Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/474 E. 2020/225 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/474
KARAR NO: 2020/225
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2017
NUMARASI: 2016/283Esas -2017/763 Karar
DAVANIN KONUSU: Araç Hasar Tazminatı (Kasko Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalı ve müvekkiline ait … plakalı aracın, …’ın sevk ve idaresinde iken 05/01/2016 tarihinde, direksiyon hakimiyetini kaybederek tek taraflı maddi hasarlı kaza yapması neticesinde aracın hasarlandığını, araç hasar tazminatını ödemesi için davalı … Şirketi’ne başvurulduğunu ancak tazminatın ödenmediğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile aracın tamirinin mümkün olup olmadığı, tamiri mümkün ise araç üzerindeki gerçek maddi zararın ve makul tamir süresinin tespit edilmesini, aracın tamiri mümkün ise tamir bedeli olarak şimdilik 17.500,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, tamiri mümkün değilse, pert olacaksa aracın rayiç değerinin ticari faizi ile birlikte, ayrıca Sigorta Şirketi’ nin haksız, tek yanlı uygulaması nedeniyle kaza tarihinden itibaren makul tamir süresinin mahsubu ile aracın kullanılmamasından doğan maddi zararlar için şimdilik 2.500,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza yaptığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, hasar dosyasının açılmasından sonra görevlendirilen exper tarafından … plakalı araç üzerinde gerekli incelemelerin yapıldığını ve meydana gelen zararın KDV hariç 74.941,34 TL olarak belirlendiğini, ancak yapılan araştırma ve teknik inceleme sonucunda; sigortalı aracın farklı zaman, farklı yer ve farklı şekillerde iki aşamalı olarak zarar gördüğü, davacı/sigortalının araç üzerindeki tüm zararları aynı olayda meydana gelmiş gibi yansıttığını, teminat kapsamında değerlendirilemeyecek bir takım hasarları teminat kapsamındaymış gibi göstererek tazminat talep ettiğinin anlaşıldığını, sigortalı araç üzerindeki hasarların iddia edildiği gibi olmasının mümkün olmaması ve bu hususun müvekkili şirket tarafından alınan teknik rapor ile tespit edilmesi nedeniyle davacının hasar bedelinin ödenmesi istemli talebinin reddedildiğini, sigortalıya ait … plakalı aracın trafik kaydından da görüleceği üzere araç üzerinde … Türk A,Ş.’nin rehin hakkı mevcut olduğundan öncelikle anılan Bankanın huzurdaki davaya icazet verip vermediğinin belirlenmesi gerektiğini, kaza ile hasar arasında uyum bulunmadığını, davacı tarafın kasten ve kötü niyetli olarak, normal koşullarda poliçe teminat kapsamı dışında meydana gelen kazayı, sigortadan tazminat almak amacıyla farklı bir şekilde kurguladığını iddia ederek, davanın reddine kara verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara dayanak yapılan 17/07/2017 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçelerinde de belirttikleri gibi, bilirkişi heyetinin dosyayı ve aracı yeterince incelemeden, davalı … Şirketi’nin sigorta experi raporuna bağlı kalarak, adeta kopyalayarak rapor tanzim ettiklerini ve müvekkili Şirketi de adeta kaza kurgulamakla itham ettiklerini, 05/06/2017 tarihli delil listesinde tanık olarak belirledikleri … ve …’ın Mahkeme huzurunda dinlenmeden hüküm kurulduğunu, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden mobese kayıtlarının istenilmesini talep etmelerine karşın bu yönde hiçbir tetkik yapılmadığını, araçtaki hasarların 05/01/2016 tarihinde yaşanan kaza sonucu oluştuğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan araç hasar tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince karar dayanak yapılan 05/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda; rizikonun, davacı sigortalının beyan ettiği şekilde meydana gelmesinin mümkün olmadığı, ayrıca aracın sigorta ettirilirken hasarsız olduğunun ispat edilemediği anlaşılmakla davalı şirketin iddiasını ispat ettiği kanaatine varıldığı, bu durumda gerek kazanın beyan edilen yer ve şartlarda meydana geldiğinin, gerekse aracın sigorta poliçe düzenlenme tarihinde hasarsız olduğunun ispat edilmesi yükümlülüğünün yer değiştirmiş olduğu ve davacı sigortalının bu hususları ispat yükümlülüğünün doğduğu, sigortalının doğru beyanda bulunma yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kazanın meydana geliş şekli olarak doğru beyanda bulunmadığı tespit edilmekle, kazanın ve hasarın poliçe kapsamında olmadığı ve davalı şirketin poliçeden doğan bir ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı kanatine varıldığı mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde raporun, HMK’nın 279.maddesindeki koşullara uygun olarak düzenlendiği, raporun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu görülmüştür. Bu durumda, Mahkemece, kaza ile meydana gelen zara arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya açısından herhangi bir hata bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde değildir. Bu bağlamda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.06/02/2020