Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4735 E. 2022/675 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4735
KARAR NO: 2022/675
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/09/2019
NUMARASI: 2016/71 Esas – 2019/785 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; 818 sayılı BK’nın 45 (6098 sayılı TBK’nın 53). maddesi kapsamında, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; Kaza şartında yüksek hızla seyri nedeniyle karşı şeride geçen … aracın sürücüsü … trafik kurallarına aykırı ve tedbirsiz davranışlarıyla olayda asli ve tam kusurlu, bulunduğu şerit içinde akan trafiğe uygun seyir halin olan ve hızına rağmen aracının seyir dengesini ve kontrolünü elinde tutan, şeridine ani olarak girerek yolunu kesen araç karşısında tedbir alması beklenemeyecek … plakalı aracın sürücüsü … ve … plakalı aracın sürücüsü … kusursuz oldukları, … plakalı aracın 23.07.2008 kaza tarihini kapsayan ZMMS poliçesinin olmaığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, yapılan hesaplamalar ile davacı eş …’nin talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 125.000-TL olduğu, davalı …nın temerrüt tarihinin talep ile bağlı kalınarak temerrüt başlangıcı 23.01.2016 dava tarihi olduğu anlaşılmıştır. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; oluşa ve dosya kapsamına uygun oluşu nedeniyle mahkememizce tatminkar görülerek itibar olunan bilirkişi marifetiyle kusur durumu nazara alınarak hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından ZMMS poliçesi bulunmayan araca ilişkin olarak davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Anılan durum kurşısında davacının ıslah istemi de gözetilerek ticari bir faaliyetin ifası sırasında gerçekleşen bir kaza olmadığından yasal faiz talep edilebileceği gözetilerek, davanın kabulüne,” şeklindeki gerekçeyle “1-Davanın kabulü ile 125.000-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 23/01/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 11/06/2009 tarihinde, müvekkilinin davacıya yaptığı ödeme nedeniyle ibra edildiğini, davanın 2016 yılında ikame edildiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesindeki 2 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra dava açıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; kaza tarihi itibariyle maddi tazminat için limitin 125.000 TL olduğunu, müvekkili kurum tarafından hak sahiplerine 22.517 TL ve SGK’ya 24.126 TL ana para ödemesi yapılmış olup, söz konusu tutarların güncellenerek teminat limitinden düşülmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi tarafından kurulan hükmün teminat limitini aştığını belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:Dosya kapsamından; 23/07/2008 tarihinde, … plakalı otobüs, … plakalı araç ve davacının yakını (eşi) …’nin içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde …’nin vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde … plakalı aracın sürücüsünün tam kusurlu olduğu ve kaza anında bu aracın ZMSS poliçesinin bulunmadığı; işbu davada davacı tarafça destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği, Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince, karara dayanak yapılan 29/05/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; davalı … tarafından, davacı eşe 11/06/2009 tarihinde 22.517,88 TL ödeme yapıldığı ve anılan ödemenin 29/07/2009 tarihinde 17.000 TL ve 30/07/2009 tarihinde 5.775 TL olarak …’na gecikme faizi ile birlikte geri ödendiğinin dosyadaki ödeme makbuzlarıyla sabit olduğu ve bu durumda davacıya, ödeme yapılmadığının kabulünün gerektiği; rücuya tabi …’nin indirimi sonucunda, davacının nihai ve gerçek maddi zararının 208.591,16 TL olduğu, ancak, kaza tarihindeki azami limit olan 125.000 TL maddi tazminat talep edebileceği, faiz başlangıç tarihinin 23/01/2016 dava tarihi olması gerektiği mütalaa edilmiştir. Bilirkişi kurulu raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, raporda herhangi bir hatanın bulunmadığı, davalı tarafın tüm itirazlarının değerlendirildiği; raporun, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu kanısına varılmıştır. Bir başka deyişle, olayda taraflar arasında herhangi bir mutabakat sağlanmadığından, Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığına ve SGK tarafından yapılan rücuya tabi ödeme de zarardan indirildiğine göre, davalı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar isabetli bulunmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 8.538,75 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.134,70 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 6.404,05‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/04/2022