Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3912 E. 2022/446 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3912
KARAR NO: 2022/446
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI: 2016/243 (E) 2018/606 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda t arih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları … plakalı aracın, 20/08/2015 tarihinde sebebiyet verdiği trafik kazasında, müvekkillerinin murisi …’a çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek davacılar için şimdilik 20.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve davacı anne için 30.000,00 TL ile her bir çocuk için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalılar davanın reddini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat davasının ise davalı araç sürücüsünün gerçekleşen kazada kusuru bulunmadığından bahisle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, sigorta şirketiyle yapılan sulh nedeniyle feragat edildiğini, bu durumda konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek karşı taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekirken maddi tazminat davası bakımından yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığını, manevi tazminat davası bakımından ise keşif ve bilirkişi incelemesi talepleri dikkate alınmaksızın ceza mahkemesi üzerinden alınan raporlar doğrultusunda karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davaya konu kaza nedeniyle, davalı araç sürücüsü …’ın yargılandığı ve davacıların da katılan olarak bulundukları İstanbul 40. ASCM’nin 2015/552 Esas – 2017/283 Karar sayılı dava dosyasında, adı geçen davalının kusuru bulunmadığından bahisle beraat kararı verildiği, kararın istinaf aşamasından geçerek kesinleştiği, dosya üzerinden alınan 24/04/2017 tarihli bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda, davalı araç sürücüsüne kusur izafe edilmediği, rapora itiraz üzerine alınan ATK’nın 30/12/2015 tarihli raporunda ise araç sürücüsüne tali kusur izafe edilirken asli kusurun kazada vefat eden davacıların desteğine verildiği, kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla alınan ATK’nın 24/04/2017 tarihli raporunda ise ilk alınan bilirkişi raporu doğrultusunda çelişkinin giderildiği, kaza tespit tutanağında da davalı araç sürücüsü kusurlu görülmeyerek tam kusurun müteveffaya verildiği, eldeki davanın taraflarının yer aldıkları ceza dosyası kapsamı, kaza tespit tutanağı ve bilirkişi raporları ile dosya kapsamında bulunan diğer bilgi ve belgelere göre, kazanın, her iki tarafı çelik bariyerlerle bölünmüş yolda karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacıların desteğine, TEM istikametine doğru geceleyin sol şeritte seyir halinde olan davalı araç sürücüsünün, sol şeritte çarpması neticesinde meydana geldiği , davalı sürücünün, yaya trafiğine kapalı bir yolda, geceleyin, aynı yönde seyir halinde olan bir başka vasıtanın önünden geçerek gelen yayaya karşı alabileceği bir tedbir olmadığı, kusur durumuna ilişkin ilk derece mahkemesi kabul şeklinde oluş, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, ceza dosyası kapsamında alınan 24/04/2017 tarihli oluş ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporunun benimsenmesinde bir usulsüzlük olmadığı, mevcut delil durumuna göre talep edilen keşfin davaya bir katkı sağlamayacağı, giderek davacı vekilinin kusura ilişkin yapılan araştırmanın eksik olduğuna dair istinaf itirazlarının kabule şayan olmadığı görülmektedir. Diğer yandan gerçekleşen kazada davalı araç sürücüsünün kusuru olmadığına göre maddi tazminat davası bakımından sigorta şirketi haricinde kalan davalılar lehine vekalet ücreti hükmedilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 133,20 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 52,50 TL fazladan alınan istinaf karar harcının istinafa başvuran davacı tarafa iadesine, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 15/03/2022