Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/363 E. 2019/714 K. 16.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO : 2019/363
KARAR NO : 2019/714
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2017
NUMARASI : 2017/4545 D.İş
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/12/2019
İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda yazılı değişik iş karar sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 18/08/2017 gün 2017/İHK-3112 sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Başvuran/davacı vekili 08/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davalı sigorta şirketine kasko sigortasıyla sigortalı bulunan aracın hasara uğradığını ancak hasar bedelinin ödenmediğini belirterek 97.000 TL maddi tazminatın davalı taraftan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalı vekili sigortalı araç sürücüsünün kaza tarihi itibariyle geçerli sürücü belgesinin bulunmaması nedeniyle rizikonun teminat dışı kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyetince; başvurunun kısmen kabulü ile 75.196 TL maddi tazminatın davalı taraftan tahsiline dair verilen karara karşı davalı vekilinin itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiş, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün geçerli bir ehliyetnamesinin bulunmaması nedeniyle zararın teminat dışı olduğunu, İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgeye göre Suriye uyruklu sürücülerin sürücü belgesinin geçerli olmadığını, yabancı sürücü belgelerinin Türk ehliyetine dönüştürülebilecek ülke listesinde Suriye ülkesinin yer almadığını ve başvuran taraf için tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekilinin tazminat hesap ve yöntemine ilişkin bir itirazı bulunmamaktadır. Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı 08/09/2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında sigortalı araçta meydana gelen hasarın sigorta şirketi tarafından tazmini istemine ilişkindir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigortalı araç sürücüsüne ait olan Suriye makamlarınca düzenlenmiş sürücü belgesinin geçerli olup olmadığı, giderek zararın Kasko Genel Şartlarının A.5.4 maddesi gereğince teminat dışı kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 88. maddesinde, yabancı vatandaşların yabancı sürücü belgesi ile ülkemizde nasıl araç kullanabileceği açıklanmıştır. Buna göre başka bir ülkelerden alınan sürücü belgeleri ile ülkemize giriş yapıldığı tarihten itibaren en fazla altı ay süreyle araç kullanılabilir. Altı ayın sonunda ülkemizde araç kullanılabilmesi için Konvansiyona dahil olan ülke vatandaşları bakımından yabancı ülkelerden alınan sürücü belgesinin ülkemizde sürücü belgesi ile değiştirilmesi zorunludur. Değiştirme işlemi yapmayanların sürücü belgeleri yokmuş gibi işlem yapılır. Suriye ülkesi, Karayolu Trafiği Konvansiyonuna taraf olan ülkeler listesinde bulunmadığından Suriye uyruklularının altı ayın sonunda ülkemizde araç kullanılabilmesi için Türkiye’de sınavlara girerek sürücü belgesi almaları zorunludur. Somut olayda, geçerliliği konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmayan Hatay …. Noterliğince tasdik edilmiş arapçadan tercüme edilen kaza yapan araç sürücüsü … ait sürücü belgesinin 15/07/2015 tarihinde verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda maddi hasarlı trafik kazası, her halükarda Suriye uyruklu araç sürücüsünün ülkemizde bulunduğu 6 aylık süre içerisinde meydana gelmiştir. Dolayısıyla kaza tarihi itibariyle sigortalı araç sürücüsünün geçerli bir ehliyetnamesi bulunmakta olup riziko, sigorta teminatı kapsamındadır. Davalı vekilinin, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin istinaf talepleri incelendiğinde; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesine 13/06/2012 tarihli ve 6327 sayılı Kanun’un 58.maddesi ile eklenen 17. fıkrasında, “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye uygun olarak da yukarıda belirtildiği gibi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde “Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu maddelerde “talebi reddedilenler” olarak belirtilenler, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerdir. Çünkü Sigorta Tahkim Komisyonunun önüne gelen tek bir talep vardır. O da, sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerin talebidir. Tahkim Komisyonuna talepte bulunan sigortalının talebine cevap veren ve karşı gerekçelerini ileten sigortacının bu anlamda “talebi kabul edilen” veya “talebi reddedilen” olarak kabul edilmesi olanağı yoktur. Sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler lehine karar verilmesi halinde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkim’de ve Sigorta Tahkim Komisyonunda Ücret” başlıklı 17. maddesine göre, tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı da yerinde değildir.Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2-6728 sayılı Kanun’un 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının iadesine,3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5- İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dair, gerekçeli kararın taraflara/vekillerine tebliğinden itibaren Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere iki hafta içerisinde Dairemize yahut Dairemize gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.16/12/2019