Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/436 E. 2020/226 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/436
KARAR NO: 2020/226
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2017
NUMARASI: 2015/133 Esas- 2017/854 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 17/05/2014 tarihinde, davalı … Sigorta Şirketi’nin ZMSS sigortacısı, davalı …’in maliki ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın, davacıların desteği …’a çarparak ölümüne neden olduğunu, davalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunu, davacıların bu olay nedeniyle destekten yoksun kaldıklarını, maddi ve manevi zarara uğradıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile, davacı (eş) … için 1.000,00 destekten yoksun kalma tazminatı ve 500,00 TL cenaze ve defin gideri olmak üzere toplam 1.500,00 maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tüm davalılardan (Sigorta Şirketi’nin poliçe limiti ile sorumlu olması kaydıyla) müştereken ve müteselsilen; davacı eş … için 70.000,00 TL, müteveffanın çocukları olan davacılar … için 30.000,00 TL; …, … ve … için 20.000,00 TL’den olmak üzere toplam 160.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların murisinin, aracını kaplama dışına taşacak şekilde park ederek trafik kurallarını ihlal ettiğini, gerekli önlemleri almadan yasak olmasına rağmen aracını yıkayarak müvekkilinin seyir halinde bulunduğu yolun ıslanmasına ve zeminin bozulmasına sebebiyet verdiğini, kazanın bu nedenle meydana geldiği, davacılar tarafından açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili nezdinde kaza tarihi itibariyle ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, dava konusu olayın ticari iş niteliğinde olmaması nedeniyle avans faiz talep edilemeyeceğini, tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu, olaydaki kusur durumunun ve müteveffanın gerçek gelirinin tespit edilmesi gerektiğini, SGK tarafından davacılara rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı … için 118.595,43 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … bakımından kaza tarihi olan 17/05/2014 tarihinden , davalı … Sigorta şirketi tarafından (poliçe limiti ile sınırlı olarak) dava tarihi olan 11/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, cenaze giderine ilişkin fazla istemin reddine, Davacı … için 40.000 TL , davacı … için 20.000 TL , davacılar …, … ve … için 10.000 TL olmak üzere toplam 90.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 17/05/2014 tarihinnden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilemesine, fazlaya istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta Şirketi İle davalılar … ve … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; müteveffanın SGK kayıtları ve hizmet dökümünün celbi ile gelir iddialarının, gelecek resmi belgelere göre değerlendirilmesi gerekirken, yalnızca tanık beyanlarına dayanılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, tazminat hesaplamasında alınan gelirin gerçekçi rakamın çok üzerinde olduğunu, davacıların, SGK’dan peşin sermaye değerli gelir alıp almadığının tespiti yönündeki taleplerinin herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin değerlendirme dışı bırakıldığını, kararın bu yönlerden hatalı olduğunu belirtmiştir. Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı sürücüye %100 kusur izafe edilmesinin hatalı olduğunu, müteveffanın gelirinin ispatı için dosyaya herhangi bir maaş bordrosu, banka dökümü, herhangi bir resmi belge ibraz edilmediğini, müteveffanın gelirine ilişkin iddiaların hiçbir belge ile ispat edilemediği halde davacıların dava dilekçesindeki beyan ve iddiaların kabul edilerek hesaplama yapılmasının hatalı, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 53. ve 56.maddeleri kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 17/05/2014 tarihinde, davalı … Sigorta Şirketi’nin ZMSS sigortacısı, davalı …’in maliki ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın, döner kavşağına süratlı bir şekilde girmesi ve sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle önce karşı şeride geçtiği, sonrasında yol platformunun dışında çeşme başında park halindeki … plakalı aracını temizlemeye çalışan davacıların desteği …’a çarparak ölümüne neden olduğu, davacıların bu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları, yukarıda da belirtildiği gibi Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. A-) Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurularının değerlendirilmesi: Davalıların istinaf başvurusundaki birinci iddia ve itiraz, kusur oranına ilişkindir. Mahkemece karar dayanak yapılan 31/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı (Sürücü) …’ in %100 oranında kusurlu olduğu, müteveffa …’un herhangi bir kusurunun bulunmadığı mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279.maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, trafik kazası tespit tutanağındaki oluş ve tespitlere uygun ve denetime elverişli olduğu gibi, ceza dosyasına ibraz edilen Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 15/05/2015 tarihli raporuyla da birebir örtüştüğü görülmüştür. Dolayısıyla davalılar vekilinin kusura yönelik istinaf iddia ve itirazları yerinde değildir. İkinci iddia ve itiraz, müteveffanın gerçek gelirinin araştırılmadığına ilişkindir. Ancak dosyanın yapılan incelemesinde, emekli olan müteveffanın servis şoförlüğü yaptığı dikkate alınarak ilgili tüm kuruluşlardan müteveffanın gerçek gelirine ilişkin yeterli araştırmanın yapıldığı ve resmi belgelere dayanılarak müteveffanın aylık net gelirinin tazminat hesaplamasında dikkate alındığı net bir şekilde sabit olduğundan, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazları yerinde değildir. Üçüncü iddia ve itiraz ise davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğuna ilişkindir. Kazanın meydana geliş şekli, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminat müessesesinin amacı ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesenin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varıldığından, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. B-) Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: Davalı vekilinin, istinaf başvurusundaki birinci iddia ve itiraz, müteveffanın gerçek gelirinin araştırılmadığına ilişkindir. İşbu itiraz, davalılar … ve …’in istinaf başvurusunda değerlendirildiğinden aynı gerekçe ile yerinde değildir. İkinci iddia ve itiraz, SGK’dan davacının peşin sermaye değerli gelir alıp almadığının araştırılması talebinin değerlendirme dışı bırakıldığına ilişkindir. Oysa ki, Mahkemece bu husus araştırılmış ve SGK’nın 30/01/2017 tarihli yazısı ile kaza nedeniyle davacıya rücuya tabi bir gelir bağlanmadığı sabit olmuştur. Dolayısıyla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Bu bağlamda; davalılar … ve … vekili ile davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar … ve … vekili ile davalı … Sigorta Şirketi vekilinin, yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yaptıkları istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı … Sigorta Şirketi yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 8.101,25 TL harçtan peşin alınan 2.025,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.075,95 TL harcın davalı … Sigorta Şirketi’nden tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalı … ve … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 8.101,25 TL harçtan peşin alınan 3.563,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.538,25 TL harcın davalılar … ve …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-Tarafların istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, manevi tazminatlar yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, maddi tazminat yönünden kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.06/02/2020