Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4064 E. 2022/156 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4064
KARAR NO: 2022/156
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/05/2019
NUMARASI: 2015/733 (E) – 2019/373 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 31/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, 60.448,68 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; Türk vatandaşı olmayan ve teminat koşulunu yerine getirmeyen davacının davasının usulden reddi gerektiğini, zorunlu başvuru ve arabuluculuk koşulunun yerine getirilmediğini, maluliyet raporunun yönetmeliğe uygun düzenlenmediğini, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğunun bulunmadığını, davacının Sosyal Güvenlik Kurumu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından gelir sağlayıp sağlamadığının tespiti gerektiğini, vekâlet ücretinin yönetmeliğe aykırı saptandığını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatına ilişkin olayın 30/4/2015 günü meydana geldiği, eldeki davanın 15/7/2015 günü açıldığı, dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruda bulunulması zorunluluğuna ilişkin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97’nci maddesinde öngörülen yasal düzenlemenin 26 Nisan 2016 gün ve 29695 sayılı, ticari davalarda zorunlu arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesinin ise 19 Aralık 2018 gün ve 30630 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, böylece gerek dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruda bulunulması ve arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin düzenlemelerin davanın açıldığı tarihte yürürlükte olmadığının anlaşılması karşısında, bu konulara yönelen istinaf nedenleri isabetli görülmemiştir. 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun 59’uncu maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 98’inci maddesi değiştirilmiş, buna göre 6111 sayılı Kanunun 59’uncu maddesinde “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” düzenlemesine; 6111 sayılı Kanunun geçici 1’inci maddesinde de “Bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …’nın yükümlülüklerinin sona ereceği” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK’nin 98’inci maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur. Bununla birlikte söz konusu yasal düzenleme haksız fiil sorumluları (işleten ve sürücü gibi) yönünden her hangi bir ayrıksı düzenleme getirmemiş olduğundan bu kişiler yönünden belgesiz tedavi giderlerine ilişkin sorumluluk devam edecektir. Bununla birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nin 98’inci maddesi kapsamında, tüm tedavi giderlerinden değil, yalnızca söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. Somut uyuşmazlık yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; dava dışı sürücü …’ın %100 oranında kusuruyla kazaya neden olan otomobilin ZMSS poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta AŞ (eski unvanı … Sigorta AŞ) geçici iş göremezlik talebi yönünden sorumluluğunun devam ettiğinin anlaşılması karşısında, davalı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü bu konuya yönelen istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 1/9/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 1/9/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 1/6/2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumunun ilgili İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu ileri sürülen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak, oluşturulacak uzman doktor heyetinden kazanın meydana geldiği 22/10/2016 tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta ise davacının 30/4/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşan yaralanmasına ilişkin Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Öğretim Üyeleri tarafından düzenlenen raporda, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine yer verilmemiş olmakla birlikte, meslekte kazanma gücünde kayıp oranının %8 olduğu saptanan davacının yaralanmasının düzeyi bakımından Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinde belirtilen oran yetersiz kaldığından, meslekte kazanma gücünde kayıp oranının zorunlu olarak uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine dayanılarak saptandığı raporun dosya içeriğine uygun olduğu anlaşıldığından bu konuya yönelen istinaf nedeni de yerinde değildir. Diğer yandan davacı lehine hükmolunan vekâlet ücreti ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uygun hesaplandığından bu konuya yönelik istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.129,25 TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 1.076,71 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye ‭3.052,54‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama gideri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/01/2022