Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4147 E. 2022/758 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4147
KARAR NO: 2022/758
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2017/1165 (E) 2019/743 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 19/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ZMSS poliçesi ile sigortalı, müvekkillerinden …’e ait … plakalı aracın dava dışı …’ın, sevk ve idaresinde iken 30.10.2016 tarihinde gerçekleşen trafik kazası sonucu davacıların eşi ve kızları olan …k’ün vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davacı eş … için 500,00 TL, anne … için 400,00 TL, baba … için 400,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 100,00 TL defin hastane masrafları, 100,00 TL araç hasar tazminatının kaza tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 18.05.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatı talebini davacı … için 54.737,03 TL’ye, … için 67.461,15 TL’ye, cenaze ve defin gideri talebini 2500 TL’ye arttırmış ayrıca faiz türünü ıslah ederek 02.05.2017 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …’ün işleten ve maliki olduğu dava konusu aracın, müvekkili şirket tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı …’ün 3. kişi konumunda olmaması nedeniyle taleplerinin reddi gerektiğini, müteveffanın emniyet kemerini takmadığının kaza tespit tutanağı ile sabit olduğunu, hatır taşıması bakımından değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davacı … tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine, davacı … tarafından açılan araç hasar bedeli talebinin reddine, davacı … tarafından açılan davanın kabulü ile 54.737,03 TL destekten yoksun kalma tazminatının 02/05/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı … tarafından açılan davanın kabulü ile 67.461,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 02/05/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, defin ve cenaze masrafları talebinin kabulü ile 2.500,00 TL’nin 02/05/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacılar … ve …’ya ödenmesine karar verilmiştir. Karara karşı davacı … vekili, davacı …’in aracın resmi işleten ve sahibi gözükse de 3. kişi konumunda bulunduğunu, gerçekte aracın sahibinin araç sürücüsü … olduğunu, …’in borçlarından dolayı aracı kendi üzerine yapamayınca eniştesi davacı …’ün üzerine yaptırdığını, bu konuda tanıklarını dava dilekçesinde beyan etmesine rağmen mahkemece dinlenmeden karar verildiğini, dosyaya sundukları 20/05/2016 tarihli araç satış sözleşmesine göre kazaya karışan aracın kazadan önce davacı tarafından dava dışı …’a satışının yapıldığını, davacı 3. kişi …’ün de tazminat hakkı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karara karşı davalı vekili katılma yoluyla vermiş olduğu istinaf dilekçesi ile davacı yanın istinaf dilekçesinde açıkça işletenin … olmadığını kabul ve beyan ettiğini, dolayısıyla müvekkili şirketin de …’ün sigortacısı olarak sorumlu olmadığını zımni olarak kabul ettiğini, davacı vekilinin hem sürücünün hem de davacıların vekilliğini yapmasının hatalı olduğunu, emniyet kemerini takmayan müteveffanın müterafik kusurlu olduğunu, davacılar … ve … için dava dilekçesinde talep olmamasına rağmen cenaze giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacı yanın maddi durumu nazara alındığında 2.500 TL cenaze gideri yapılmasının mümkün olmadığını ve avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı, araç hasar tazminatı ve defin ve cenaze masrafları istemine ilişkindir. Dosya kapsamından 30/10/2016 tarihinde, davacı …’ün maliki olduğu, davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile seyir halindeyken gerçekleşen tek taraflı trafik kazası sonucu, araç içerisinde yolcu konumunda bulunan davacıların eşi ve kızı olan …’ün vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde davalı sigorta şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın sürücüsü …’ın %100 kusurlu olduğu anlaşılmıştır. -Davacı … vekilinin istinaf itirazlarının değerlendirilmesi; İşleten; KTK’nın 3. maddesinde; “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi” olarak tanımlanmış; ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edildiği takdirde bu kişinin de işleten sayılacağı belirtilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi, araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir. Somut olayda; davacı … kaza tarihi itibariyle kayıt malikidir. Bu durumda yukarıda anılan 2918 sayılı KTK’nun 3. maddesi ve 20/d maddesi birlikte göz önünde bulundurulduğunda, aracın maliki olan davacı … tarafından aracın kanunen aranan resmi şekle uygun olarak satışının yapıldığını gösterir herhangi bir kaydın bulunmadığı, ceza yargılamasındaki dava dışı sürücü …’ın aracın davacı …’e ait olduğu yönündeki beyanları da gözetildiğinde davacı …’in işleten sıfatının bulunmadığı yönündeki itirazında isabet bulunmamaktadır. Zorunlu mali sorumluluk sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesi ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.6.b maddesinde “Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri”nin teminat kapsamı dışında kalacağı hüküm altına alınmıştır. Kazaya karışan aracın sigortalısı ve işleteni olan davacı eş …’ün işleten olarak sorumluluğunu üstlenen davalı sigorta şirketinden tazminat talep etmesi mümkün olmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. -Davalı vekilinin davacılar … ve … için cenaze giderine hükmedilmesine yönelik istinaf itirazının değerlendirilmesi; HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. HMK’nın 341/4. maddesine göre ise alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca HMK’nın ek 1. maddesinin 1. fıkrasında; “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2019 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 4.400,00 TL’dir. Somut uyuşmazlıkta, kararın verildiği tarih itibariyle davalı aleyhine hükmolunan 2.500 TL defin ve cenaze gideri miktarı kararın verildiği 2019 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karar için HMK’nın 341/4. maddesi gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel Mahkemece, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle davalı vekilinin defin ve cenaze giderine yönelik istinaf başvurusunun 352/1-b maddesi gereğince reddine karar verilmiştir. -Davalı vekilinin müterafik kusura ve faizin türüne yönelik istinaf itirazının değerlendirilmesi; Dosya kapsamında desteğin kaza anında emniyet kemeri takmadığına ilişkin delil bulunmadığından müterafik kusur indirimi yapılmamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Dava konusu araç kamyonet olup araç ruhsatına göre kullanım amacı yük nakli-hususi olarak belirtilmiş olmakla ticari araç olmadığından, temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır.Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmüştür. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin cenaze ve defin giderine ilişkin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nin 353/1-b/2. maddesi gereğince kararın faizin türü yönünden düzeltilerek yeniden karar verilmek üzere kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin cenaze ve defin giderine ilişkin hükmüne yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine, B-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, C-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre; 1-Davacı … tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine, 2-Davacı … tarafından açılan araç hasar bedeli talebinin reddine, 3-Davacı … tarafından açılan davanın kabulü ile 54.737,03 TL destekten yoksun kalma tazminatının 02/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, 4-Davacı … tarafından açılan davanın kabulü ile 67.461,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 02/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, 5-Defin ve cenaze masrafları talebinin kabulü ile 2.500,00 TL’nin 02/05/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacılar … ve …’ya ödenmesine, 6-Alınması gerekli 8.518,14 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL, ıslah harcı olarak yatırılan 426,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.060,73 TL nin davalıdan tahsiline hazineye irad kaydına, 7-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle geçerli AAÜT uyarınca hesaplanan 7.770,71 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’ya ödenmesine, 8-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle geçerli AAÜT uyarınca hesaplanan 6.371,07 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’ya ödenmesine, 9-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı sigorta şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle geçerli AAÜT uyarınca hesaplanan 500,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ ten alınarak davalıya ödenmesine, 10-Cenaze ve defin giderleri talebi yönünden davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle geçerli AAÜT uyarınca hesaplanan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılar … ve …’ya ödenmesine, 11-Davacılar tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 31,40 TL, ıslah harcı için yatırılan 426,00 TL’nin toplam 457,40 TL davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 12-Davacılar tarafından sarfedilen 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 170,34 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.670,35 TL ‘nin davanın kabul red oranı gözetilerek 1.662,33 TL ‘nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 13-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
D-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatıran tarafa iadesine, 2-İstinaf kanun yolu aşamasında davalı tarafından sarf edilen 85,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcından ibaret yargılama giderinin, davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 3-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacı …’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/04/2022