Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/445 E. 2020/544 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/445
KARAR NO: 2020/544
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI: 2014/564 Esas- 2017/491 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araç ile müvekkilinin sürücüsü olduğu … motosikletin 15/07/2013 tarihinde kaza yapması neticesinde, müvekkilinin yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla şimdilik, müvekkilinin kaza sonrası 6 ay süreyle çalışamamasından dolayı 15.000,00 TL, motosiklet hasarı nedeniyle 2.500,00 TL, müvekkilinin kaza sonrası gördüğü fizik tedavi nedeniyle 100,00 TL, ödenmesi gereken ve eksik kalan fizik tedavi ve diğer tedavi masrafları nedeniyle 200,00 TL, iş gücü kaybı nedeniyle 100,00 TL, maddi tazminatların kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline; 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama aşamasında 19/10/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle dava dilekçesinde toplam olarak talep ettikleri maddi tazminatı, bilirkişi raporu doğrultusunda 2.762,51 TL daha artırarak, maddi tazminat talebini toplam olarak 20.762,51 TL’ye yükselttiğini bildirmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusur ile sınırlı olduğunu, davacı tarafa 4.000,00 TL tazminat ödendiğini, müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’a, dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı cevap hakkını kullanmamıştır. İlk Derece Mahkemesince; “davanın kısmen kabulü ile, 598,66 TL geçiçi iş göremezlik maddi tazminatı ile 300 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 898,66 TL maddi tazminatın davalı … şirketinden 15/04/2014 tarihinden itibaren, davalı …’dan ise 15/07/2013 olay tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine ” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmasına rağmen, manevi tazminat talebi konusunda karar verilmediğini, hükmün sonuç kısmında kabul edilen tazminat miktarı ve tedavi gideriyle maddi tazminat yönünden vekalet ücreti haricindeki yargılama harç ve giderlerine ait kalemlerin boş bırakıldığını ve taleplere ait gerekçelere yer verilmediğini, bu nedenle eksik ve hatalı hüküm kurulduğunu, HMK’nın 297. maddesine aykırılık oluşturulduğunu, dava dilekçesinde müvekkilinin aylık kazancının 3.500,00 – 4.000,00 TL arasında olduğunu belirtmiş olmalarına rağmen eksik inceleme neticesinde asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığını, fizik tedavi ücreti dışında müvekkili tarafından yapılan tedavi gideri taksi ücreti ve tedaviye bağlı diğer giderlerin belirlenmesine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı gerekçe gösterilerek bu hususta hesap ve değerlendirmenin yapılmamasının hatalı olduğunu, ATK raporunda müvekkilinin iyileşme süresinin 9 ay olarak tespit edilmesine rağmen sonradan alınan ikinci aktüerya raporunda Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 4 ay 20 günlük iyileşme süreli raporun dikkate alındığını, bu süre üzerinden tazminat hesaplamasının hatalı olduğunu, müvekkiline ait motosikletin kaza sonrasında kullanılmaz hale geldiğini, kaza anındaki değerinin 12.000,00 TL olduğunu, 8.500,00 TL’lik kısmının davalı … tarafından karşılandığını ve 3.500,00 TL’lik kalan zararına ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle hasara ilişkin taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme kararında sadece tarihleri belirtilerek bu tarihten itibaren ödenmesine şeklinde karar verildiğini, faiz türünün ve faiziyle birlikte ödenmesine şeklinde bir hüküm kurulmadığını, Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında faiz miktarının belirtilmemesinin hatalı olduğu gibi faiz başlangıç tarihlerinin de hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat talep edilmesine rağmen, Mahkemece, sadece maddi tazminat konusunda karar verilmiştir. Başka bir deyişle, davacı tarafın manevi tazminat talebi konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Yine, 30/05/2017 tarihli gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2,3,4,5,6. bentlerinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti miktarları kısmı boş bırakılmıştır. Hüküm fıkrasının birinci bendinde faizin türü belirtilmemiştir. Dolayısıyla, karar ve hüküm HMK’nın 297.maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlenmediğinden usul ve kanuna aykırılık oluşturulmuştur.Ayrıca, İlk Derece Mahkemesince verilen 05/10/2017 tarihli ve 18/10/2017 tarihli tavzih kararları ile de,HMK’nın 305/2. maddesine aykırılık oluşturulmuştur.O halde Mahkemece, HMK’nın 297. ve 298. maddelerinde aranılan koşullara uygun olarak nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/03/2020