Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4107 E. 2022/36 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4107
KARAR NO: 2022/36
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2018
NUMARASI: 2015/1204 (E) 2018/981 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 12/01/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya kasko sigortalı, müvekkiline ait, … plakalı aracın 03.10.2015 tarihinde karıştığı tek taraflı kazada hasar gördüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL hasar bedelinin ihbar tarihi olan 03.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hasara yol açan asıl kaza gizlenerek TTK 1292. maddesi ile sigortalıya yüklenen rizikoyu ihbar yükümlülüğünün kasten ihlal edildiğini sigortadan kaynaklanan hakların kaybedildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kararına dayanak bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, araçta meydana gelen hasarın dava konusu kaza ile uyumlu olduğunu, bilirkişi raporunda kaza mahalli olarak gösterilen fotoğrafın, kaza mahalline ilişkin olmadığını, kazanın … Sokakta gerçekleştiğini, bilirkişinin başka bir sokakta çekilen fotoğrafta yer alan demirlere istinaden kazayı kurguladığını ve bu demirlere istinaden kaza ile oluşan hasarın uyumsuz olduğunu belirttiğini, sürücünün hasarın artmasına sebebiyet verdiğine ilişkin değerlendirmenin doğru olmadığını, müvekkilinin doğru bildirim ile ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini, hasarın sigorta poliçesi kapsamında ödenmesi gereken bir hasar olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan araç hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacıya ait ve kaza tarihi itibariyle davalı nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan aracın 03/10/2015 tarihinde tek taraflı kaza sonucu hasarlandığı belirtilerek, tazminatın ödenmesi için davacı tarafından, davalı sigorta şirketine başvurulduğu, ancak davalı sigorta şirketi tarafından, talep edilen tazminatın “hasar ile ilgili verilen beyandan farklı kazanın meydana geldiğinin tespit edildiği, bilgi ve belge verme yükümlülüğüne aykırı davranıldığı, sigortalının doğru ihbar yükümlülüğü bulunduğu, sigortalının yükümlülüklerini ihlal etmesi nedeniyle” ödenemeyeceğinin davacıya bildirilmesi üzerine, davacı tarafça işbu tazminat davasının açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, aracın karayolunda veya demiryolunda kullanılabilen motorlu, motorsuz araçlarla çarpışması,  gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK’nın 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları) Somut olayda davalı sigorta şirketi tarafından ibraz edilen araştırma raporunun ekinde yer alan araç sürücüsü …’un 20/10/2015 tarihli beyanına göre aracın alt kısmını kaldırım üzerinde bulunan siyah renkli demirlere çarptığını beyan ettiği, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda aracın ön kısmında demir korkuluğa çarpma izinin bulunmadığı, aracın altını bir şekilde çarptığı düşünülse dahi karter kapağında darbe izi veya ezilme olmadığı, araçtaki hasar ile sigortalı tarafından beyan edilen kazanın uyumlu olmadığının tespit edildiği, bu haliyle doğru beyan yükümlüğüne uymayan davacının hasarın teminat kapsamında kaldığını ispatlayamadığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/01/2022