aranmaksızın sorumludurlar. Aynı maddenin 2’nci fıkrasına göre kirletenin meydana gelen zararlardan ötürü genel hükümlere göre tazminat sorumluluğu saklıdır. Kanunda, sorumluluğun kusur aranmayan bir sorumluluk olduğu açıkça ifade edilmiştir. Buradaki sorumluluk, çevrenin kirletilmesi ve doğan zararlar içindir. Bunun dışında kalan durumlar, hükmün kapsamına girmez. 2872 sayılı Çevre Kanununun 28’inci maddesinde öngörülen sorumluluğun oluşması için bir kişinin çevreyi kirletmiş olması ve çevre kirlenmesiyle zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması, bir kimsenin de bu sebeple zarara uğraması gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki kirletmenin 2872 sayılı Çevre Kanununa aykırılığı sebebiyle hukuka aykırılık unsuru gerçekleştiği için ayrıca fiilin hukuka aykırılığının araştırılması söz konusu olmayacaktır. (Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2’nci cilt, Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, 11’inci bası, sayfa 221 vd.) 6098 sayılı TBK’nin 71’inci maddesinin 4’üncü fıkrasına göre, önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilirler. Bilirkişiler kurulu tarafından TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsünün Ekim 2013 tarih ve … sayılı İstanbul, Büyükçekmece, … AŞ etki alanında hava kalite seviyelerinin araştırılması konulu proje raporu da incelenerek düzenlenen 9/7/2015 tarihli raporda; tesise ham madde taşınması ve özellikle çimento üretim aşamasında çimento üretimi, toz ürünlerin depolanması ve paketlenmesi ile nakliyesi aşamasında toz emisyonunun söz konusu olduğunu, üretim prosesinin gereği olarak farin değirmenlerinde ve özellikle klinker üretimi esnasında döner fırında pişirme aşamasında ve ürün elde edildikten sonra da toz emisyonunun olabildiğini, keşif sırasında davacıya ait işyerinde ve çevresinde toz kirleticilerin varlığının saptandığını, davacının idari kapısının giriş kapısının zemininden ve çatısından levha halinde taşlaşmış olarak alınmış numunelerin, yapılan laboratuvar analizlerine göre klinker üretiminden ve takip eden öğütme prosesinden gelen taşlaşmış çimento tozundan ibaret olduklarını, kirlenmenin ana kaynağının davalı … AŞ’ye ait çimento tesisleri olduğunu, dava konusu yüksek miktarlı toz kirleticilerinin yanında davacı firmanın yakın civarında bulunan parke-taş fabrikasından ve yoldan sürekli yoğun geçen çimento araçları gibi trafik kaynaklı diğer düşük oranlı toz emisyon kaynaklarının da bulunduğunu bildirmişlerdir.Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; 2872 sayılı Çevre Kanununun 28’inci maddesinin 4’üncü fıkrası uyarınca çevreye verilen zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren beş yıl sonra zamanaşımına uğrayacağı ve davalının da cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunduğu gözetilerek, konusunda uzmanlığı bulunan bilirkişilerden oluşturulacak kurula, mahallinde yapılan keşifte saptanan ve çimento tozundan oluştuğu anlaşılan levha halindeki taşlaşmış kirlilikten kaynaklanan zararın oluşma süresi, zararın meydana gelme ve zararın giderilme periyoduna göre, oluşan zararın giderilmesi için harcanması gereken iş gücü ve malzeme saptanarak zarar miktarı hesaplatılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Ayrıntıları yukarıda açıklanan ve HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen, dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulunun raporunda yer alan bulgular karşısında, davalı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde kabul edilmemiştir. Dairemizin kararı uyarınca ilk derece mahkemesi kararı ortadan kalktığından davalı vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı… AŞ vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına2-Davacı Marmara … Limited Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 4-Davacı ve davalı tarafından istinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince geri verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf talep edenler tarafından istinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansının, yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 352/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/01/2022