Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/384 E. 2019/751 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/384
KARAR NO: 2019/751
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2017
NUMARASI: 2015/460 Esas -2017/964 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/04/2012 tarihinde, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı ve davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, müvekkilinin kullandığı motosiklete çarpması nedeniyle meydana gelen kaza sonucunda müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinin bu kaza nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşulu ile şimdilik, 100,00 TL geçici iş göremezlik ve 1.000,00 TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere toplam 1.100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen; 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’tan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun, sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve teminat limiti ile sınırlı olduğunu, dava talebinin 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, zamanaşımı süresi geçirildikten sonra davanın açıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, avans faiz talebinin haksız olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir. Davalı …’a dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, davalı cevap hakkını kullanmamış, ancak davalı vekili 05/10/2017 tarihli son celsedeki beyanında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “maddi tazminat talebi bakımından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumu raporunda davacının iyileşme süresi 10 ay olduğu mütalaa edilmesine karşılık davacının bu süre bitmeden askerlik vazifesine başladığını, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, İBK’nın 53. Ve 56.maddeleri kapsamındatrafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 25/04/2014 tarihinde, davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacının sevk ve idaresindeki motosikletin kaza yapması sonucu davacının yaralandığı, davacının yaralanmasının, Adli Tıp Kurumu 3.Adli Tıp İhtisas Kurulunun 14/06/2017 tarihli raporuna göre, %14,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 10 aya kadar uzayabileceğinin mütala edildiği, kazanın meydana gelmesinde davalı …’ ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacının ise kusurunun bulunmadığının Adli Tıp Kurumunun raporu ile tespit edildiği anlaşılmıştır. Davalı … vekili her ne kadar iyileşme süresine itiraz etmiş ise de, iyileşme süresi, Adli Tıp Kurulu raporu ile yönetmeliğine uygun olarak tespit edildiğinden davalının bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Davalı vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf iddia ve itirazına gelince olayın oluş şekli, davacının maluliyet raporu, meydana gelen kazada davalının %100 kusurlu olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde; davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanısına varılmıştır. Dolayısıyla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Bu bağlamda; HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekili tarafından, yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.366,20 TL harçtan peşin alınan 62,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.303,40 TL harcın davalı …’tan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.19/12/2019