Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4470 E. 2020/216 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4470
KARAR NO: 2020/216
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2019
NUMARASI: 2019/4075 Esas – 2019/168 Karar
(Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 26/04/2019 gün ve 2019/İHK-4865 sayılı kararı)
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Bedensel Zarar Tazminatı
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru dilekçesinde özetle; … adındaki kişinin yönetimindeki davalı … Sigorta A.Ş tarafından Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMMS) ile sigortalanan … plaka sayılı araçla seyir halinde bulunduğu sırada, direksiyon hakimiyetini kaybederek park halinde bulunan … plaka sayılı çekicinin … plakalı yarı römorkuna çarparak yanında yolcu olarak bulunan davacı …’ın yaralanmasına neden olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin dava ve tazminat haklarını saklı tutmak suretiyle 100,00 TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş’den kusuru oranında tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili dilekçesiyle talep ettiği maddi tazminat miktarını 188.055,63 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; ZMMS genel şartlarında 02/08/2016 tarihinde yapılan değişiklikle başvuru yapılırken verilmesi zorunlu evrakların sayıldığını, eksik belgeyle yapılan başvuru nedeniyle tazminat hesaplamasının mümkün olmadığını, başvurunun öncelikle usulden reddine, davacı tarafından sunulan sağlık raporlarına itiraz ettiklerini, geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsedilebilmesi için öncelikle sigortalı araç sürücüsünün kusurunun kanıtlanması gerektiğini, dava konusu olayda müterafik kusur ve hatır taşıması olup olmadığının araştırılmasını, davacı vekilinin talep etmesi gereken faizin “yasal faiz” olduğunu, haksız ve dayanaksız başvuruyu kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili şirket aleyhine hüküm tesis edilmesi durumunda Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) 13’üncü maddesi gereğince ücretin 1/5 oranında hesaplanması gerektiğini ileri sürerek davacının başvurusunun öncelikle usulden, bu taleplerinin kabul edilmemesi durumunda esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti 27/02/2019 gün ve 2018/91982 (E) – 2019/17331 (K) sayılı kararıyla, davacının başvurusunun kabulüne, 188.055,63 TL sürekli iş göremezlik, 702,03 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 188.757,66 TL’nin 09/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir. Davalı vekili 19/03/2019 tarihinde sunduğu dilekçeyle, başvurunun öncelikle dava şartı eksikliği sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hesaplamaya ve karara konu maluliyet oranına itiraz ettiklerini, mevzuat gereğince SGK’nin sorumluluğunda bulunan geçici iş göremezlik tazminatından müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda aktif döneme ait tazminat hesaplaması sırasında gelire asgari geçim indiriminin eklenemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, hükmolunun vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek Uyuşmazlık Hakem Heyetinin anılan kararına yönelik itiraz başvurusunda bulunmuştur. İtiraz Hakem Heyeti 26/04/2019 gün ve 2019/3380 – 2019/İHK-4865 sayılı kararıyla somut olayda davacının ZMMS genel şartlarının da öngörülen biçimde Özürlü Sağlık Kurulu raporuyla sigorta şirketine başvuruda bulunmadığı, bu nedenle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 97’nci maddesinde öngörülen sigorta şirketine usulüne uygun belgelerle başvurma biçimindeki özel dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 27/02/2019 tarihli kararının kaldırılmasına, başvurunun dava şartı eksikliğinden usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, 21/05/2019 tarihinde sunduğu dilekçesiyle, 2918 sayılı KTK’nin 97’nci maddesinde öngörülen biçimde sigorta şirketine başvuru yükümlülüğünün yerine getirildiğini, Sigorta Tahkim Komisyonuna sundukları evrakların tamamının 27/04/2018 tarihinde davalı … şirketine gönderildiğini, gönderdikleri evrakların içinde Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Adli Tıp Uzmanı üç hekimi tarafından düzenlenen raporun bulunduğunu belirterek İtiraz Heyetinin anılan kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur. Dava ve uyuşmazlık, trafik kazası nedeniyle uğranılan bedensel zararın giderilmesi istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 5’inci maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı KTK’nin 97’nci maddesin de zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açılabileceği belirtilmiştir. Yasal değişiklikle, zarar gören hak sahiplerinin ZMMS sigortacısına karşı doğrudan dava açmayıp yazılı başvuruda bulunması dava şartı olarak öngörülmüştür. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nin 115/2’nci maddesi gereğince mahkeme dava şartı eksikliğini tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi olanaklı ise, bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği giderilmemişse, davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verir. Somut uyuşmazlıkta başvuru tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6704 sayılı Kanun’un 5’inci maddesiyle değişik 2918 sayılı KTK’nin 97’nci maddesi uyarınca davacı vekili tarafından tedavi belgeleri ile Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp raporu, kaza tespit tutanağı ile vekaletname de eklenmek suretiyle uğranılan bedensel zararın giderilmesi için davalı … şirketine … A.Ş. tarafından 25/04/2018 günü teslim edilen belgelerle başvuruda bulunulmasına rağmen davalı … Şirketi tarafından davacı vekilinin başvurusuna cevap verilmediği, davacı vekili de müvekkilinin trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararının giderilmesi talebiyle 19/11/2019 günü Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğu, davacının talebinin kabulüne ilişkin Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının davalı vekilinin itiraz başvurusu üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından kaldırarak, 2918 sayılı KTK’nin 97’nci maddesinde öngörülen özel dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle başvurunun usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından dava açılmadan önce davalı … şirketine başvuruda bulunulduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Davalı … şirketi, başvuru sırasında davacı vekili tarafından, davacının yaralanmasına ilişkin sağlık kurulu raporunun ZMMS genel şartlarında öngörülen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık raporu sunulmadığını ileri sürmüş ise de, sigorta kuruluşuna başvuruda bulunulmasına ilişkin 6704 sayılı Kanunun 5’inci maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı KTK’nin 97’nci maddesinde hangi belgelerin ekleneceğine dair bir düzenlenmeye yer verilmediğinin anlaşılması karşısında, davacının sigorta şirketine yazılı olarak başvuruda bulunduğu sabit olduğu da gözetildiğinde, sunulan raporun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olmadığı ilişkin gerekçe, hak aramanın özünü kısıtlayabilecek nitelik taşıyan gerekçelerle başvurunun reddine karar verilmesi doğru kabul edilmemiştir. Bu itibarla sigorta kuruluşuna dava açılması için öngörülen dava şartının gerçekleştiği kabul edilerek yargılamaya devam edilmeli ve taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Bu bağlamda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen biçimde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin “(A) Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III- Karar ve ilam harcı” başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine, 5-İstinaf başvurusu için davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7- İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/02/2020