Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3825 E. 2019/344 K. 30.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3825
KARAR NO : 2019/344
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/09/2019
NUMARASI : 2019/3058 Esas – 2019/34 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/10/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili başvuru dilekçesinde özetle; davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın 01/06/2011 tarihinde kaza yapması neticesinde araç sürücüsü … vefat ettiğini, geride kalan eşinin ve çocuklarının destekten yoksun kaldıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla, eş … için 45.000,00 TL, çocukların her biri için ayrı ayrı 1.000,00 TL olmak üzere 49.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru sahiplerinin talebinin zamanaşımına uğradığını, somut olayda kazanın meydana geldiği yerin karayolu olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçedeki limitle sınırlı olduğunu, avans faizi talebinin hukuka aykırı olduğunu, vekalet ücretinin 1/5 olması gerektiğini beyanla talebin reddine karar verilmesini istemiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti, kazanın meydana geldiği zeytin bahçesinin karayolu olmadığı gerekçesi ile başvurunun reddine karar vermiş, davacı tarafın bu karara itiraz etmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, Kanun’da öngörülen iki aylık süre içerisinde itirazın değerlendirilmesi ve sonuçlandırılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle işten el çekilmesine, davacıların genel mahkemeye başvurmakta serbest olduklarına karar vermiştir.Davacılar vekili bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ifade ederk istinaf kanun yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, davacıların desteği (araç sürücüsü) … … plakalı araç ile 01/06/2011 tarihinde yaptığı kaza sonucu vefat ettiği, aracın davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğu, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları, yukarıda da belirtildiği gibi İtiraz Hakem Heyetince, olayın geçtiği yerin karayolu olup olmadığının tespiti açısından Tahkim yargılaması için Kanun’da öngörülen iki aylık sürenin yetersiz olduğu gerekçesi ile dosyadan el çekilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. maddesinde bu Kanun’un, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu çerçevede, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir.Anılan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur. Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/12/2015 tarih, 2014/ 5898 E. ve 2015/ 14368 K. sayılı kararı).Somut uyuşmazlıkta, dosya içerisindeki bilgi, belge ve soruşturma dosyasında bulunan krokiye göre dava konusu kazanın meydana geldiği yerin, yukarıda değinilen düzenlemeler ve Yargıtay içtihatlarına göre karayolu sayılan yerlerden olup olmadığı açık bir şekilde anlaşılamamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık da bu noktada toplanmaktadır. Ancak yerinde yapılacak bir keşif sonucu olayın geçtiği yerin Karayolu sayılan yerlerden olup olmadığının tespiti mümkün olabilecektir. Bu hususun tespiti de 5684 sayılı Kanun’un 30/12.maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde mümkün değildir. Dolayısıyla İtiraz Hakem Heyetince de bu doğrultuda dosyadan el çekilmesine ve genel mahkemelerde davacıların dava açmakta serbest olmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Başka bir deyişle davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir. Bu bağlamda, HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,6- İstinaf talebi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/10/2019