Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/361 E. 2019/716 K. 16.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/361
KARAR NO: 2019/716
KARAR TARİHİ : 16/12/2019
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2017
NUMARASI : 2017/4518 D.İş
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıda yazılı değişik iş karar sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti’nin 26/08/2017 gün 2017/İHK-3280 sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Başvuran vekili dilekçesinde özetle; 07.05.2013 tarihinde müvekkilinin desteği olan …. sevk ve idaresindeki trafik sigortası bulunmayan …. plaka sayılı traktör ile zeytinlikte çift sürerken aracın devrilmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında vefat ettiğini belirterek destekten yoksun kalma talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. Uyuşmazlık hakem heyeti tarafından yapılan tahkikat neticesinde kazanın karayolu sayılmayan zeytin bahçesinde tarım işi yapılırken meydana geldiği gerekçesiyle başvurunun reddine dair verilen karara vaki itiraz üzerine itiraz hakem heyetince 2918 sayılı yasanın kapsam başlıklı ikinci maddesine göre lastik tekerlekli traktörler karayolunda veya karayolu sayılan yerlerde hareket halinde iken kaza meydana gelmiş ise kaza nedeniyle zarara uğrayan 3. Kişilerin trafik sigortasından yararlanacak olduklarını, Yargıtay’ın yeni tarihli kararlarında karayolu ile bağlantısı olmak şartıyla tarlada meydana gelen kazanın teminat kapsamında sayılmakta olduğu gerekçesiyle olayın gerçekleştiği zeytin bahçesinin karayolu ile irtibatlı sayılan yerlerden olması nedeniyle davalı Güvence Hesabının sorumluluğuna gidilerek 142.364,50 TL tazminatın davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından dava konusu kazanın 2918 sayılı yasanın 3. Maddesinde tanımlanan trafik kazası niteliğinde olmadığını, kaza yerinin kamunun yararlanmasına açık olmayan karayolu taşımacılığı yapılmayan bir zeytin tarlası olduğunu, bu nedenle başvurunun reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere Güvence Hesabı tarafından davacılara tazminat ödemesi durumunda alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşecek olduğunu, bu bakımdan da sorumluluklarının olmadığını, ayrıca davacı eşin evlenme indirimi hesaplanırken rapor tarihindeki değil kaza tarihindeki yaşının dikkate alınması gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Yargıtay 17. H:D’nin 2016/12156 E. 2019/7414 K. sayılı kararında ve benzer nitelikteki kararlarında içtihad olunduğu üzere Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 2. Maddesi uyarınca, kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur.Olay yeri inceleme raporunda, olayın, … ilçesi … Mahallesi asfalt yola 620 metre mesafede arazi tipi araçla gidilebilen stabilize yolu olan Kargılı Dere mevkiindeki zeytin bahçesinde meydana gelmiş olduğu tespitinde bulunulmuştur. Buna göre, davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yerin (tarlanın) stabilize yol vasıtasıyla karayolu ile bağlantısı bulunduğu anlaşılmaktadır. 2918 sayılı KTK’nun 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir. Bu nedenle meydana gelen zarar teminat kapsamındadır. İtiraz hakem heyetinin buna ilişkin kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Davalı vekili 51 yaşa göre evlilik indirimi hesaplanması gerektiği yönünde itirazda bulunmaktadır. Ayim tablosuna göre 51-55 yaşındaki bayanlar için evlenme indirimi yüzde bir olarak kabul edilmektedir. Bilirkişi raporunda da kaza tarihinde 50,69 yaşında olan … için doğru bir şekilde yüzde bir oranında evlilik indirimi yapılmıştır. Bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Davalı sigorta şirketinin alacaklı-borçlu sıfatlarının birleştiği savunması bakımından yapılan değerlendirmede ise araç sürücüsünün yakınlarının uğradıkları destek zararları salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Buna göre davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararında alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmediği, zira eldeki davada alacaklının; destekten yoksun kalan 3. kişiler; açılacak rücu davasında borçlunun ise mirasçılar olduğu gözetildiğinde alacaklı-borçlu sıfatının birleştiğinin kabulü mümkün değildir. (Yargıtay 17 HD 2016/9481 E. 2019/5042 K. kararı ve benzeri nitelikteki diğer kararları aynı yöndedir.)Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2-6728 sayılı Kanun’un 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,Dair, gerekçeli kararın taraflara/ vekillerine tebliğinden itibaren Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere iki hafta içerisinde Dairemize yahut Dairemize gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile karar verildi.16/12/2019