Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3733 E. 2022/26 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3733
KARAR NO: 2022/26
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2019
NUMARASI: 2018/716 (E) 2019/352 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 12/01/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; zamanaşımının geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; alacağın doğumuna neden olan hususun kamu malına zarar verme suçu niteliğinde olduğunu, kamu tüzel kişisi olan müvekkili şirket yönünden zamanaşımının kuruluşun dava açmaya emir vermeye yetkili organının zarar ve sorumlusunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağını; dava konusu olayın … AŞ Genel Müdürlüğü makamınca 31/3/2017 tarihli yazıyla öğrenildiğini, haksız fiil nedeniyle tazminat alacaklarının tâbi olduğu 2 yıllık zamanaşımının, zarar ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren başlayacağını, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın 165’inci maddesinde kamu iktisadi teşebbüslerinin (sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıkları) biçiminde tanımlandığını, müvekkili şirketinde 6475 sayılı Kanunun 21’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca sermayesinin tamamı Hazineye ait olması nedeniyle kamu iktisadi teşebbüsleri içinde yer aldığını, 5/12/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname ile varlık fonuna devredilen müvekkili şirketin kamu hizmeti yürütmekte olması nedeniyle söz konusu hizmetin yürütülmesi aşamasında kullanılan araç ve gereçlere verilen zararın kamu malına zarar niteliğinde olduğunu; söz konusu aracın karıştığı kaza nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olanların Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından tutanakla kayıt altına alındığını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davalı … Sigorta AŞ tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ile sigortalanan davalı …’a ait … plakalı araç ile 27/7/2014 günü TEM otoyolunu takiben seyir halinde bulunan davalı …’ın, idaresindeki araçla Fatih Sultan Mehmet Köprüsünün, davacıya ait hızlı geçiş sisteminin kurulu olduğu 7 numaralı gişesinin bariyer ve ücret göstergesi sesi uyarı sistemine çarparak zarar verdiği; olaya ilişkin Karayolları 1’inci Bölge Müdürlüğü ile davacı … AŞ tarafından ayrı ayrı 27/7/2014 günü hasar tespit tutanaklarının düzenlendiği; davacı vekilinin 5.268.70 TL asıl alacak ve 1.574,50 TL faiz olmak üzere toplam 6.843,25 TL alacağın tahsili amacıyla davalılar aleyhine 26/1/2018 günü ilamsız icra yoluyla takibe başladığı, ödeme emri kendisine 31/1/2018 günü tebliğ edilen davalı …’ın 5/2/2018; ödeme emri kendisine 31/1/2018 günü tebliğ edilen …’ın 1/2/2018; ödeme emrini 31/1/2018 günü tebellüğ eden davalı … Sigorta AŞ’nin ise 1/2/2018 günü sunduğu dilekçeyle borca itiraz etmeleri üzerine takibin durduğu; davacı vekilinin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun (İİK) 66’ncı maddesinin 1’inci fıkrasında öngörülen 1 yıllık süre içerisinde eldeki itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 21’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Aynı Kanunun 22’nci maddesinin 1’inci fıkrasına göre taksirle işlenen fiiller, Kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır. TCK’nin 151’inci maddesinde tanımlanan mala zarar verme suçu ile 152’nci maddesinde tanımlanan mala zarar vermenin nitelikli halleri kasıtla işlenebilen suçlardandır. Diğer bir anlatımla 5237 sayılı TCK’de mala zarar verme suçunun kasıtla işlenebileceği öngörülmüş, taksirle işlenebilen mala zarar verme suçuna yer verilmemiştir. Somut olayda davalı …’ın zarara neden olan fiili kasıtla gerçekleştirdiğine ilişkin kanıt yoktur. Bu itibarla somut olaya KTK’nin 109’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında öngörülen ceza zamanaşımının uygulanması olanağı bulunmamaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 3’üncü maddesi uyarınca trafik kazası karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır. Aynı Kanunun 109’uncu maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. TBK’nin 154’üncü maddesinde de zamanaşımını kesen nedenler sayılmıştır. Kuruluş ve tescile ilişkin hükümleri hariç olmak üzere 6102 sayılı Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi unvanı altında bir anonim şirket kurulduğuna ilişkin 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu’nun 21’inci maddesi, 9/7/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 87’nci maddesi ile yürürlükten kaldırılması; 15/7/2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 385’inci maddesi ile bu bölüm ile kuruluş ve tescile ilişkin hükümleri hariç olmak üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa ve özel hukuk hükümlerine tâbi sermayesinin tamamı hazineye ait Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi unvanı altında bir anonim şirket kurulduğunun belirtilmesi; 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu’nun 31’inci maddesinin 3’üncü fıkrası ile 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli listenin “B – Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan “Türkiye Cumhuriyeti Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü (P.İ.)” ibaresinin listeden çıkarılması; böylece davacı … AŞ’nin kamu hizmeti yapmakla birlikte tümüyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında özel hukuk hükümlerine tâbi anonim şirket niteliğini taşıdığı, buna göre de zararın ve zarar sorumlularının yukarıda açıklanan tutanakların içeriğine göre 27/7/2014 tarihinde öğrenildiği, 2918 sayılı KTK’nin 109’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında öngörülen 2 yıllık zamanaşımının 27/7/2014 tarihi itibariyle işlemeye başladığının kabulü zorunludur. Somut uyuşmazlıkta, davaya konu olayın KTK’nin 3’üncü maddesi uyarınca trafik kazası niteliğini taşıdığı, olayın ardından … AŞ ile KGM 1’inci Bölge Müdürlüğü görevlileri tarafından düzenlenen tutanak içeriğinden zarar sorumlularının 27/7/2014 tarihi itibariyle öğrenildiği; davacı … AŞ’nin ise alacağın tahsili amacıyla KTK’nin 109’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında öngörülen 2 yıllık zamanaşımı dolduktan sonra 26/1/2018 günü icra takibine başladığı, dava dilekçesini 13/8/2018 günü tebliğ alan davalı … Sigorta AŞ’nin 29/8/2018 günü; dava dilekçesini 15/8/2018 tarihinde tebliğ alan davalılar … ve …’ın ise 28/8/2018 tarihinde sundukları cevap dilekçeleri ile zamanaşımı def’inde bulundukları anlaşılmaktadır.Somut uyuşmazlık, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 154’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında öngörülen ve eldeki dava bakımından zamanaşımını kesen ilk neden olan icra takibine başvurulduğu tarih itibarıyla KTK’nin 109/1’inci maddesinde öngörülen zamanaşımının dolduğu anlaşıldığından, zamanaşımının geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsil edilerek, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.12/01/2022