Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4809 E. 2022/1332 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4809
KARAR NO: 2022/1332
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/07/2019
NUMARASI: 2015/847 Esas – 2019/859 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 06/07/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 30/08/2015 tarihinde, davalıların maliki, trafik sigortacısı ve sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın, D-100 Karayolu üzerinde Göztepe köprüsünde güvenlik tedbiri alınmış alana dalarak boya işlemi yapan müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile çalışılamayan aylar sebebiyle uğranılan gelir kaybı sebebiyle 1.000.00 TL, iş gücü kaybı sebebiyle 1.000,00 TL olmak üzere 2.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sürücü ve araç sahibinden tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili 22/02/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 6.604,14 TL geçici iş göremezlik, 26.850,58 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere maddi tazminat talebini 33.454,72 TL’ye artırmıştır. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde tek ve ağır kusurlu olan tarafın eksik ve hatalı işaretleme yapan davacı ve müteveffa … olduğunu, davacı ve müteveffa …’ün, Göztepe Köprüsünde yaptıkları çalışma esnasında gerekli önlemleri almadıklarını, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle, araç ile seyir halinde iken önünde giden aracın aniden manevra yapması neticesinde dubanın solundan geçmek için manevra yaptığı sırada …’ü ve …’ı gördüğünü, tekrar manevra yapmak istediğinde ise araçta bulunan ESP sisteminin devreye girmesi ile kontrolü kaybettiğini ve kazanın meydana geldiğini, sol şeritte bir kamyona çekili romörk üzerinde bulunan mecburi istikamet tabelası dışında hiç bir güvenlik önlemi alınmadığı için kusurun kendisinde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; maddi tazminat talebi yönünden, davanın kabulü ile, 26.850,58 TL sürekli maluliyet tazminatı ile, 6.604,14 TL geçici maluliyet tazminatı olmak üzere toplam 33.454,72 TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden 30/08/2015 tarihinden, davalı sigorta şirketi için dava tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat yönünden; kazanın oluşu, tarafların kusur oranı, dosyaya yansıyan ekonomik sosyal durum araştırmaları, tıbbi ve adli raporlarla birlikte TMK 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde davanın kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihinden itibaren davalılar … ve …’den alınarak 30/08/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili, bölünmüş yollarda yapım, bakım ve onarım sahalarında güvenli çalışma yapılabilmesi için gerekli işaretlemelerin nasıl yapılması gerektiğinin Karayolları Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan standartlarla belirlendiğini, bu standartların yer aldığı kılavuzun 9. maddesine göre; bölünmüş bir yolda, solun sol tarafında bakım ve onarım çalışması yapılacağı zaman, çalışmanın başladığı yerin 600 metre öncesine yol çalışması levhalarının yerleştirilmesi, yine 500 metre öncesinde azami hız sınırına ilişkin levhaların ve şerit aktarımına ilişkin levhaların yerleştirilmiş olması gerektiğini, ancak somut olayda, kazazedelerin, çalışma noktasına 600 metre kala gerekli uyarıcı işaretlemeleri yapmaları gerekirken, 60 metre gibi çok fazla yakın bir mesafeye levhaları yerleştirmekle kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiklerini, davalı sürücünün kazadan hemen önce yaşadığı biyolojik rahatsızlığın kazaya olan etkisinin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, davacının kazadan sonra yaklaşık 3 ay raporlu kaldığını, 28/12/2015 tarihinde raporunun bittiğini ancak bilirkişinin bu raporu dikkate almadığını, aktüerya bilirkişinin kısa formülle yaptığı hesabın denetime elverişli olmadığını, davacının Göztepe EAH’de yapılan ilk muayenesine ilişkin raporunda, vücudunun herhangi bir bölgesinde kemik kırığına rastlanmadığını, her ne kadar Marmara Üniversitesi EAH’nın raporunda sol tibia distal kırığından söz edilmiş ise de, muayene ve rapor tarihi itibariyle aradan 2 yıldan fazla bir süre geçtiğinden belirtilen bulguların dava konusu kaza ile bağlantısının olup olmadığının belli olmadığını, ATK’ca, davacının bizzat fiziksel muayenesinin yapılması gerektiğini, mahkemenin müvekkili yönünden uzamış ceza zamanaşımını uygulayarak ıslaha karşı zamanaşımı def’ini reddetmesinin hatalı olduğunu, adam çalıştıranın sorumluluğu ve araç işletenin sorumluluğu objektif özen yükümlülüğüne dayanan sorumluluk hali olduğundan TBK’nda öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğunu, müvekkilinin, ceza davasında haksız fiil faili durumunda da olmadığını, ıslah tarihi itibariyle müvekkili yönünden zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili 09/09/2019 tarihli ek dilekçesinde, hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu belirterek hükmün bu yönleriyle de kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı …, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, tazminat hesabına ilişkin bilirkişi raporunun tarafına tebliğ edilmediğini ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, mahkemenin kusura ilişkin bir inceleme yapmadığını, ceza davasında alınan hatalı kusur raporu ile yetinildiğini, bilirkişi raporunda davacının 6 ay geçici iş göremezlik hesaplandığı ancak davacının geçici iş göremezlik süresinin 3 ay olduğunu, tedavi esnasında SGK tarafından iş göremezlik ücreti ödenip ödenmediğinin sorulması gerektiğini, kazadan hemen sonra davacının ilk muayenesinin yapıldığı Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinin raporunun zararı en doğru şekilde gösterdiğini, maluliyet oranına itiraz ettiklerini, hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 1-Davalı … vekili ve davalı …’nın kusura yönelik istinaf itirazının değerlendirilmesi; İstanbul Anadolu 12’nci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 2015/138 E. sayılı davada, Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, yola gereken dikkati vermeyen, görüş alanını gereği gibi kontrol altında bulundurmayan, ileride gerekli ve yeterli işaretlemeler yapıldıktan sonra sol ve orta şeridi trafiğe kapatılan kaza mahalline yaklaşırken, zamanında önlem almayıp kontrolsüz seyreden, bu haliyle dikkatsizliğinden dolayı yolun trafiğe kapatılan bölümüne giriş yapıp burada çalışma yapan yayalara tedbirsizce çarpan sürücü …’nın asli ve tam kusurlu olduğu, yayalar … ve …’ın kusursuz olduğu tespit edilmiş, yapılan yargılama sonunda mahkemenin 2016/301 K. sayılı ilamıyla, sanık … tam ve asli kusurlu kabul edilerek taksirle bir kişinin ölümüne, bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Aynı kazada vefat eden yaya …’ün yakınları tarafından eldeki davanın davalıları aleyhine açmış oldukları destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat davası sonucunda İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1146 E. 2019/1224 K. sayılı dosyasında mahkemece kusura ilişkin alınan bilirkişi raporunda kaza yerinde alınması gereken önlemler de değerlendirilerek, davalı sürücü …’nın %100 oranında tam kusurlu olduğu tespit edilmiş, anılan kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2020/1084 E. ve 2022/956 K. sayılı kararı ile mahkemenin hükmüne esas aldığı kusura ilişkin bilirkişi raporunun, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığı kabul edilmiştir. Trafik kazası tespit tutanağında, kazanın oluşumunda araç sürücüsü …’nın 2918 sayılı KTK’nın 52/1-b (Araçların hızlarını, aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak) kuralını ihlal ettiği ayrıca sürücünün kaza anında aşırı hızlı olduğu kanaatine varıldığı, davacı …’a herhangi bir kusur izafe edilmediği, aynı kazaya ilişkin ceza dosyasında ve İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1146 E. 2019/1224 K. sayılı dosyasından aldırılan kusur raporlarının oluşa uygun, birbirini ve kaza tespit tutanağını doğruladığı anlaşıldığından davalı … vekili ve davalı …’nın kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Davalı … vekili ve davalı …’nın maluliyete yönelik istinaf itirazının değerlendirilmesi; Yargıtay uygulamalarına göre maluliyet oranlarının tespiti Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Somut olayda kaza tarihi 30/08/2015 olup davacının varsa maluliyeti ve oranının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerekirken; kaza tarihinde yürürlükte olmayan 11/10/2008 tarihli Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmiştir. Bu nedenle; kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet oranının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davalı … vekili ve davalı …’nın istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Kararın kaldırılma gerekçesine göre, davacı vekilinin istinaf itirazı ile davalı … vekili ve davalı …’nın ise diğer istinaf itirazları bu aşamada inceleme dışı bırakılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
B-Davalı … vekili ve davalı …’nın istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına,1-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinafa başvuranlar tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/07/2022