Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/386 E. 2020/74 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/386
KARAR NO: 2020/74
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2017
NUMARASI: 2017/4975 D.İŞ. Esas – 2017/4975 D.İŞ.Karar
(İtiraz Hakem Heyetinin 21/09/2017- 2017/İHK-3637)
DAVANIN KONUSU: Araç Hasar Tazminatı (Kasko Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda özetle; davalı nezdinde genişletilmiş kasko sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan müvekkiline ait … plakalı aracın 30/12/2017 tarihinde sel felaketi nedeniyle, hasara maruz kaldığını, araç hasar tazminatının ödenmesi için davalı … Şirketi’ne başvurulmasına rağmen ödeme yapılmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla toplam 43.586,00 TL araç hasar tazminatının 02/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, davacı tarafından ihbarın bildirilmesi üzerine hasar dosyası açıldığını, hasarın nedeni ve miktarının tespiti amacıyla konusunda uzman bağımsız bir eksper ve araştırmacı tayin edildiğini, yapılan araştırma ve inceleme sonucunda hasarın teminat kapsamı dışında kaldığının tespit edilmesi nedeniyle davacıya tazminat ödenmediğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvurunun kısmen kabulü ile 40.686,00 TL tazminatın 17/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiş; taraf vekillerinin bu karara itiraz etmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti taraf vekillerinin itirazlarının kısmen kabulüyle Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, başvurunun kısmen kabulüyle 40.686,00 TL tazminatın 13/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiştir. Bu karar karşı, taraf vekilleri ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesine göre, lehlerine tam vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretinin 1/5 oranında takdir edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; araçtaki hasarın sel felaketinden kaynaklanmadığını, davacının aracı kendi imkanlarıyla tamir etmeye çalışırken motorun kilitlenmesi sonucu hasarın oluştuğunu, bu nedenle araç hasar tazminatının poliçe teminatı dışında bulunduğunu, bilirkişi raporlarında itirazlarının değerlendirilmediğini, avans faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan araç hasar tazminatı istemine ilişkindir. A-)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde: Karara dayanak yapılan 06/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacıya ait ve davalı nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan araçta meydana gelen hasarın sel felaketi nedeniyle meydana geldiği, davacının talep edebileceği araç hasar tazminatı toplamının 43.586,00 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamıyla uyumlu ve denetime elverişli olduğu görülmüştür. Bu durumda, davalı vekilinin, zararın teminat kapsamında bulunmadığı ve bilirkişi raporunun yetersiz olduğu yönündeki istinaf iddia ve itirazları yerinde değildir. Zarar gören sigortalı araç hususi bir araç olduğundan yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faize hükmedilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerindedir. B-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde: Avukatlık Kanunu’nun, “Avukatlık Ücret Tarifesinin Hazırlanması” başlıklı 168. maddesine göre avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır. 169. maddesine göre de yargı mercilerince karşı tarafa yükletilebilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz. Dayanağını Avukatlık Kanunu’nun bu hükümlerinden alan 30/12/2017 tarihli ve 30286 sayılı AAÜT’nin “Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonu’nda Ücret” başlıklı 17/2.maddesine göre, “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken tarifenin 2. kısmının 2. bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla tarifenin 3. kısmına göre, avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesine 13/06/2012 tarihli ve 6327 sayılı Kanun’un 58.maddesi ile eklenen 17. fıkrasında, “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye uygun olarak da yukarıda belirtildiği gibi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde “Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu maddelerde “talebi reddedilenler” olarak belirtilenler, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerdir. Çünkü Sigorta Tahkim Komisyonunun önüne gelen tek bir talep vardır. O da, sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerin talebidir. Tahkim Komisyonuna talepte bulunan sigortalının talebine cevap veren ve karşı gerekçelerini ileten sigortacının bu anlamda “talebi kabul edilen” veya “talebi reddedilen” olarak kabul edilmesi olanağı yoktur. Sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler lehine karar verilmesi halinde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkim’de ve Sigorta Tahkim Komisyonunda Ücret” başlıklı 17. maddesine göre, tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Anayasa’nın 124. maddesine göre, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” Bu yetki çerçevesinde çıkarılacak bir yönetmelik, dayandığı kanuna aykırı olmamalıdır. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesi ile getirilen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti, her iki taraf için de avukatlık asgari ücret tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücreti için beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, açıkça Avukatlık Kanunu’nun 168. ve 169. maddelerine ve 5684 sayılı Kanun’un 30/17. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Kanuna aykırı olan bu yönetmeliğin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda, kanuna aykırı bir yönetmeliğin iptal edilip edilmemesinin önemi de yoktur. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan 19/01/2016 tarihli “Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” 6. maddesiyle, Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesine eklenen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti her iki taraf için de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, Sigortacılıkta Tahkim sisteminin amacıyla ve 6327 sayılı Kanun ile getirilen “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asagari Ücret Tarifesi’nde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki maddenin gerekçesiyle bağdaşmamaktadır. Çünkü, 6327 sayılı Kanunla Sigortacılık Kanunu’nda yapılan değişikliklerin genel gerekçelerinden birisi “Sigortacılıkta tahkim sisteminin işlerliliğinin artırılabilmesi amacıyla yeni düzenlemelere gidildiği” şeklinde belirtilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesinin gerekçesi de “Sigorta Tahkim Komisyonuna genellikle düşük meblağlar için başvurulmaktadır. Bu durumda talebi kısmen veya tamamen reddedilen taraf için yargılama gideri arasında yer alan avukatlık ücretinin uyuşmazlık konusu miktarla karşılaştırıldığında yüksek kalabildiği dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmıştır.” şeklinde açıklanmıştır. Kaldı ki, beşte bir oranındaki vekalet ücretinin uyuşmazlığın her iki tarafı için öngörüldüğünün amaçlanmış olması halinde “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” şeklindeki ifade yerine davacı ve davalı ayrımı yapılmayacak ve tereddüt oluşturmayacak biçimde “taraflar” sözcüğünün neden tercih edilmediği de izaha muhtaçtır. Dolayısıyla, kanun koyucunun buradaki açık ve asıl amacı, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuruların tek taraflı olduğu gerçeğinden hareketle, daima davacı tarafta yer alan sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumaktır. Başka bir deyişle, “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” ifadesi, aleyhine başvuru yapılan davalı konumundaki sigortacıyı içermemektedir. Kanun koyucu burada, tıpkı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tüketicinin, tüketici hakem heyetlerine başvurusunu özendirmek, başvurusunun kabulü üzerine iptal istemiyle açılan davalarda aleyhine karar verilmesi halinde karşılaşacağı vekalet ücreti yükünü azaltmak amacıyla 70. maddesinin (6) nolu bendi ile yapılan: “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir.” şeklindeki düzenlemede olduğu gibi, sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumak ve Sigortacılıkta Tahkim Sistemine başvuruyu özendirmek amacıyla, sigortalılar ve sigortadan faydalananlar lehine bir tercihte bulunmuştur. Bu durumda, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, davacı lehine tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 1/5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir. Yukarıdaki açıklamalar ve tespitler çerçevesinde; taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kararın düzeltilmesi amacıyla kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-) Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulüyle 40.686,00 TL araç hasar tazminatının 13/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, 2-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 6.089,13 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen miktara göre AAÜT uyarınca hesaplanan miktar dikkate alınarak (maktu vekalet ücretinin 1/5′ i olan) 680,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4- Başvuru sahibi tarafından talep edilen 500,00 TL ekspertiz ücretinin kabulü ile Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru tarihi olan 13.02.2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte sigorta kuruluşundan alınarak, başvuru sahibine ödenmesine, 5- Başvuran tarafından, 654 TL başvuru ücreti, 450,00 TL bilirkişi ücreti ve 654,00 TL itiraz başvuru ücreti olmak üzere toplam 1.758,00 TL’nin kabul ret oranına göre hesaplanan 1.661,20 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6- Davalı tarafından yapılan 654,00 TL itiraz başvuru masrafının, kabul ret oranına göre hesaplanan 36,01 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, artan kısmın üzerinde bırakılmasına,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 2-Peşin alınan karar harçlarının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edenlere iadesine, 3-Davacı tarafça yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcı ile 37,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafça yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcı ile 24 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6- İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/01/2020