Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4612 E. 2022/458 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4612
KARAR NO: 2022/458
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2018
NUMARASI: 2015/708 (E) 2018/1114 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı tarafa trafik sigortasıyla sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, 17/10/2013 tarihinde karıştığı tek taraflı trafik kazasında, içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralanarak sakat kaldığını belirterek şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulü ile 7.535,13 TL iş göremezlik zararı ile 81.490,13 TL kısmi iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 89.025,26 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili, maluliyet raporu ve kusur raporunun ehil kurumlar tarafından düzenlenmediğini, geçici iş göremezlik zararının teminat dışı olduğunu, hesap bilirkişi raporunun yetkili merciden alınmadığını, açık hatalar içerdiğini, aktüer uzman tarafından düzenlenmediğini, ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faiz hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklı geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Dosya içerisndeki bilgi ve belgelere göre, davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan araçta yolcu olarak bulanan davacının, 17/10/2013 tarihinde gerçekleşen kazada kısmen malul kaldığı, ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 27/11/2017 tarihli raporda, maluliyet oranının, 11/10/2008 tarih 2701 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan yönetmelik ve ekindeki cetveller esas alınan suretiyle tespit edildiği, yine ATK’nın Trafik İhtisas Dairesinden alınan 03/08/2016 tarihli raporda, kusur durumunun belirlendiği, işbu maluliyet ve kusur durumuna göre alınan hesap raporunda ise PMF yaşam tablosu ve iskontolama yöntemiyle davacının asgari ücret üzerinden geliri olduğu kabul edilerek geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik zararının hesaplandığı, işbu bilirkişi raporlarının, hüküm vermek bakımından yeterli, usul ve yasaya uygun olarak düzenlendikleri, bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, her ne kadar yeni genel şartların A.5.b. maddesinde tedavi süresine ilişkin çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve bu teminatın da Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda oduğu, bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış ise de; 6111 sayılı yasa ile değişik 2918 sayılı Yasanın 98 maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında geçici iş göremezlik tazminatının sayılmadığı, dolayısıyla Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunun alt norm düzeyinde genel şartlar ile genişletilemiyeceğinden ötürü sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma kabiliyeti bulunmadığı görülmektedir. Son olarak davalı sigorta şirketi bakımından (ıslahen artırılan kısım için de olmak üzere) temerrüt halinden itibaren faize karar verilmiş olmasında da usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 6.081,31 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.520,33 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 4.560,99 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (89.025,26 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 15/03/2022