Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/479 E. 2020/882 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/479
KARAR NO: 2020/882
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2017
NUMARASI: 2014/1118 Esas-2017/629 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 25/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının, dava dışı …’a ait … plakalı otomobil içinde yolcu konumunda iken davalılardan …’na ait, dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin çarpması sonucu 16.01.2010 tarihinde ağır yaralandığını, davalı … Sigorta AŞ’nin … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesini yapan şirket olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 16.01.2010 tarihinden itibaren (sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere, temerrüt tarihinden itibaren) işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmesine, 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile sigortalı davalı …’ndan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir . Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, şirketlerine davadan önce yaptığı başvuru üzerine 45.059,70 TL maluliyet tazminatı hesaplandığını, hesaplanan tutarın 21.06.2011 tarihinde davacı adına havale edildiğini beyanla aleyhlerine açılan davanın reddini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın araç sürücüsü …’e ihbar edilmesi ve kusur bilirkişi raporu alınmasının gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi; “davacı … tarafından davalı … Sigorta A.Ş aleyhine açılan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, davacı …’ün, davalı … aleyhine açtığı maddi tazminat davasının kabulü ile; 37.058,73-TL maddi tazminatın 16/01/2010 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalı …’ndan tahsili ile davacı …’e verilmesine, davacı …’ün, davalı … aleyhine açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 14.000,00-TL manevi tazminatın 16/01/2010 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminata ilişkin fazlaya dair taleplerinin reddine” karar vermiş, karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle: İlk derece mahkemesice maluliyet oranının usulünce hesaplanmadığını, davacının gelirinin doğru belirlenmediğini, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini ve manevi tazminatın fahiş belirlendiğini beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 16/01/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacıda oluşan maluliyet oranı, kaza tarihinde geçerli olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyelerince düzenlenen 9/01/2014 tarihli, 828 sayılı rapor ile belirlenmiştir. Bu rapor içeriğinde davacıya ait önceden alınmış 16/01/2010, 04/01/2010 ve 22/11/2013 tarihli raporlar da değerlendirilerek düzenlenmiştir. Bu nedenle, davalı … vekilinin maluliyet oranının usulüne göre tespit edilmediği yönündeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Davacı tarafından davalının kazancının yanlış belirlendiği yönündeki istinaf itirazlarının, davacının resmi kurumda çalışması ve dosya içerisinde bordrolarının bulunması, hesap bilirkişisi raporlarında bu bordrolarda bulunan gelir esas alınarak hesaplama yapılması karşısında yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davaya konu trafik kazasında davacı, dava dışı …’a ait … plakalı otomobilin içinde yolcu konumundadır. Davalı … ise …. plakalı karşı aracın işletenidir. Olayda hatır taşıması olsa dahi, davacıyı taşıyan araç bakımından uygulanması olasılığı bulunmaktadır. Başka bir deyişle, hatır taşıması indiriminin karşı araç işleteni konumundaki davalı için uygulanması mümkün olmayacağından davalı vekilinin bu konudaki istinaf itirazları da reddedilmiştir. Davalı vekilinin hesap bilirkişisince, yapılan ödemelerin usulünce mahsup edilmediği, hesaplamanın hatalı yapıldığı yönündeki istinaf itirazlarına gelince: Dosya kapsamından hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen 27/07/2015 tarihli ilk raporda davacının toplam zararı 157.191,14 TL olarak hesaplanmış, bu rapora davalı tarafça itiraz edilmiş, davacı itirazda bulunmamıştır. bu raporun artık davalı taraf bakımından usulü kazanılmış hak olduğu değerlendirilerek, bu ilk kök rapordaki bilinen dönemdeki yanlış hesaplamanın 2010 Haziran ayına ait net kazancın 1933,18 yerine sehven 19.433,18 yazılmasından kaynaklı olduğu görülerek yanlışlığı düzeltmek amacı ile yeniden yeniden yapılan hesaplama sonrası : 19.433.18- 1.933,18= 17.500 TL fazla olarak hesaplanan bilinen döneme ilişkin miktar, 17.500 X %17.2 maluliyet = 3.010 oluşan bu farkı bilirkişinin hesapladığı bilinen dönemden çıkarınca 27.897,44 -3.010 = 24.887,48 TL işlemiş dönem zararı olmaktadır. Davacının işlemiş dönem, işleyecek dönem ve pasif devre toplam zararı 154.181,14 TL’ye ulaşmaktadır. Davacının bu zararından davalı sigorta şirketinin yargılamadan önce ödemiş olduğu 45.059,70 TL ile yargılama sırasında ödediği 88.129,95 TL mahsup edilince 154.181,14 – 133.189,65 = 20.991.49 TL davacının tahsil edilmemiş zararını oluşturmaktadır. Davacı dava sırasında müteselsil borçlulardan biri olan ZMMS poliçesini düzenleyen davalıdan zararını tahsil etmiş ve onu ibra etmiş olup sigorta şirketinden 2010 yılı 175.000 TL alabilecek iken ibra ettiğinden dolayı ZMMS poliçe limitine kadar olan alacağı bakımından TBK m.168/2 gereği diğer müteselsil borçluya karşı da herhangi bir talep hakkı kalmayacaktır. Davacının hesaplanan ve usuli kazanılmış hak kapsamında kalan alacak miktarı 2010 yılı için belirlenen poliçe limitinin altında kaldığından, sigorta şirketi ile müteselsil borçlu konumundaki davalının da maddi tazminata ilişkin istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davalı … bakımından da maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde: Olayın meydana gelme şekli, davacıda oluşan maluliyetin derecesi, davalıya ait aracın sürücüsünün kusur oranı değerlendirildiğinde, hükmedilen tazminat miktarının dosya içeriğine ve hakkaniyete uygun olduğu sonucuna varılmış, bu husustaki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, maddi tazminat bakımından düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacı … tarafından davalı … Sigorta A.Ş aleyhine açılan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, 2-Davacı …’ün, davalı … aleyhine açtığı maddi tazminat davasının TBK 168/2 maddesi nazara alınarak reddine, 3-Davacı …’ün manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 14.000,00-TL manevi tazminatın 16/01/2010 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminata ilişkin fazlaya dair talebinin reddine, 4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 956,34 TL harçtan, peşin alınan 229,06 TL’nin mahsubu ile bakiye 727.28 -TL harcın davalı …’ndan alınarak hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yapılan 1.096,56-TL yargılama giderinden, davanın kabul-ret durumuna göre 511,46-TL yargılama giderinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden AAÜT uyarınca belirlenen 1.980,00-TL vekalet ücretinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddolunan manevi tazminat miktarı yönünden AAÜT uyarınca belirlenen 1.980,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’na verilmesine, 8-Davalı … Sigorta AŞ tarafından talep edilmediğinden bu davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine yer olmadığına, 9-Davalı … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddolunan maddi tazminat davası bakımından 5.558,81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’na verilmesine, 10- Taraflarca yatırılan gider avansından sarf edilmeyen kısmının ilgilisine iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davalı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan 83,90 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 169,60 TL’nin davacıdan tahsili ile davalı …’na verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/06/2020