Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4063 E. 2022/221 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4063
KARAR NO: 2022/221
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2014/493 (E) 2019/438 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 04/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı sürücüsü davalı …’in idaresindeki … plakalı aracın davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek belirsiz alacak niteliğinde 1.000.00 TL maddi tazminat ile 40.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 31/12/2018 tarihli dilekçesiyle talep ettiği maddi tazminat miktarını 12.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları bildirerek, davanın reddini savunmuştur. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kasten yolun sol tarafında seyretmediğini, davacının tüm hastane giderlerinin kendisi tarafından karşılandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, 6.066,61 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 6.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den tahsiline, davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; taksi şoförü olduğu sabit olan müvekkilinin kazancı düşük kabul edilerek maddi tazminata hükmedildiğini, hükmolunan maddi tazminatın davalıyı özendirici nitelik taşıdığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusur durumunu etkileyecek önemli konuların ne bilirkişi raporunda ne de gerekçeli kararda dikkate alınmadığını, meslek odasına kaydı bulunmayan davacının taksici olmadığını, müvekkili tarafından davacının zararının karşılanması amacıyla yapılan kira ödemesine, market alışveriş desteğine, nakit 2.000,00 TL para ve tedavi yardımına mahkeme kararında yer verilmediğini, davacının korsan taksicilik yaptığının ortada olmasına rağmen hukuk dışı kazancın korunmasının kabul edilemeyeceğini, davacının çalışma olgusunun kanıtlanmadığını, hükmedilen manevi tazminatın hak ve nesafet ölçülerine, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ilkesine ve müvekkilinin sosyal ve ekonomik durumuna aykırı biçimde belirlendiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete karşı açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmesi nedeniyle müvekkili yararına 2.725,00 TL, maddi tazminat yönünden ise reddine karar verilen maddi tazminat miktarına göre müvekkili sigorta şirketi lehine 2.725,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava dilekçesinde müvekkilinin taksi şoförü olarak çalıştığını ileri süren davacı vekili 26/4/2015 tarihli dilekçe ekinde davacının Küçükköy Vergi Dairesine 5/6/2013 günü sunduğu dilekçenin, davacının taksi şoförü olarak çalıştığına ilişkin SGK’den alınan 14/11/2011 tarihli işe giriş bildirgesinin, Gaziosmanpaşa Sosyal Güvenlik Merkezine 4/2/2013 günü verilen davacının şoförlüğü bıraktığına ilişkin dilekçe ile davacının mesleki yeterlilik belgesinin tıpkıçekimlerinin sunulduğu, eldeki davaya konu olayın ise 29/2/2013 tarihinde meydana geldiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 6/4/2017 tarihli raporuna göre fonksiyonel araz bırakmaksızın maluliyet tayinine mahal bırakmayacak ve 4 ayda iyileşecek biçimde yaralanan davacının gelir durumu asgari ücretin 2 katı olarak değerlendirildiğinde, geçici iş göremezlik zararının 6.066,61 TL olduğu bildirilmiştir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı kusura ilişkin 5/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda sürücüsü davalı …’in idaresindeki otomobil ile davacının kaza sırasındaki konumları ve davalı sürücü ile davacının davranışları irdelenerek, davalı sürücünün olayın meydana gelmesindeki kusur oranının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının; davacının yaralanması nedeniyle uğradığı maddi zararın hesap bilirkişisi tarafından yukarıda açıklandığı biçimde Kanuna ve Yargıtay’ın süreklilik gösterilen kararlarına uygun biçimde belirlendiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan kusur ve hesap bilirkişilerinin raporlarının hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığından bu konulara yönelen istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalı …’in dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, bilirkişi raporundan anlaşılan kusur oranına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarınında isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekili ile davalı … vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. TBK’nin 55’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca; destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Davalı … vekili tarafından ileri sürülen ve yukarıda açıklandığı gibi maddi tazminatın ifası niteliğini taşımayan kira, market alışverişi, nakit para ve tedavi yardımı gibi ödemelerin hükmolunan maddi tazminattan mahsup edilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla asli talebinin (alacağının) aynı davada birleştirebilir; yani birden fazla davasının aynı dava dilekçesi ile açabilir; buna davaların yığılması (objektif dava birleşmesi) denir. Bu halde davada birlikte açılan dava sayısı kadar istem sonucu (talep neticesi) ve dava konusu vardır. Davaların yığılmasında ileri sürülen talepler arasında, aslilik ve fer’ilik ilişkisi yoktur; taleplerin tamamı birbirinden bağımsızdır. Davaların yığılması için birlikte açılan davalar (talepler, alacaklar) arasında herhangi bağlantı bulunması gerekli değildir. Bununla birlikte davanın ayın davacı (alacaklı), aynı davalıya (borçluya) karşı açılması gerekir. Dava yığılmasında görünüş itibarıyla tek bir dava dilekçesi bulunmasına karşın, aslında dava dilekçesinde belirtilen talep sayısı kadar birbirinden ayrı, bağımsız dava vardır ve yargılama da her bir dava (talep) bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görür ve karara bağlanır. Eldeki davada, davacı vekili dilekçesinde 40.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesi ise davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açılan manevi tazminat davasının reddine karar vermiş, reddine karar verilen manevi tazminat yönünden de davalı … Sigorta AŞ lehine vekâlet ücretine hükmolunduğu anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalılara karşı açılan maddi ve manevi tazminat davalarının her birinin ayrı dava niteliği taşıdığından, vekille temsil edilen davacı lehine, kabulüne karar verilen maddi ve manevi tazminat davalarında ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmolunmasında isabetsizlik bulunmadığı; az önce açıklanan ilkelere göre de reddine karar verilen manevi tazminat davasında davalı … Sigorta AŞ lehine vekâlet ücretine hükmolunduğu anlaşılmakla birlikte kısmen reddine karar verilen maddi tazminat davası bakımından da davalı … Sigorta AŞ lehine vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmesi yerinde olmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davacı … vekili ile davalı … vekilinin, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine, B-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacı tarafından, davalılar … Sigorta AŞ ve …’e karşı açılan geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin davanın kısmen kabulüne, 6.066,61 TL maddi tazminatın davalı … yönünden 29/1/2013, davalı … Sigorta AŞ yönünden ise davanın açıldığı 24/7/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrüre neden olmayacak biçimde davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 2-Davacı tarafından, davalı …’e karşı açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 6.000,00 TL manevi tazminatın 29/1/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Davacı tarafından, davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açılan manevi tazminat davasının reddine, 4-Manevi tazminat davasında Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 409,86 TL karar ve ilam harcından peşin alınan karar ve ilam harcından manevi tazminat davasına isabet eden 3,41 TL mahsup edilerek, bakiye 406,45 TL karar ve ilam harcının davalı …’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Maddi tazminat davasında Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 414,41 TL karar ve ilam harcından peşin alınan karar ve ilam harcından maddi tazminat davasına isabet eden 136,64 TL, ıslah harcı olarak alınan 37,60 TL olmak üzere toplam 174,24‬ TL mahsup edilerek, bakiye 240,17‬ TL karar ve ilam harcının davalılar … Sigorta AŞ ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 6-Maddi tazminat davasında; ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen tazminat miktarına göre belirlenen 2.725,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 7-Maddi tazminat davasında; davalı … Sigorta AŞ vekilinin talebiyle bağlı kalınarak ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca reddine karar verilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 2.725,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 8-İstinaf nedeni olarak ileri sürülmediğinden istinaf kanun yolu incelemesi dışında bırakılan ilk derece mahkemesi kararı uyarınca, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.725,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalı …’den tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, 8-Manevi tazminat davasında; ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.750,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davalı … Sigorta AŞ’ye verilmesine, 9-İstinaf nedeni olarak ileri sürülmediğinden istinaf kanun yolu incelemesi dışında bırakılan ilk derece mahkemesi kararı uyarınca, davacı tarafından sarfedilen 140,05 TL peşin harç, 37,60 TL ıslah harcı, 24.30 TL başvuru harcı, 3,75 TL vekalet harcı, 2.300,00 TL bilirkişi ücreti, 472,00 TL Adli Tıp posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.977,7‬0 TL yargılama giderinden ilk derece mahkemesince davanın kabul ve reddine göre hesaplanan 1.505,37 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 10-Manevi tazminat davası yönünden davalı … Sigorta AŞ tarafından belgelendirilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 11-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca kendiliğinden ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı … Sigorta AŞ tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta AŞ tarafından sarfedilen 121,30 TL istinaf başvuru harcından ibaret yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek, davalı … Sigorta AŞ’ye verilmesine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 44,40 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsiliyle, hazineye gelir kaydına, 4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 824,27 TL karar ve ilam harcından, davalı … tarafından peşin yatırılan 206,10 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 618,17 TL karar ve ilam harcının davalı …’den tahsiliyle, hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran taraflara iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, ayrı ayrı hükmolunan maddi ve manevi tazminatların miktarına göre HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.04/02/2022