Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3786 E. 2022/289 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3786
KARAR NO: 2022/289
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2019
NUMARASI: 2017/1258 Esas – 2019/773 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat (ZMSS Genel Şartları’na Aykırılık)
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; ölümlü ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle, davacı ZMS sigortacısı tarafından dava dışı 3. kişiye ödenen tazminatın, ZMSS Genel Şartları’na aykırılık hukuksal olgusuna dayalı olarak davalı sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda; davacı tarafından davalıya ait … plaka sayılı kamyonetin kaza tarihini kapsar şekilde zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi ile teminatı altına alındığı, davalıya ait aracın dava dışı sürücü … sevk ve idaresinde iken 19/09/2015 tarihinde meydana gelen kazada söz konusu aracın önünde seyreden kamyona arkadan çarptığı ve davalıya ait araçta yolcu olarak bulunan … isimli şahsın vefat etmesine sebebiyet verdiği, anılan bilirkişi raporlarında söz konusu kazada tam ve asli kusurun davalı araç sürücüsünde olduğu, işbu raporun ceza dosyasında alınan rapor ile uyumlu olduğu, yine mahkememiz dosyasında nörolog bilirkişi tarafından verilen raporun söz konusu kazanın alkolün etkisiyle gerçekleştiği, zira kazanın oluş şekliyle davalı araç sürücüsü …’ın kaza sonrasında kanında tespit edilen alkol miktarının önünde seyreden aracı takip etme yetisini ve aracı sevk ve idare etme yetisini ortadan kaldıracak düzeyde olduğu, davacı tarafından vefat eden …’nın desteğinden yoksun kalan anne ve babasına, yapılan ekspertiz raporu gereğince 14/12/2015 tarihinde 91.109,60-TL ödeme yapıldığı, söz konusu raporda dava dışı zarar görenlerin talep edeceği tazminat miktarının 113.887,77-TL olduğu ve yine ekspertiz raporunda %10 hatır taşıması ve %10’da müterafik kusur indirimi sonrasında kalan bakiye hesabı olarak bu tutarın ödendiğinin bildirildiği, hatır taşımasına ilişkin hususun defi müterafik kusur değerlendirilmesinin ise itiraz niteliğinde olduğu ve mahkemece resen değerlendirilmesi gerektiği, her ne kadar cevap dilekçesinde davalı vekili tarafından açıkça hatır taşıması sebebiyle indirim yapılması yönünde bir defi ileri sürülmemiş ise de dilekçe içeriğinde birlikte seyahat olgusunun beyan edildiği ve davacı tarafından bu yönde bir defi olmaksızın doğrudan %10 oranında hatır taşıması indirimi yapıldığı dikkate alınarak sigortacı davacının kendiliğinden indirim yaptığı bu defi yönünden emsal içtihatlar uyarınca sorumlu olduğu ve davacının ödemiş olduğu tutar üzerinden bilirkişi raporuyla sabit ve belirlenen tazminata uygun olduğu değerlendirilen 91.109,60-TL’ye emsal içtihatlar uyarınca her bir itiraz ve defi yönünde %10’ar daha fazla indirim yapılması gerektiği, zira Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/12/2018 tarihli 2018/4309 esas ve 2018/12736 karar; 28/01/2019 tarih ve 2018/2793 esas ve 2019/708 karar sayılı ilamlarında belirtildiği üzere müterafik kusur ve hatır taşıması indiriminin ayrı ayrı %20 oranında yapılması gerektiği, bu hususta mahkememizce davacı tarafından yapılan ödeme tutarı dikkate alınarak bu tutar üzerinden hatır taşıması ve müterafik kusur yönünden %10 fazla ödeme yapıldığı değerlendirilerek %20 oranında eksiltme yapılmak suretiyle hesaplanan 72.882,68-TL’nin ödeme tarihinden itibaren talep gibi yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin hatır taşımacılığı ve müterafik kusur yönünden %20’şer oranında tazminattan indirim yapılması gerektiğine yönelik tespit ve beyanlarına herhangi bir itirazlarının bulunmadığını, ancak Mahkemece toplamda %40 indirim oranının 113.887,77 TL üzerinden yapılarak hataya düşüldüğünü ve sonuçta 72.882,68 TL tazminata hükmedildiğini; zira İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/326 Esas sayılı dava dosyasına ibraz edilen 11/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda, destekten yoksun kalan bedelin, indirim yapılmaksızın toplamda 95.908,90 TL olduğunun tespitine varıldığını, Mahkemeye ibraz edilen bu raporun yasal delil niteliğinde bulunduğunu, buna karşılık davacı Sigorta Şirketi’nin hukuki yönden hiçbir bağlayıcılığı bulunmayan ve dava dışı temin etmiş olduğu ekspertiz raporuna dayanılarak 113.887,77 TL bedel tespit ettiğini ve bu bedelden %10 hatır taşımacılığı, %10 müterafik kusur indirimi yaparak, ölenin destekten yoksun kalanlarına haricen 91.109,60 TL ödeme yaptığını, dava dışı temin edilen bilirkişi raporunun işbu rücu davasında hiçbir bağlayıcı yanının bulunmadığını, bu nedenle, indirimsiz olarak hesaplanan toplam 95,908,90 TL tazminattan %40 oranında indirim yapılması gerekirken, 113.887,77 TL üzerinden indirim yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu; alkol promil oranları yönünden raporların çelişkili olduğunu, bu nedenle çelişkili raporlar dikkate alınarak aracın sürücüsü dava dışı …’ın tam ve asli kusurlu olduğuna yönelik tespitin hukuka uygun düşmediğini; ayrıca, davacı Sigorta Şirketi tarafından açılan işbu davada İstanbul Anadolu 4. Hukuk Mahkemesinin 2016/326 Esas sayılı dosyasında görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle müvekkili lehine AAÜT’nin 7. maddesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 19/09/2015 tarihinde, davacı Sigorta Şirketi’nin ZMS sigortacısı, davalının ZMS sigortalısı – maliki ve dava dışı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araç ile dava dışı … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, sigortalı araçta yolcu olarak bulunan dava dışı …’nın vefat ettiği; davalı Sigorta Şirketi tarafından, dava dışı yaptırılan ekspertiz raporu dikkate alınarak müteveffanın yakınlarına ödenen tazminatın, işbu dosyada, ZMSS Genel Şartları’na aykırılık hukuksal olgusuna dayanılarak, davalı sigortalı araç malikinden talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece karara dayanak yapılan 19/04/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; kazanın meydana gelmesinde, sigortalı aracın sürücüsü …’ın asli ve tam kusurlu olduğu, diğer aracın sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı; 18/06/2018 tarihli nöroloji uzmanı raporunda ise, sigortalı araç sürücüsünün güvenli sürüş kabiliyetini kaybedecek derecede alkollü olduğu ve kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği mütalaa edilmiştir. Bu durumda, ZMSS Genel Şartları B.4.d maddesine göre, davacı Sigorta Şirketi’nin, davalı sigortalısına rücu hakkı doğduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin iddia ve itirazlarında isabet bulunmamaktadır. HMK’nın 331/2. maddesi gereğince görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Aynı Kanun’un 20. maddesine göre görevsizlik kararı uyuşmazlığı nihai yönden çözen kararlardan olmayıp dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini, uyuşmazlığın asıl görevli mahkemede görülmesini sağlayan kararlardandır. Buna göre, nihai karar ile birlikte tarafların haklılık durumlarına göre mahkemece tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesince, görevsizlik kararı nedeniyle davalı yararına ayrıca vekalet ücretine hükmolunmamasında isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin iddia ve itirazı yerinde değildir. İşbu dosyada aldırılan 11/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda; müteveffanın annesi …’ya ödenmesi gereken destekten yoksun kalma zararının 46.453,64 TL, babası …’ya ise 49.455,26 TL olmak üzere toplam 95.908,9‬0 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varılmıştır. Buna göre, Mahkemece, bu miktar üzerinden, %20 oranında müterafik kusur ve %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken, davacı Sigorta Şirketi tarafından yaptırılan ekspertiz raporu ile belirlenen 113.887,77 TL üzerinden indirim yapılması doğru olmamıştır. Bu nedenle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı kabul edilerek, toplamda 95.908,90 TL tazminat üzerinden önce %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması sonucunda 76.727,70 TL; bu miktardan da %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması soncunda, 61.382,16 TL tazminata hükmedilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulü ile 61.382,16 TL’nin 14/12/2015 tarihinde itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.193,01 TL harçtan, davacı tarafça peşin yatırılan 1.555,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.637,08‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına. 3-Davacı tarafından yapılan 1.585,88 TL ilk masraf, 158,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.144,38 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre, 2.792,14 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yapılan 58,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 23,60 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemizin kararın verildiği tarihte yürüklükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 8.779,68 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemizin kararın verildiği tarihte yürüklükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
B-İstinaf İncelemesi Bakımından: 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 45,00 TL posta ve tebligat gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/02/2022