Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4074 E. 2022/159 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4074
KARAR NO: 2022/159
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2018
NUMARASI: 2016/114 (E) – 2018/1212 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 31/01/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı sürücüsü dava dışı …’un yönetimindeki … plakalı aracın, sürücüsü davacı …’ın yönetimindeki motosiklete çarparak, adı geçen davacının yaralanmasına neden olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 100,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları bildirerek, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; açıklamalı tebligatın 3/5/2018 günü davacı vekiline tebliğ edilmesine rağmen, verilen kesin süre içerisinde davacının hastaneye başvurmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; ek süre istemelerine rağmen mahkemenin savunma hakkını kısıtlayarak karar verdiğini, hak kaybına neden olunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan incelemede: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesinin 25/4/2018 tarihli duruşmada; Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesine davacı vekiline elden takip yetkisi verilerek müzekkere yazılmasına, müzekkere ekine hastane cevabi yazısı eklenerek davacı vekiline tebliğine, tebliğten itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesine muayene amacıyla başvuru yaptığına dair belgeyi mahkemeye sunmasına, aksi halde maluliyet oranının tespiti yapılamayacağından davanın reddine karar verileceğinin ihtarına, bu hususta davacı vekiline ihtaratlı muhtıra çıkarılmasına karar verildiği, açıklamalı tebligatın 3/5/2018 günü davacı vekiline tebliğ olunduğu anlaşılmaktadır. HMK’nin “Sürelerin belirlenmesi” başlıklı 90’ıncı maddesinde, “Süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.” biçiminde düzenlemeye yer verilmiştir. Aynı Kanunun 94’üncü maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Yukarıdaki düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere kanun ya da hâkim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Bu nedenle, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, Kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Ayrıca hâkim tarafından kesin süre verilirken, kesin süreye konu işlemin tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması, verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, yapılması gereken iş veya işlemlerin ayrıntılı bir şekilde açıklanması ve yapılması gereken işlemin verilen kesin sürede yapılmaması halinde, kesin sürenin sonuçlarının tarafa açıklanması, ihtar edilmesi veya buna ilişkin açıklamanın yer aldığı davetiyenin tebliğ edilmesi zorunludur. Somut uyuşmazlıkta, Adli Tıp Kurumu 3’üncü İhtisas Kurulunun 30/12/2016 tarihli kararında belirtilen muayene ve tıbbi işlemleri kapsayan incelemelerin yapılması için, 25/4/2018 tarihli oturumun 2 numaralı ara kararıyla, “Aksaray Eğitim Ve Araştırma Hastanesine davacı vekiline elden takip yetkisi verilerek müzekkere yazılmasına, müzekkere ekine hastane cevabi yazısı eklenerek davacı vekiline tebliğine, tebliğten itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Aksaray Eğitim ve Araştırma Has. Muayene amacıyla başvuru yaptığına dair belgeyi mahkememize sunmasına, aksi halde maluliyet oranının tespiti yapılamayacağından davanın reddine karar verileceğinin ihtarına, bu hususta davacı vekiline ihtaratlı muhtıra çıkarılmasına,” biçiminde ara karar kurularak, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ile ilkelere aykırı davranılmıştır. Bu itibarla ilk derece mahkemesince yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve ilkelere uygun olarak Adli Tıp Kurumu 3’üncü İhtisas Kurulunun 30/12/2016 tarihli kararında belirtilen muayene ve tıbbi işlemleri kapsayan incelemelerin yapılması için meşruhatlı davetiyenin, davacı asile tebliğ edilmesinden sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde davanın reddine hükmolunması isabetli olmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk derece mahkemesi hükmünün HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatırana geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından sarf edilen istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan miktarın yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.31/01/2022