Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3759 E. 2020/4456 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3759
KARAR NO : 2020/4456
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/05/2019
NUMARASI : 2018/741 Esas – 2019/518 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (TTK’nın 1472. Maddesi)
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/01/2018 tarihinde, müvekkili nezdinde kasko poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı araca, davalının maliki olduğu … plakalı aracın çarpması sonucu hasarlandığını, … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından 07/02/2018 tarihli ekspertiz raporuna dayanılarak 12/03/2018 tarihinde sigortalısına 9.432,02 TL hasar tazminatı ödediğini, TTK’nın 1472 ve TBK’nın 183. Maddeleri gereğince müvekkili şirketin, sigortalısına ödediği tazminat miktarınca haklarına halef olduğundan bu miktarın tahsili amacıyla davalı hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi yapıldığını, ancak davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, itirazın haksız olduğunu iddia ederek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın, 24/03/2016 tarihli operasyonel araç kiralama sözleşmesi ile, 08/08/2017-07/01/2019 tarihleri arasında …AŞ.’ye uzun dönem kiraya verildiğini, kazanın bu kiralama döneminde meydana geldiğini ve sorumluluğun …AŞ.’ye ait olduğunu, müvekkili şirket yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kusur oranlarının bilirkişi tarafından belirlenmesi gerektiğini, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin haksız olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, trafik kazasına karışan … plakalı araç, davalı adına kayıtlı ise de, davalı ile dava dışı arasında 24/03/2016 tarihinde imzalanan kira sözleşmesi hükümleri gereği, aracın kiralanıp teslim edildiği; bu sözleşme hükümleri ile kararlaştırılan kira bedelinin, dava dışı kiracı şirket tarafından davalıya ödendiğine dair faturaların, mutabakat mektuplarının ve dekontların dosyaya sunulduğu; davalı tarafça sunulan kira sözleşmelerinin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte kira sözleşmesi olduğu, aracın teslim edildiği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanmanın dava dışı kiracıda olduğu, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirildiği, davalı şirketin işletenlik sıfatının bulunmadığı, davalı şirket ile araç sürücüsünün aralarında önceye dayalı mutabakat mektuplarının olduğunun ticari defter ve kayıtlardan anlaşıldığı, faturaların kaza sonrası tarihli olmasının, aralarında önceye dayalı kira sözleşmesinin olmadığı anlamına gelmeyeceği, mutabakat mektuplarının kaza tarihi öncesi olduğu, anılan uzun süreli kira sözleşmesi gereği, aracın dava dışı kiracı uhdesinde olduğu zaman diliminde davaya konu kazanın gerçekleştiği görüldüğünden, uzun süreli kiralama yoluyla aracı işletenin dava dışı … olduğu sabit olduğundan, araç maliki olan davalı hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı tarafından dava öncesi tüm süreç boyunca husumet itirazında bulunulmadığını, davalarının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, talepleri hakkında Mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, müvekkilinin yargılamaya sebebiyet vermediğini ve bu nedenle müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TTK’nın 1472. maddesi kapsamında davacı tarafından sigortalısına ödenen tazminatın halefiyet yoluyla tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosyadaki uzun süreli araç kiralama sözleşmesi, fatura, araç teslim formu ve bilirkşişi raporuna göre; kazaya karışan davalıya ait … plakalı aracın, dava dışı …AŞ.’ye uzun süreli kiralandığı ve kazanın bu kiralama dönemi içerisinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesine göre davalının işleten sıfatı bulunmadığından, İlk Derece Mahkemesince husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi isabetli olduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Ancak işbu davanın açılmadan önceki süreçte, davalı tarafça husumete yönelik hiçbir itiraz ve iddia dile getirilmemiştir. İcra dosyasına verilen itiraz dilekçesinde de bu hususa yönelik hiçbir itirazda bulunulmamıştır. HMK’nın 327. maddesinde, “Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, yukarıda da belirtildiği üzere, davalı taraf, dava öncesinde bu yönde hiçbir itirazda bulunmadığından, işbu davanın açılmasında davacıyı yanıltmıştır. Dolayısıyla, Mahkemece, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerekirken, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmüştür. Bu bağlamda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ileYukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA,Buna göre:1-)Açılan davanın husumetten REDDİNE,2-)Alınması gereken 164,24 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile geriye kalan 119,86 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, 3-)HMK’nın 327/2. maddesi gereğince, davacı tarafından peşin yatırılan 44,40 TL harç ve yargılama aşamasında yapılan 718,78 yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 4-)HMK’nın 327/2. maddesi gereğince davalı lehine vekalet ücreti verilmesine yer OLMADIĞINA,5-)Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-)Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 72,09 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/12/2020