Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4415 E. 2022/372 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4415
KARAR NO: 2022/372
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2019
NUMARASI: 2016/171 Esas – 2019/677 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. maddesi kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Huzurdaki davada; davalı sigorta şirketine sigortalı aracın tek taraflı karıştığı trafik kazası neticesinde araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyet oranının %4,2 olarak belirlendiği Adli Tıp Anabilim dalı raporu ile tespit edilmiştir. Ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun tanzim edilmekle mahkememizce itibar edilir bulunan kusur raporu ve alternatifli hesaplama içerir aktüerya bilirkişi raporları ile tespit edildiği üzere davalı şirkete sigortalı dava dışı araç sürücüsünün %100 kusur oranı kapsamında, kaza tarihinde yürürlükte olan düzenlemelere uygun hesaplama yöntemi gereğince davacının devlet memuru olması ve geçici iş göremezlik süresince ücretlerinin tam olarak ödenmesi nedeni ile davacı yönünden geçici iş göremezliğe dayalı herhangi bir maddi zararın oluşmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca davacı tarafın talep arttırım dilekçesi ile yalnızca sürekli iş göremezliğe dayalı maddi tazminat istemini ileri sürdüğü de görülmekle HMK 26. madde bağlamında sürekli iş göremezliğe dayalı maddi tazminat miktarının tespiti üzerinde durulmuştur. Bu tespit yapılırken aydınlatılması gereken meselenin davalı sigorta şirketinin davanın açıldığı tarihte davacı tarafa yapmış olduğu ödemenin güncellenip güncellenmeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/6758 esas, 2019/3272 karar sayılı emsal kararlarında da belirtildiği üzere yargılama devam ederken dava tarihinden sonra yapılan ödeme tutarının yasal faiz eklenmeksizin, yani güncelleme yapılmadan hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekmekle birlikte her somut olayın özelliğini TMK’nın 2. maddesi bağlamında dürüstlük kuralı gereğince birlikte değerlendirmenin, somut olay adaletini sağlamanın bir gereği olduğu kanaati ile inceleme yapılmıştır. Bu noktada huzurdaki davanın 18/02/2016 tarihinde saat 11.43’de açıldığı, ödemenin ise aynı gün saat 14:30’da yapıldığı, hasar dosyası kapsamındaki mail çıktılarında görüldüğü üzere ödemenin dava tarihinden önce yapılamamasının davacı tarafından verilen IBAN numarasının hatalı olmasından kaynaklandığı, bu hali ile dürüstlük kuralının bir yansıması olan kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı kaidesi de gözetildiğinde davalı tarafın henüz yargılamadan haberdar edilmeden evvel ödeme yapmış olması nedeni ile zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacılara yapılan sigorta ödemesinin, ödeme günü ile tazminatın hesaplandığı güne kadar geçen sürede güncellenerek hesaplanan tazminat miktarından indirilmesinin gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu gerekçeler ışığında ikinci ek rapordaki 2. seçenek olarak belirtilen güncelenen değer tenzili neticesinde davacının talep edilebilir maddi zararının 22.829,57-TL olduğu anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı tarafça yapılan ödemenin, dava açıldıktan sonra yapılması nedeniyle güncellenmeksizin tazminattan indirilmesi gerekirken, güncellenerek tazminattan indirilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosyanın yapılan incelemesinde; dava öncesinde davacı tarafça, davalı Sigorta Şirketi’ne başvurulması üzerine, 55.121,00 TL tazminatın ödenmesi konusunda taraflar arasında anlaşmanın sağlandığı ve 12/02/2016 tarihli ” İbraname, Mutabakatname ve Tazminat Makbuzu” başlıklı belgenin düzenlenerek taraflarca imzalandığı; davacı tarafça verilen IBAN numarasının hatalı olaması nedeniyle bu numaranın davalı Sigorta Şirketi tarafından doğrulanması üzerine 18/02/2016 saat: 14:30’da mutabakatnamede belirtilen miktarın davacının hesabına yatırıldığı, işbu davanın ise, ödemenin yapıldığı tarihte saat 11:46’da açıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davalı tarafça yapılan ödemenin, güncellenerek tazminattan indirilmesinde herhangi bir hata bulunmamaktadır. Bir başka deyişle, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar kabule şayan görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.01/03/2022