Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4103 E. 2022/239 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4103
KARAR NO: 2022/239
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2019
NUMARASI: 2015/1018 (E) 2019/559 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 15/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın 10/5/2015 günü karıştığı trafik kazası sonucu müvekkili davacının yaralandığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde bedensel zarardan dolayı 500,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, Maluliyet tazminatı olarak 62.455,44 TL, bakıcı gideri olarak 1.201,50 TL olmak üzere toplam 63.656,94 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; dava devam ederken davacıya 1/6/2018 günü 60.000,00 TL asıl alacak, 8.000,00 TL faiz, 8.000,00 TL vekalet ücreti, 1.500,00 TL yargılama gideri, 7.500,00 TL icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 85.000,00 TL ödendiğini, bu ödeme nedeniyle müvekkili şirketin ibra edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararınını kaldırılmasını talep etmiş, istinaf başvurusu ekinde ise davacı ekilinin hesabına 1/6/2081 günü toplam 85.000,00 TL paranın yatırıldığına dair dekont ile makbuz ve ibraname başlıklı belge sunulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. Davalı vekili tarafından sunulan davacı vekilinin imzasını taşıyan “Makbuz ve İbraname” başlıklı belgenin incelenmesinde; zararın tutarı olarak tespit edilen 85.000,00 TL’nin banka hesabına yatırılması durumunda davalı … Sigorta AŞ’nin tamamen, araç sürücüsü ve araç malikinin ise maddi tazminat ve ferileri ile sınırlı olmak üzere ibra edildiği, davalı… Sigorta AŞ’den İstanbul 14’üncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1018 (E) sayılı dosyasından ötürü herhangi hak ve alacaklarının kalmadığı, 10/5/2015 tarihli trafik kazasından kaynaklı olarak davalı … Sigorta AŞ’den başkaca hak ve alacak talebinde bulunmayacakları, ibra tarihinin paranın banka hesabına yatırıldığı tarih olacağı belirtilmiştir. Davayı sonuçlandıran taraf işlemlerinden olan sulh HMK’nin 313’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Aynı Kanunun 315’inci maddesi gereğince; sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. Diğer bir anlatımla, taraflar mahkemenin sulhe (sözleşmesine) göre bir karar verilmesini istemezler ise, mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Taraflar sulhün tespit edilmesini isterlerse o zaman mahkeme HMK’nin 154’üncü maddesinin, 3.fıkrasının “ç” bendi uyarınca sulhü tutanağa geçirerek karar verilmesine yer olmadığı biçimindeki bir karar ile davanın son bulduğunu belirlemekle yetinir. Taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse mahkeme sulh sözleşmesine göre bir karar vermek zorundadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 131 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve borcun sona ermesi hallerinden biri olan ibra; borçluyu borcu ifa etmeden borçtan kurtarmak hususunda alacaklı ile borçlunun anlaşmasıdır. Diğer bir ifade ile ibra, alacaklının borçlu ile yaptığı bir akit ile alacağından vazgeçerek borçluyu borçtan kurtarmasıdır. Nitekim TBK’nin 132’nci maddesinde ibra ve sözleşmenin düzenlenme biçimi; “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” biçiminde düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; tahkikat aşamasında ileri sürülmeyen, ancak davalı vekili tarafından istinaf başvuru dilekçesi ekinde sunulan ve dava dışı sulh niteliğini taşıyan “Makbuz ve İbraname” başlıklı belge değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatırana geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansının, yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/02/2022