Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4096 E. 2022/76 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4096
KARAR NO: 2022/76
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2018
NUMARASI: 2015/524 Esas – 2018/485 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; 818 sayılı BK’nın 46 (6098 sayılı TBK’nın 54). maddesi kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan bakiye güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası olduğu,davacının yaralandığı kazanın 19.06.2010 tarihinde meydana geldiği, kaza esnasında kazaya karışan aracın … nolu poliçe ile davalı sigortanın sigorta örtüsü altında olduğu,davacı hakkında Bergama devlet Hastanesinin 23.01.2012 tarih … nolu % 16 özürlülük oranına göre davacıya yapılan hesaplama ile 26.03.2012 tarihinde 35.374,00 TL ödeme yapıldığı ve 238 .03.2012 tarihinde ödeme ile birlikte davalı sigorta şirketi hakkında ibraname verildiği,Mahkememizve davacı hakkında alınan ATK Başkalığının 20.12.2017 tarihli raporunda davacının davha önce alınan ve ödemeye esas alınan sağlık raporuna göre malüliyetinin ibraname tarihinden sonra artmadığı, KTK 111 maddesi gereğince taraflar arasında düzenlenen ve yetersiz ve fahiş olan anlaşma ve uzlaşmaların 2 yıl içinde iptali istenebileceği gibi dava sırasında da ileri sürülebileceği, hesaplamanın aynı özürlülük oranına göre yapıldığı, kazanın meydana geldiği tarih 2010 yılı olduğu, ibranamenin davacı hakkında düzenlenen malüliyet raporuna göre 2013 yılında düzenlendiği ve tazminatın ödenerek ibranamenin alındığı, ibranamenin iptali için bir dava açılmadığı, daha önce alınan rapor ve ödenen tazminat miktarının makul ve yerinde ,yeterli ve fahiş olmadığı taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerli olduğu anlaşılmakla KTK 111 maddesi gereğince davanın reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece karara dayanak yapılan ibranamenin açık ve hükme elverişli bir ibraname olmadığını, davacı tarafça yapılan ödemenin kısmi bir ödeme olarak kabul edilmesi gerektiğini, ATK tarafından belirlenen maluliyet oranının gerçek durumu yansıtmadığını, bu nedenle yapılan ödemenin yeterli olduğundan bahsedilemeyeceğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 2918 sayılı Kanun’un “Sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlıklı 111. maddesinde; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da,yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Dosya kapsamından; 19/06/2010 tarihinde, davacının sürücüsü olduğu motosiklet ile davalı nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan aracın kaza yapması neticesinde, davacının yaralandığı, davacı tarafça bu yaralanma nedeniyle tazminat ödenmesi için dava öncesinde davalı Sigorta Şirketi’ne başvurulması üzerine, 23/01/2012 tarihli sağlık kurulu raporunda belirtilen %16 oranındaki özürlülük durumu, davalı araç sürücüsünün %100 kusuru ve asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama sonucu davalı tarafça, davacıya 28/03/2012 tarihinde 35.374,00 TL güç kaybı tazminatı ödendiği ve taraflar arasında ibraname düzenlendiği; 21/05/2015 tarihinde açılan işbu davada, aynı sağılık kurulu raporuna dayanılarak, yukarıda uygulanan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesindeki 2 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra güç kaybı tazminatı talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Ayrıca, Mahkemece, yapılan yargılama aşamasında aldırılan 01/02/2017 tarihli ATK raporuna göre; davacının bu yaralanma nedeniyle %12.1 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. Bir başka deyişle, olayda, artan bir maluliyetin bulunmadığı da tespit edilmiştir. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar kabule şayan görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/01/2022