Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4141 E. 2022/696 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4141
KARAR NO: 2022/696
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI: 2014/1450 (E) 2019/493 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı sigortasız traktörün, müvekkilinin yolcu konumunda bulunduğu dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile çarpışması sonucu 10/11/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkilinin sakat kaldığını, dava öncesinde 08/08/2014 tarihinde sigortaya müracaat edildiğini, ancak yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere şimdilik 200,00 TL maddi tazminatın davalı …ndan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, dava öncesinde yapılan ödeme sonrasında sorumluluklarının kalmadığını belirterek cevap dilekçesine eklediği ibraname ile birlikte davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, kazanın gerçekleşmesinde dava dışı sigortasız araç sürücüsü asli kusurlu kabul edilerek %4,1 maluliyet oranı üzerinden hesaplanan zarardan, davanın ıslah edilmediği gerekçesiyle 100,00 TL’lik kısmının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara yönelik istinaf başvurusunun ise kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir. Asıl ve ek karara karşı davacı vekili, asıl kararın kesin olmadığını, kesinlik nedeniyle verilen istinaf başvurusu değerlendirme kararının usule uygun düşmediğini, esasa ilişkin istinaf itirazları bakımından ise mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda 2018 yılı asgari ücret verileri üzerinden hesaplama yapılması talebinin hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiğini, asgari ücretteki artışların kamu düzenine ilişkin olduğunu, dolayısıyla 2019 yılı asgari ücreti üzerinden hesaplama yaptırılarak zararın belirlenmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Bilirkişi raporunda hesaplanan ancak ıslah edilmeyen miktara göre dava kesinlik sınırı üzerinde kalmaktadır. Buna göre istinaf başvurusunun kesinlik nedeniyle reddine dair ek kararda isabet bulunmamaktadır. Ek karara yönelik istinaf başvurusu yerindedir. Asıl karara yönelik istinaf dilekçesinin değerlendirilmesinde; Davacı taraf davalı … tarafından dava öncesinde yapılan ödemenin yetersiz olduğundan bahisle eldeki davayı açmış bulunmaktadır. Bu durumda, hesaplamanın hangi yıl asgari ücret üzerinden yapılması gerektiği hususunun değerlendirilebilmesi için öncelikle davacı tarafın karşılanmamış zararının olup olmadığı, bir başka ifadeyle yapılan ödeme ve ibra işlemi ile birlikte davalı …nın sorumluluğunun kalıp kalmadığı meselesinin çözümlenmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan ve itiraza uğramayan 12/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplama neticesinde, davacı tarafın müstahak olduğu tazminat tutarının 21.365,97 TL olarak hesaplandığı, davalı … tarafından yapılan ödemenin ise 18.496,00 TL olduğu, davacı tarafın bu miktar karşılığında 07/11/2014 tarihinde davalı tarafı kayıtsız şartsız bir şekilde ibra ettiği, KTK’nın 111. maddesi uyarınca yapılan işbu ödemenin yetersiz olmadığı, dolayısıyla davalı …nın kazadan kaynaklı sorumluluğunun kalmadığı görülmektedir. Davalı tarafın, aleyhine hükmedilen 100,00 TL bakımından katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunmaması, 100TL’lik kısım haricinde davacıya usulen kazanılmış bir hak bahşetmez. Bu durumda, dava öncesinde yapılan ödeme ve ibra işlemiyle birlikte bir güna hakkı kalmayan davacı tarafın, lehine hüküm altına alınan ancak istinafa konu edilmeyen 100,00 TL’den daha fazla talebe hakkı bulunmadığından ötürü istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davacı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (6.037,94) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 12/04/2022