Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4091 E. 2022/347 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4091
KARAR NO: 2022/347
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2018
NUMARASI: 2016/874 (E) 2018/441 (K)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda t arih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı park halindeki araca, davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plakalı aracın 22/01/2010 tarihinde çarptığını, kaza nedeniyle oluşan hasarın karşılanması amacıyla dava dışı sigortalıya toplam 4.958,00 TL ödenerek haklarına halef olunduğunu ve bu konuda İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını, ancak davalı tarafın haksız surette takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalı vekili, park halindeki aracın kendi kendine hareket etmesi sonucu meydana gelen kazanın trafik sigortası kapsamında kalmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin davalı yönünden 4.958,00 TL asıl alacağı takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili, zamanaşımı süresinin dava tarihi itibarıyla dolduğunu, kazanın aracın işletilmesi esnasında gerçekleşmediğinden teminat kapsamı dışında olduğunu, bilirkişi raporunda teknik arıza olup olmadığı hususunun irdelenmediğini, mahkemece tehlike ve kusur sorumluluğu ayrımı yapılmaksızın bir karar verildiğini, teknik arızdan kaynaklı kazanın teminat kapsamında olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Her ne kadar davacı vekili, takip konusu borcun bir başka takip borçlusu tarafından istinaf aşamasında ödendiği ve bu nedenle davanın konusu kalmadığı yönünde dilekçe verilmiş ise de; karar tarihi itibarıyla davanın konusuz kalma durumunun söz konusu olmadığı, davalının istinaf başvurusunda bulunmakta halen hukuki yararı bulunduğu, ödemenin ancak infaz aşmasında değerlendirileceği karşısında, bu hususun, istinaf başvurusunun incelenmesine engel teşkil etmediği görülmüştür. Dava, davalı tarafın trafik sigortacısı olduğu dava dışı araç sürücüsünün sebebiyet verdiği trafik kazasından kaynaklı hasarı, kasko sigorta sözleşmesine dayalı olarak sigortalıya ödeyen davacı şirketin, TTK’nın 1472. maddesinden kaynaklı halefiyet hakkına dayalı olarak oluşan zararın davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tarihinden itibaren yasal 2 yıllık süre içerisinde davalıya karşı icra takibi yapılmış olması nedeniyle, davanın, KTK’nın 109. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, buna ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı görülmektedir.Davaya konu kaza, davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plaka sayılı kamyonetin el freni çekili halde park edildikten sonra kendi kendine hareket etmesi sonucu davacıya sigortalı bulunan ve park halinde olan … plaka sayılı araca çarpması suretiyle meydana geldiği, park halindeki aracın KTK’nın 85. maddesinde tanımlanan işletilme kavramına dahil olduğu, davaya konu rizikonun trafik sigortası kapsamında kaldığı, buna yönelik istinaf itirazında da isabet bulunmadığı görülmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 357. maddesi gereğince, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenilmez, yeni delillere dayanılamaz. Başka bir ifadeyle, yargılama sırasında ileri sürülmeyen bir hususun istinaf aşamasında ileri sürülmesi mümkün değildir. Davalı tarafın, yargılama aşamasında, kazanın teknik arızadan meydana geldiği, dolayısıyla işletenin sorumluluğunun bulunmadığına ilişkin herhangi bir savunmasının bulunmadığı, re’sen gözetilecek hususlardan olmayan bu savunmanın yargılama aşamasında ileri sürülmemiş olması nedeniyle, istinaf aşamasında itiraza konu edilmesinin usulen mümkün olmadığı, kaldı ki el freni çekili haldeki aracın hareket etmesinin, bakım eksikliğine karine teşkil ettiği, dolayısıyla bu durumun, KTK’nın 86. maddesinde tanımlanan mücbir sebep kavramı içerisinde kalmadığı görülmektedir. Bu yöne ilişkin istinaf itirazı da yerinde değildir. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 338,68 TL istinaf karar harcından peşin alınan 84,67 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 254,01 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (4.958,00 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 01/03/2022