Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/4006 E. 2022/384 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/4006
KARAR NO: 2022/384
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI: 2018/709 Esas – 2019/587 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Dava ve uyuşmazlık; yaralamalı trafik kazası nedeniyle, tazminat yükümlülerinden biri olan davacı tarafından, dava dışı zarar görene ödenen tazminatın, tazminat yükümlülerinden bir diğeri olan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kabulüne, 100.000,00TL tazminatın dava tarihinden 86.323,00TL ıslah edilen tazminatın ise ıslah tarihi olan 01/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili lehine toplamda 186.323,00 TL tazminata hükmedildiğini, vekalet ücretinin bu miktar üzerinden hesaplanması gerekirken, sehven 100.000,00 TL üzerinden hesaplandığını, kararın bu yönden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı Güvence Hesabı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın tabi olduğu 5237 sayılı TCK’nın 89/1. maddesi için öngörülen 8 yıllık ceza dava zamanaşımı geçirildikten sonra açıldığını, zamanaşımını kesen ya da durduran herhangi bir sebep bulunmadığını, zamanaşımından dolayı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Güvence Hesabı’nın sorumluluğunun 2007 yılı için 80.000,00 TL’lik limitle sınırlı olduğunu, bu limitin aşılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, kusur oranının bilirkişilerce belirlenmesi gerektiğini, dosya münderecatında her ne kadar Bakırköy 4. İş Mahkemesinin 2010/860 Esas sayılı dosyasından temin edilen kusur bilirkişi raporu bulunsa da, kazaya ilişkin başkaca evrak bulunmadığını belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; davacının işleteni ve dava dışı çalışanı …’nun sürücüsü olduğu … plakalı aracın, plakası tespit edilemeyen bir aracın kendi şeridine girmesi ve aracın direksiyonunu sağa kırması nedeniyle, 25/09/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde, araçta yolcu olarak bulunan diğer çalışanı …’nin yaralandığı; yaralanan … tarafından davacı şirket aleyhine 18/11/2015 tarihinde açılan tazminat davası neticesinde, Bakırköy 4. İş Mahkemesinin 28/09/2016 tarih ve 2015/347 Esas – 2016/255 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, 129.377,61 TL maddi tazminatın işbu davanın davacısı şirketten tahsiline karar verildiği, kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesinden geçerek onandığı ve 03/04/2018 tarihinde kesinleştiği; kararın icraya konulması üzerine davacı tarafça, icra dosyasına 09/05/2018 tarihinde toplamda 301.285,78 TL ödemede bulunulduğu; davacı tarafından 18/07/2018 tarihinde açılan işbu davada, plakası tespit edilemeyen aracın %70 oranındaki kusuruna istinaden, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydıyla 100.000,00 TL tazminatın davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesinin talep edildiği, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuna istinaden, davacı tarafça davanın 186.323,00 TL olarak ıslah edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/4. maddesinde; “Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.” şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; tazminat yükümlülerinden birisi olan davacı, kendi yükümlülüğünü tam olarak 09/05/2018 tarihinde yerine getirmiş; bir diğer tazminat yükümlüsü olan Güvence Hesabı’na karşı işbu belirsiz alacak davasını ise, yukarıda da belirtildiği üzere 18/07/2018 tarihinde açmıştır. Bu durumda, 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açıldığından, davalı vekilinin zamanaşımına yönelik iddia ve itirazı yerinde değildir. Yargıtaydan geçerek kesinleşen Bakırköy 4. İş Mahkemesinin 2015/347 Esas – 2016/255 Karar sayılı dosyasında aldırılan ve İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 11/03/2013 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı işveren (işbu davanın davacısı) … Tic. Ltd. Şti.’nin %15, davalı şirket işçisi (aracın sürücüsü) …’nun %15, plakası tespit edilemeyen aracın kimliği meçhul sürücüsünün %70 oranında kusurlu oldukları mütalaa edilmiştir. Raporun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varıldığından, davalı vekilinin kusura yönelik itirazı kabule şayan görülmemiştir. Davalı vekilinin, davalı Güvence Hesabı’nın, kaza tarihindeki azami limit olan 80.000,00 TL’lik miktarla sorumlu tutulması gerektiğine yönelik itirazına gelince; kazanın meydana geldiği 25/09/2007 tarihinde, ZMSS poliçesi azami teminat limiti 80.000,00 TL’dir.Davalı Güvence Hesabı’nın sorumluluğu plakası tespit edilemeyen aracın sürücüsünün kusur oranı ve ZMSS poliçe azami teminat limitiyle sınırlıdır. Bu durumda, Mahkemece azami teminat limiti olan 80.000,00 TL tazminata hükmedilmesi gerekirken, bilirkişi raporuyla belirlenen ve ıslah edilen 186.323,00 TL’ye hükmedilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerinde görülmüştür. Ayrıca, kabule göre de, hükmedilen toplam tazminat miktarı olan 186.323,00 TL üzerinden, davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 100.000,00 TL üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, davacı vekilinin itirazı da kabul edilmiştir. Bu bağlamda, her iki tarafın istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A- Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile,Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına,
Buna göre:1-Davanın kısmen kabulüne, 80.000,00TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 5.464,8‬0 TL ilam harcından, peşin alınan 1.707,75TL harç ve 1.475,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 2.282,05‬ TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,3-Davacı tarafından sarf edilen 700,00TL bilirkişi ücreti, 162,00TL posta masrafı, 35,90TL başvuru harcı,1.707,75TL peşin harç ve 1.475,00TL ıslah harcı olmak üzere toplam 4.080,65TL’nin, kabul ve ret oranına göre 1.751,80 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerine bırakılmasına, 4-Kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden, Dairemizin kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 11.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden, Dairemizin kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/3. maddesi gereğince 11.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,6-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
B-İstinaf İncelemesi Bakımından:1-Davacı ile davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harçlarının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendilerine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 58,70 TL posta ve tebligat gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01/03/2022