Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4734 E. 2020/649 K. 29.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4734
KARAR NO : 2020/649
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2019
NUMARASI : 2014/1088 Esas – 2019/397 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Bedensel Zarar Tazminatı
KARAR TARİHİ: 29/04/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketi tarafından Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMMS) ile sigortalanan … plaka sayılı aracın, 23/08/2019 günü sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki iken asli kusurlu biçimde yaya davacı … çarpmak suretiyle adı geçen davacının yaralanmasına neden olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sürekli sakatlık tazminatı olarak 3.000,00 TL, bakım tazminatı olarak 10.000,00 TL olmak üzere toplam 13.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul anlamına gelmemesi koşuluyla … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 20/10/2008 – 20/10/2009 vade tarihleri olmak üzere ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, davacının müvekkili şirkete başvurusu üzerine açılan hasar dosyasında tespit edilen aktüer raporuna göre 30.897,00 TL’nin davacı yana ödendiğini, müvekkili şirketten başka alacağı kalmadığını kabul eden davacı yanın müvekkili şirketi ibra ettiğini, kaza nedeniyle yaralanan … annesi … %75 oranında kusurlu olduğunu, tedavi giderlerine ilişkin müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, maluliyet oranına ilişkin Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiğini, SGK’den davacıya herhangi ödeme yapılıp yapılmadığını, maaş bağlanıp bağlanmadığı hususlarının sorulmasını talep ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Davacılar vekili tarafından 17/01/2019 günü sunulan ıslah dilekçesiyle davacı … için talep edilen sürekli sakatlık tazminatı 119.103,00 TL’ye, talep edilen bakıcı gideri tazminatı ise 150.000,00 TL’ye yükseltilmiştir.Davalı vekili tarafından ıslah dilekçesine karşı verilen cevap dilekçesinde özetle; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 111’inci maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiğini, ıslahla artırılan kısım yönünden zamanaşımının dolduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, iş gücü tazminatı olarak 119.103,00 TL, bakıcı gideri olarak 150.000,00 TL’nin ilk ödemenin yapıldığı 22/11/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 08/12/2011 tarihinde düzenlenen ibranamenin üzerinden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111’inci maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, ıslah dilekçesi ile arttırılan kısmın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:Gerekçeli karar başlığına yazılmayan davacı … ad ve soyadı ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının karar yerinde eklenmesi olanaklı kabul edilmiştir.Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından gönderilen 05/01/2010 tarihli sağlık kurulu raporunda; ” POSTTRAVMATİK (ADTK) + POSTOP ( V-P SHUNT) + SPASTİK TETRAPAREZİ + EPİLEPSİ” tanısıyla davacı … özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybının %96 olduğu belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu tarafından düzenlenen 24/11/2016 tarihli raporda; … 23.08.2009 tarihinde geçirmiş olduğu araç dışı trafik kazası kazasına bağlı beyin doku harabiyeti yeniden Genel Kurul’ca değerlendirildiğinde; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak:GR1 I (12c…………..65)A%100,E cetveline göre %100 (yüzde yüz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, aynı yönetmelik kapsamında bir başkasının sürekli bakımına muhtaç olduğu oy birliği ile mütalaa edilmiştir.Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda sürücü …’ın %30 oranında, davacı … Başaran’ın ise %70 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Dosyada mevcut poliçe örneğinden; … plaka sayılı motorlu araca ilişkin ZMSS poliçesinin, 20.10.2008 başlangıç, 20.10.2009 bitiş tarihli olarak, … Sanayi Limited Şirketi ile davalı … AŞ arasında 20.10.2008 tarihinde akdedildiği anlaşılmıştır. Aktüer bilirkişi tarafından PMF-1931 mortalite tablosu ve progressive rant yöntemine göre düzenlenen raporda; … plakalı aracın 20.10.2008 – 20.10. 2009 vadeli ZMSS poliçesiyle sakatlık halinde 150.000,00 TL teminatla davalı … şirketi tarafından sigortalandığını, davacıya yapılan 30.897,00 TL malûliyet maddi zarar ödemesi sonrasında bakiye teminat limitinin 119.103,00 TL olduğunu, poliçede tedavi giderleri için 150.000,00 TL teminat limitinin mevcut oluğunu, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 250.591,42 TL olup, 119.103,00 TL tutarındaki bakiye sakatlık teminat limitini aştığını, bu durumda davacının davalı … şirketinden talep edebileceği sürekli iş göremezlik maddi zararının 119.103,00 TL bakiye teminat limiti kadar olduğunu, davacının nihai ve gerçek bakıcı gideri maddi zararının 396.876,36 TL olup, 150.000,00 TL tutarındaki tedavi gideri teminat limitini aştığını, bu durumda davacının, davalı … şirketinden talep edebileceği bakıcı gideri maddi zararının 150.000,00 TL tedavi gideri teminatı limiti kadar olduğunu, malûliyet maddi zararı yönünden temerrüt başlangıç tarihinin 22.12.2011, bakıcı gideri yönünden ihtar edildiğine dair dosyada belge bulunmadığından temerrüt tarihinin dava tarihi olan 21.04.2014 günü olduğunu, sonuçta; davacının davalı … şirketinden talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının bakiye teminat limitine göre 119.103,00 TL, davacının davalı … şirketinden talep edebileceği bakıcı gideri maddi tazminatının bakiye teminat limitine göre 150.000,00 TL olduğunu bildirilmiştir.Dava dilekçesi 09/05/2014 günü tebliğ olunan davalı … AŞ vekili 15/05/2014 günü sunduğu cevap dilekçesi ekinde; “…. ayrıntıları yukarıda yazılı poliçe ile … ANONİM ŞİRKETİ’ne sigortalı aracın, 23/08/2009 12:08:00 tarihinde sebep olduğu kaza sonucunda oluşan ve miktarı konusunda mutabık kaldığım(ız) 30.897,00 (OTUZBİNSEKİZYÜZDOKSANYEDİ TL) TL. zarar bedelini, … Anonim Şirketi’nden, aşağıdaki yazılı tarihte nakden ve tamamen aldım/aldık. Bu bedeli almakla; … Anonim Şirketinden bu olay dolayısıyla artık her ne nam ile olursa olsun bir alacağım(ız)ın kalmadığını, Şirketin zimmetini rücu kabil olmamak üzere tamamen ibra eylediğimi(zi), bu olaydan dolayı başkaca hiçbir talepte bulunmayacağımı(zı) ve bu olay dolayısıyla 3.şahıslara karşı olan talep ve dava haklarımı(zı) ödediği tazminat miktarı kadar … Anonim Şirketine devrettiğimi(zi) kabul ve beyan ederim/riz. ….” ibarelerini taşıyan davacı … velayeten davacılar … ve … imzasını taşıyan ve 08/12/2011 tarihini içeren “İbraname” başlıklı belge örneği sunmuştur. Davacı … kanunî temsilcileri olan davacılar … ve …, “İbraneme” başlıklı belgeyi fazlaya ilişkin dava ve takip haklarını saklı tuttuklarını belirtmek suretiyle ihtirazi kayıt koymak suretiyle imzalamışlardır. Bu nedenle söz konusu belge; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 132’nci maddesinde öngörülen ve borcu sona erdiren sebeplerden “ibra” olmayıp, “makbuz” niteliğini taşıdığından somut olayda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 111’inci maddesinin uygulanması olanağı da bulunmamaktadır. Davanın KTK’nin 109/2’nci maddesi aracılığıyla TCK’nin 66/1-e maddesinde öngörülen zamanaşımı içinde açıldığı da gözetildiğinde, davalı vekilinin davanın KTK’nin 111’inci maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin ıslahla artırılan kısmın zamanaşımına uğradığına ilişkin istinaf nedeninin incelenmesine gelince: KTK’nin 109’uncu maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazmini için kaza gününden itibaren iki yıllık zamanaşımı öngörülmüş, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, davanın cezayı gerektiren bir eylemden kaynaklanması durumunda Ceza Kanunu’nun öngördüğü ceza zamanaşımının (sürücü, işleten veya diğer sorumlular için fark gözetilmeksizin) uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sadece eylemin aynı zamanda suç oluşturması yeterli olup, ayrıca fail hakkında mahkûmiyet kararı ile sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı gerekmemektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.06.2015 gün ve 2014/17-2198 (E) – 2015/1495 (K), 16.09.2015 gün ve 2014/17-116 (E) – 2015/1771 (K) sayılı kararlarıyla da aynı ilkeler benimsenmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, KTK’nin 109’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca, ceza zamanaşımının uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkûmiyet hükmü verilmesi aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Bir kişinin bedensel yaralanmasıyla sonuçlanan dava konusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir. Yasa koyucunun amacı 2918 sayılı KTK uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK’nin 109’uncu maddesinin 2’nci fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır. Kaldı ki olay nedeniyle, Yargıtay 12’nci Ceza Dairesinin 09.12.2014 gün ve 2014/652 (E) – 2014/24983 (K) sayılı kararıyla onanarak kesinleşen Gaziosmanpaşa 1’inci Sulh Ceza Mahkemesinin 17.06.2013 gün ve 2010/190 (E) – 2013/956 (K) sayılı kararıyla, araç sürücüsü …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) 89/1, 89/3-b, 62, 52/2-4’üncü maddeleri uyarınca 4.000,00 TL adlî para cezasıyla mahkûmiyetine hükmolunmuştur. Buna göre; 23/08/2009 günü meydana gelen ve TCK’nin 89’uncu maddesine uyan taksirle yaralama suçunu oluşturan eylemin, olay tarihinde yürürlükte bulunan aynı Kanunun 66/1-e maddesinde öngörülen dava zamanaşımının 8 yıl olduğu; böylece davacıların 23/08/2009 günü meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi zararın giderilmesi talebine ilişkin davayı KTK’nin 109/2’nci maddesi aracılığıyla TCK’nin 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık zamanaşımı dolmadan, HMK’nin 107’nci maddesi kapsamında belirsiz alacak davası niteliğinde 21/04/2014 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır.Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibarıyla uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır.Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp, her bir davaya konu alacak bakımından somut olayın özellikleri gözetilerek sonuca gidilmesi gereklidir. HMK’nin 107/2’nci maddesinde, sorunun çözümünde yol gösterici nitelikte ölçütlere yer verilmiştir. Anılan madde fıkrasında, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği hüküm altına alınmış, madde gerekçesinde de “karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneği bilirkişi ya da keşif incelemesi sonucu)” belirlenebilme hali açıklanmıştır.Somut uyuşmazlıkta da, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın miktarı yönünden davanın açıldığı tarih itibarıyla uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerini tam ve kesin olarak bilebilecek durumda olmadıkları anlaşılan davacıların trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı davasını belirsiz alacak davası niteliğinde açmalarında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu itibarla, davalı … AŞ vekilinin ıslahla artırılan kısmın maddi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığına ilişkin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 18.382,42 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 4.595,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.786,77 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 29/04/2020