Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/414 E. 2020/270 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/414
KARAR NO: 2020/270
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2017
NUMARASI: 2015/531 Esas – 2017/21 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/06/2005 tarihinde, davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı ve müvekkilinin murisi …n’ ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, davacının murisi ve desteği …’ın vefat ettiğini, davacının destekten yoksun kaldığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile, destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze – defin gideri için olmak üzere 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından ZMSS poliçesi bulunmayan araç sürücüsünün % 25 kusur oranı üzerinden yapılan hesaplama neticesinde kaza nedeniyle davacıya 15/05/2015 tarihinde 22.613,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, müvekkilinin sorumluklarını yerine getirdiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davaya konu trafik kazasında sürücü …’ın kendi kusuru ile vefat ettiğinden ZMSS Genel Şartlarına göre tazminat talep edilemeyeceğini, olayın haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle ancak yasal faiz talep edilebileceğini, faizin başlangıç tarihine itiraz ettiklerini, SGK’dan ödemeler yapılıp yapılmadığının sorulup araştırılması ve müştereken ve müteselsilen hüküm kurulmaması gerektiğini, cenaze ve defin giderleri talebini kabul etmediklerini, Adli Tıp Kurumundan kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince “davacının davasının reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde desteğin (.. plakalı araç sürücüsünün) %75, … plakalı araç sürücüsü …’in ise %25 kusuru bulunduğunun Mahkemece kabul edildiğini, dava dilekçesinde zararın her iki davalıdan birlikte karşılanmasını talep ettiklerini, ancak Mahkemece %25 ve %75 kusur ayrımı yapılarak ve Güvence Hesabı tarafından yapılan ödeme dikkate alınarak davanın reddine karar verildiğini, kararın hatalı olduğunu, her iki davalının %100 kusurdan sorumlu olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 53. Ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesi kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze ve defin gideri istemine ilişkindir. Mahkemenin karara dayanak yaptığı 05/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde, ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın sürücüsü (davacının desteği) …’ın %75, davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı aracın sürücü …’in %25 kusurlu olduğu, %100 kusur üzerinden yapılan hesaplama neticesinde, talep edebileceği toplam destekten yoksun kalma tazminatının 60.873,00 TL, cenaze ve defin giderinin ise 1.400,00 TL olduğu, davacının desteği …’ın %75 oranındaki kusuru nedeniyle indirim yapıldığında talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 15.218,00 TL, davalı Güvence Hesabı tarafından yapılan ödemenin güncellenen tutarı olan 24.874,00 TL indirildiğinde ise talep edebileceği herhangi bir tazminatın bulunmadığı, hatta fazladan ödeme yapıldığı mütalaa edilmiştir. Tek bir olaya bağlı aynı haksız eylemden değişik hukuki nedenlerle sorumlu olanlardan her biri TBK’nın 61 ve 62. maddeleri uyarınca, zarardan müteselsilen sorumludurlar. Müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlulardan her biri, aynı Kanun’un 162. maddesine göre borcun tamamından sorumludurlar. Nitekim, 2918 sayılı Kanun’un 88/1. maddesinde, trafik kazası nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörülmüştür. Davacı, zararlarını müştereken ve müteselsilen talep edebilecekleri gibi yasanın verdiği müteselsilen talep hakkından açıkça vazgeçerek her bir failin kusuru oranında da talepte bulunabilir. Davacı vekili dava dilekçesinde, her iki araç sürücüsünün kusurlu olduğunu belirtmiş ancak herhangi bir kusur oranı belirtmeksizin her iki davalıdan birlikte tazminat talep ettiğini açıkça belirtmiştir. Ön inceleme duruşma tutanağında da Mahkemece, davacı vekilinin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tazminat talebinde bulunduğu tespiti yapılmıştır. Davacının desteği …’ın tam kusurlu olması halinde dahi, olayın gerçekleştiği tarih itibarıyla benimsenen yargısal uygulamalara göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı … Sigorta AŞ, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda her iki sürücü (davacının desteği ve karşı araç sürücüsü) kusurlu, destekten yoksun kalan davacı ise desteğinin sürücüsü olduğu aracın sigortacısı … Sigorta AŞ ve yine kazada %25 oranında kusurlu olan (ve ZMSS bulunmadığı için) karşı araç bakımından da davalı Güvene Hesabı karşısında zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre her iki davalının destek tazminatının tamamından sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, sadece ZMS sigortası bulunmayan karşı araç sürücüsünün kusur oranı üzerinden yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda Mahkemece aktüer bilirkişinin hesapladığı tazminattan herhangi bir kusur indirimi yapılmaksızın ve davalılardan Güvene Hesabı tarafından daha önce yapılan ödemenin güncellenmiş karşılığı indirildikten sonra bulunan miktara hükmedilmesi ve bu hesaplama için bilirkişiden ek rapor alınması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/02/2020