Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/388 E. 2020/111 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/388
KARAR NO: 2020/111
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2017
NUMARASI: 2017/4321D.iş- 2017/4321 Karar
(İtiraz Hakem Heyeti 09/08/2017 tarih 2017/İHK-2964)
DAVANIN KONUSU: Güç Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/01/2020
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili başvuru dilekçesinde; 01/10/2008 tarihinde motosiklet üzerinde yolcu konumunda olan müvekkilinin meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, karşı aracın ZMM sigortacısının tespit edilemediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 10/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile 20.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Güvence Hesabı cevap dilekçesinde; kaza tarihi itibariyle geçerli olan TCK 89/1 gereği, öngörülen 8 yıllık ceza zamanaşımının sona erdiğini, zamanaşımı dolduktan sonra yapılan başvurunun geçersiz olduğunu, davacının ehliyetsiz sürücünün aracına ücretsiz seyahat etmek üzere bindiğini, hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, konusunda uzman bilirkişilerden kusur ve maluliyet ve tazminatına ilişkin rapor alınması gerektiğini, maluliyet raporunu kabul etmediklerini beyan etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti karar ve gerekçesinde; sigortasız araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, davacının %20 oranında kalıcı maluliyetinin kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken PMF-1931 tablosuna göre yapılan hesaplama neticesi (davacının da sürücünün ehliyetsiz olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını, gezinti yapmak amacıyla hareket etmelerinin müterafik kusur ve hatır taşıması sayılmadığını benimseyerek) poliçe limiti ile sınırlı olarak 125.000 TL üzerinden davanın kabulüne karar vermiş, karara karşı davalı vekilinin itirazı üzerine de İtiraz Hakem Heyeti, itirazların reddine karar vermiştir. Bu kararın kaldırılması istemiyle davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı Güvence Hesabı vekili istinaf dilekçesinde; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, 01/10/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı sekiz yıllık zamanaşımı süresinin 01/10/2016 tarihinde dolduğunu, başvurunun zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, davacının motosiklette yolcu olarak bulunduğu sırada zorunlu güvenlik önlemlerini almadığını, bu sebeple zararın artmasına sebep olduğu için müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken indirim yapılmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355.maddesi gereğince, kamu düzeni ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: 2918 sayılı yasanın 97. maddesinde zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içerisinde dava yoluna gitmeden önce sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığının anlaşılması durumunda zarar gören dava açabilecek veya tahkime başvurabilecektir. Başka bir deyişle, dava açmadan önce sigorta kuruluşuna başvuru yapılması dava ön koşuludur. Somut olayda 01/10/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle yaralanmadan dolayı davacının tazminat talebi, ceza kanunundaki dava zamanaşımına (uzamış zamanaşımı süresine) tâbi olup bu süre 01/10/2016 tarihinde son bulmaktadır. Davacı, zamanaşımı süresi içinde, 28/09/2016 tarihinde, sigorta şirketine başvurmuştur. Bu başvuru itibarıyla (15 gün süreyle) zamanaşımı süresi durmuş, sürenin sonunda olumlu cevap verilmemesi nedeniyle davacının dava açma hakkı doğmuş (dava açma engeli ortadan kalkmış), ne var ki davacı tahkime, zamanaşımı süresi geçtikten sonra, 03/04/2017 tarihinde başvurmuştur. Davalı vekilince başvuruya verilen cevapta ve tahkim yargılamasının tüm aşamalarında da zamanaşımı defiinde bulunulduğu anlaşılmakla, yukarıda belirtilen dosya içeriğine göre talebin zamanaşımına uğradığı değerlendirilmiş, bu bağlamda davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararının KALDIRILMASINA, Buna göre; 2-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, 3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-6728 sayılı Kanun’un 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu 30/17. maddesi gereğince başvuru dilekçesindeki miktar dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. maddesine göre belirlenen vekalet ücretinin 1/5’i olan 680 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B-İSTİNAF BAŞVURUSU BAKIMINDAN : 1-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 2-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine, 3-Davalı tarafça yapılan 43 TL posta gideri, 85,70 TL istinaf başvuru harcı, 59,10 TL icranın geri bırakılması harcı olmak üzere toplam 187,80 TL istinaf yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf talebi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 6-İcranın geri bırakılması talebi kapsamında dosyaya sunulan teminat mektubunun, İİK’nın 36/5 maddesi uyarınca davalıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.21/01/2020