Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/401 E. 2019/710 K. 16.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/401
KARAR NO : 2019/710
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/08/2017
NUMARASI : 2017/3955 D.İş
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ : 16/12/2019
İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıda yazılı değişik iş karar sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti’nin 02/08/2017 gün 2017/İHK-2830 sayılı kararının incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Başvuran … ve arkadaşları vekili dilekçesinde özetle; aleyhine başvurulan sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi kapsamında sorumluluğu temin edilen …. plaka sayılı aracın 16/09/2015 tarihinde karışmış olduğu trafik kazası neticesinde müvekkilinin desteği olan sözü geçen aracın işleteni, sigortalısı ve sürücüsü … vefat ettiğini belirterek destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur.Aleyhine başvurulan sigorta vekili davacının desteğinin kusuruna isabet eden destek tazminatının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlar gereğince teminat dışı kaldığını belirterek başvurunun reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından yapılan tahkim yargılaması neticesinde kazanın meydana geldiği 16/09/2015 tarihinde 2918 sayılı yasanın 92. Maddesinde yapılan hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışı bırakılmasına ilişkin değişikliğin henüz yürürlüğe girmediği belirtilerek değişiklik öncesindeki yasal düzenlemeler doğrultusunda başvuranın destekten yoksun kalma tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle 261.084,00 TL üzerinden başvurunun kabulüne dair verilen karara davalı vekilinin itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince aynı gerekçelerle itirazın reddine karar verilmiştir.Karara karşı aleyhine başvurulan/davalı vekili istinaf dilekçesinde; tahkim yargılaması sırasında ileri sürdüğü itiraz nedenlerini tekrar edip rizikonun yeni genel şartlar gereğince teminat dışı bırakıldığını beyanla, kararın kaldırılarak başvurunun reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm (araç sürücüsü ve işleteni olan …’nın) nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Yargıtay 17 H.D.nin 2017/3610E. 2018/4373 K. sayılı kararında 1.6.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına ilişkin hükümlerin, 6704 sayılı yasa ile KTK’da yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği 26.04.2016 tarihinden itibaren değil, genel şartların yürürlüğe girdiği tarihten itibaren uygulanacağına hükmetmiş; Heyetimizce de de bu görüş oy çokluğuyla benimsenmiştir. Gerçekten de KTK’nın 90 maddesinde, tazminatın biçim ve kapsamının Borçlar Kanunun haksız fiillere ilişkin hükümleri doğrultusunda belirleneceği öngörülmüş iken; bu maddede, 6704 sayılı yasa ile değişikliğe gidilerek tazminatların bu kanun ve bu kanuna göre hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğu düzenlenmiştir. Bu madde hükmü esasen aynı zamanda zımni bir yürürlük hükmüdür. Zira, atıf yapılan genel şartlar, işbu yasal düzenlemeden önce yürürlüğe girdiğine göre, madde hükmünün yürürlüğü, genel şartların yürürlük tarihine uzanacak şekilde, bir başka deyişle, madde hükmü, geriye etkili hüküm doğuracak biçimde düzenlenmiş olmaktadır.Bu değerlendirmeler doğrultusunda somut olay ele alındığında kazaya sebebiyet veren araca ilişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin tanzim tarihi 29.08.2015 olup bu tarih 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarından sonradır.Bu durumda davalının sorumluluğunun kapsamı davaya konu trafik kazasından önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenmesi gerekirken 2918 sayılı Yasanın 92. maddesindeki değişikliğin yürürlüğe girdiği tarih esas alınarak önceki yasal mevzuat ve Yargıtay içtihatları uyarınca karar verilmiş olması doğru olmayıp buna yönelik istinaf itirazı yerindedir.Yukarıda açıklandığı üzere, somut olaya uygulanacak genel şartların A.6. maddesinin (d) bendinde “…destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin” teminat dışı kaldığı açıklanmıştır.Yine genel şartların A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak ”üçüncü kişinin ölümü” dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir.Somut olayda, destek şahsı olan … plaka sayılı araç işleten ve sürücüsü olan …’un yakınlarının üçüncü kişi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi davada destek şahsının kusuruna isabet eden destek tazminatı talebinde bulunulduğuna ve müteveffanın kazanın gerçekleşmesinde tam kusurlu olduğuna göre riziko trafik sigortası kapsamında bulunmamaktadır.O halde, başvurunun reddine karar verilecek yerde aksine gerekçelerle yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi isabetli değil ise de, bu hal yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile;A) 1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2 maddesi hükmü uyarınca davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,2- Yukarıda tarih ve numarası belirtilen İtiraz Hakem Heyeti KARARININ KALDIRILMASINA,3- 6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının iadesine,B) 1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2 maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında kararla; başvurunun/davanın REDDİNE, 2-1 sayılı tarifenin yargı harçları başlıklı A/III/1-2. maddesi uyarınca karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına, 3-Başvuran/davacı tarafından sarf edilen başvuru giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- Aleyhine başvurulan/davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 7 ve 5684 sayılı Yasanın 30/17. maddeleri uyarınca reddedilen miktar üzerinden belirlenen vekalet ücretinin 1/5’ine tekabül eden 4.323,00 TL vekalet ücretinden 2.099,00 TL’nin başvuran …; bakiye kısmın ise diğer başvuranlardan müteselsilen alınarak davalı tarafa verilmesine, Dair, gerekçeli kararın taraflara/ vekillerine tebliğinden itibaren Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere iki hafta içerisinde Dairemize yahut Dairemize gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay yolu açık olmak üzere olarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy çokluğuyla karar verildi. 16/12/2019
KARŞI OY Dava ve uyuşmazlık trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.01/06/2015 tarihli ZMSS Genel Şartları, 6704 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Somut uyuşmazlıkta kaza tarihi 16/09/2015’dir. Bu durumda, kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan ZMSS Genel Şartları’nın uygulanması mümkün değildir. Başka bir deyişle, davalı tarafın istinaf başvurusundaki iddia ve itirazları yerinde değildir.Bu bağlamda, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanısında olduğumdan, Sayın Çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.