Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/441 E. 2019/778 K. 23.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO : 2019/441
KARAR NO: 2019/778
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2017
NUMARASI : 2017/6531 Esas – 2017/6483 Karar
DAVANIN KONUSU: Sürekli İş Göremezlik Tazminatı
KARAR TARİHİ: 23/12/2019
İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıda yazılı değişik iş karar sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti’nin 08/11/2017 gün 2017/İHK-3760 sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Başvuran/davacı … vekili dilekçesinde özetle; davalı … şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plaka sayılı halk otobüsünün dava dışı … plaka sayılı araç ile çarpışması neticesinde meydana gelen kazada otobüste yolcu konumunda bulunan müvekkilinin yaralanarak malul kaldığını belirterek sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; 250.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, trafik sigortacısı olan davalı taraftan tahsiline dair verilen karara davalı tarafın itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince, taşımanın il içi taşıma olduğu, rizikonun zorunlu taşımacılık sigortası kapsamında kalmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından; dava konusu kazanın taşıma işi sırasında meydana gelmiş olması nedeniyle talebin zorunlu taşımacılık sigortası kapsamında kaldığı, zararın öncelikle bu sigortadan karşılanması gerektiği, limiti aşan bir zararın bulunması halinde şirketin sorumluluğunu söz konusu olacağı, ayrıca zorunlu taşımacılık sigortasından tazminat alınıp alınmadığının araştırılmamış olmasının eksiklik teşkil ettiği ve son olarak tam vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğu belirtilerek istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında poliçenin varlığı, geçerliliği, kazanın oluşumu, kusur durumu ile hesap ve hesaplama yöntemine ilişkin ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, rizikonun karayolu taşımacılık sigortası kapsamında kalıp kalmadığı, kalıyor ise trafik sigortacısının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davacının, halk otobüsünde şehiriçi yolculuk yaptığı sırada trafik kazasının meydana geldiği, … plaka sayılı halk otobüsüne ilişkin davalı … şirketi nezdinde trafik sigortası ve dava dışı … AŞ nezdinde zorunlu taşımacılık sigortasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.1. maddesine göre; “Bu sigorta ile sigortacı, poliçede belirtilen motorlu taşıtta seyahat eden yolcuların, duraklamalar da dahil olmak üzere, kalkış noktasından varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelebilecek bir kaza sonucu bedeni zarara uğraması halinde, sigortalının 10.07.2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’ndan doğan sorumluluğunu, poliçede yazılı sigorta tutarlarına karar temin eder.” 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Kanunun 17. maddesinde düzenlenen sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadır. Anılan Kanunun 19/son ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.8. maddeleri hükümlerine göre, meydana gelen zarar öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanır. Ancak bu sigortanın hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısım için, sırasıyla zorunlu mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur. Anılan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu yolcuların uğradığı bedeni zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğmayacaktır. Ancak limit aşımında sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğu söz konusu olacaktır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/20012 E. 2019/394 K.) İşbu yasal düzenmeler doğrultusunda uyuşmazlık değerlendirildiğinde; kaza tarihindeki kanun, genel şartlar, yönetmelik ve genelgeden oluşan konuya ilişkin mevzuat hükümlerinde halk otobüsünde yapılan ticari nitelikteki şehir içi yolcu taşımalarının karayolu taşımacılık sigortası kapsamı dışında kaldığına dair harhangi bir hüküm bulunmadığı gibi sigortalı aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigorta poliçesinin varlığı karşısında zararın öncelikle karayolu taşımacılık sigortasından karşılanması gerekmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/20012 E. 2019/394 K.; aynı daire 2017/937 E. 2017/4660 K.; aynı daire 2016/933E. 2018/11173K sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları) Hal böyle iken anılan genel şartların B.8. maddesi gereğince meydana gelen zararın öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanması gerektiği, teminat limitini aşan kısım bakımından da trafik sigortacısının ve varsa ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu söz konusu olacağı kabul edilerek hesaplanan tazminattan zorunlu taşımacılık sigortacısının limitini aşan kısım bakımından davalı trafik sigortacısının sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken taşımacılık sigortacısının sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır. HMK 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür.Bu durumda anılan yasal düzenleme doğrultusunda İtiraz Hakem Heyeti kararı kaldırılarak bilirkişi raporunda hesaplanan 436.674,44 TL sürekli iş göremezlik tazminatından 2013 yılındaki zorunlu karayolu taşımacılık sigortası ile verilen 250.000,00 TL sakatlık teminatının mahsubundan sonra bakiye 186.676,44 TL tazminatın davalı taraftan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile;A)1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2 maddesi hükmü uyarınca davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Yukarıda tarih ve numarası belirtilen İtiraz Hakem Heyeti kararının KALDIRILMASINA,3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,4-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 18,00 TL posta giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı … A.Ş.’ye verilmesine, 5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, B)1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2 maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesine; Davacı tarafından yapılan başvurunun kısmen kabulü ile 186.676,44 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 19/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, 2- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 7. maddesi ve 5684 sayılı Yasanın 30/17. maddesi uyarınca 17.150,19 TL nispi vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine,3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 7. maddesi ve 5684 sayılı Yasanın 30/17. maddesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan miktarın 1/5’ine tekabül eden 1.463,11 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa ödenmesine,4- 1 sayılı tarifenin Yargı harçları başlıklı A/III/1-2. maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan 4.040,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına (186676/250000) göre 3016,68 TL’lik kısmının davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, Dair, gerekçeli kararın taraflara/ vekillerine tebliğinden itibaren Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere iki hafta içerisinde dairemize yahut dairemize gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay yolu açık olmak üzere olarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 23/12/2019