Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/350 E. 2019/746 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/350
KARAR NO: 2019/746
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/10/2017
NUMARASI: 2017/5529 D.İŞ.Esas – 2017/5529 D.İŞ Karar
(İtiraz Hakem Heyeti 03/10/2017 – 2017/İHK-3851)
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda özetle; 02/01/2017 tarihinde, …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karıştığı kaza neticesinde, … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan müvekkili …’ın eşi …’ın vefat ettiğini, müvekkilinin destekten yoksun kalarak maddi açıdan mağdur olduğunu, kazanın meydana gelmesinde her iki araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, … plakalı aracın davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde, … plakalı aracın ise diğer davalı … nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile şimdilik 80.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 15/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, başvuru sahibinin eksik evrak ile müvekkili şirkete başvurduğundan, başvurunun usulden reddine karar verilmesi, müvekkil Sigorta Şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olması halinde söz konusu olabileceğini, kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz dikkate alınarak yapılması gerektiğini, olayda müterafik kusur ve hatır taşıması olduğunu, bu nedenle indirimler yapılması gerektiğini, avans faiz talebinin haksız olduğunu, yasal faiz olması gerektiğini, davacı lehine verilecek vekalet ücretinin 1/5 oranında olması gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, başvuranın müvekkili şirketi tazminat için başvurması üzerine hasar dosyası açıldığını ancak eksik evrak sebebiyle başvurusunun değerlendirilmediğini, kusur tespitinin yapılması gerektiğini, tazminat hesaplamasının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz dikkate alınarak yapılması gerektiğini, ticari faiz talep edilmesinin haksız olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvuru sahibinin ıslah talebinin kabulü ile 41.577,03 TL destekten yoksun kalma tazminatının 15/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile birlikte başvurana verilmesine, 124.731,08 TL destekten yoksun kalma tazminatının 15/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile başvuru sahibine ödenmesine karar vermiş, bu karara karşı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, davalı … vekilinin itirazının reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafça Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurudan önce eksik evraklar ile müvekkili Sigorta Şirketine başvurulması nedeniyle, KTK’nın 97.maddesi gereğince başvurunun usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, tazminat hesaplamasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faizin dikkate alınması gerektiğini, PMF Yaşam Tablosu dikkate alınarak tazminat hesaplanmasının hatalı olduğunu, olayda hatır taşıması ve müterafik kusur olduğunu, davacı lehine tam vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 53/3.maddesi kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 02/01/2017 tarihinde, davalı … nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araç ile davalı … Sigorta A.Ş: nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araçların kaza yapması neticesinde, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının desteği (eşi) …’ın vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde her iki araç sürücüsünün de kusurunun bulunduğu, davacının desteğinden yoksun kalma nedeniyle her iki davalı … Şirketine tazminat ödenmesi için başvurduğu, ancak her iki davalının da eksik evraklar ile başvurduğu gerekçesiyle tazminat ödeme talebine olumlu cevap vermedikleri, davacının işbu başvuru ile davalılardan destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğu ve yukarıda da belirtildiği şekilde davacının başvurusunun kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. İstinafa konu edilen başvuru yapılmadan önce davacı taraf gerekli belgeler ile birlikte tazminatın ödenmesi için davalı …’ye başvurduğundan, davalı vekilinin KTK’nın 97.maddesi gereğince usulüne uygun bir başvuru yapılmadığı yönündeki istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Karara dayanak yapılan 15/07/2017 tarihli aktüerya raporunun yapılan incelemesinde destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasında açık bir şekilde TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz dikkate alındığı belirtildiğinden ve tazminat hesaplaması da bu kriterler dikkate alınarak yapıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Davacının desteği müteveffa …’ın … plakalı araçta hatır için taşındığı ve emniyet kemeri takmadığı yönündeki iddialar da ispatlanamadığından, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf iddia ve itirazına da gelince, Avukatlık Kanunu’nun, “Avukatlık Ücret Tarifesinin Hazırlanması” başlıklı 168. maddesine göre avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır. 169. maddesine göre de yargı mercilerince karşı tarafa yükletilebilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz. Dayanağını Avukatlık Kanunu’nun bu hükümlerinden alan 30/12/2017 tarihli ve 30286 sayılı AAÜT’nin “Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonu’nda Ücret” başlıklı 17/2.maddesine göre, “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken tarifenin 2. kısmının 2. bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla tarifenin 3. kısmına göre, avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesine 13/06/2012 tarihli ve 6327 sayılı Kanun’un 58.maddesi ile eklenen 17. fıkrasında, “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye uygun olarak da yukarıda belirtildiği gibi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde “Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu maddelerde “talebi reddedilenler” olarak belirtilenler, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerdir. Çünkü Sigorta Tahkim Komisyonunun önüne gelen tek bir talep vardır. O da, sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerin talebidir. Tahkim Komisyonuna talepte bulunan sigortalının talebine cevap veren ve karşı gerekçelerini ileten sigortacının bu anlamda “talebi kabul edilen” veya “talebi reddedilen” olarak kabul edilmesi olanağı yoktur. Sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler lehine karar verilmesi halinde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkim’de ve Sigorta Tahkim Komisyonunda Ücret” başlıklı 17. maddesine göre, tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Anayasa’nın 124. maddesine göre, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” Bu yetki çerçevesinde çıkarılacak bir yönetmelik, dayandığı kanuna aykırı olmamalıdır. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesi ile getirilen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti, her iki taraf için de avukatlık asgari ücret tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücreti için beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, açıkça Avukatlık Kanunu’nun 168. ve 169. maddelerine ve 5684 sayılı Kanun’un 30/17. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Kanuna aykırı olan bu yönetmeliğin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda, kanuna aykırı bir yönetmeliğin iptal edilip edilmemesinin önemi de yoktur. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan 19/01/2016 tarihli “Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” 6. maddesiyle, Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesine eklenen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti her iki taraf için de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, Sigortacılıkta Tahkim sisteminin amacıyla ve 6327 sayılı Kanun ile getirilen “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asagari Ücret Tarifesi’nde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki maddenin gerekçesiyle bağdaşmamaktadır. Çünkü, 6327 sayılı Kanunla Sigortacılık Kanunu’nda yapılan değişikliklerin genel gerekçelerinden birisi “Sigortacılıkta tahkim sisteminin işlerliliğinin artırılabilmesi amacıyla yeni düzenlemelere gidildiği” şeklinde belirtilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesinin gerekçesi de “Sigorta Tahkim Komisyonuna genellikle düşük meblağlar için başvurulmaktadır. Bu durumda talebi kısmen veya tamamen reddedilen taraf için yargılama gideri arasında yer alan avukatlık ücretinin uyuşmazlık konusu miktarla karşılaştırıldığında yüksek kalabildiği dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmıştır.” şeklinde açıklanmıştır. Kaldı ki, beşte bir oranındaki vekalet ücretinin uyuşmazlığın her iki tarafı için öngörüldüğünün amaçlanmış olması halinde “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” şeklindeki ifade yerine davacı ve davalı ayrımı yapılmayacak ve tereddüt oluşturmayacak biçimde “taraflar” sözcüğünün neden tercih edilmediği de izaha muhtaçtır. Dolayısıyla, kanun koyucunun buradaki açık ve asıl amacı, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuruların tek taraflı olduğu gerçeğinden hareketle, daima davacı tarafta yer alan sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumaktır. Başka bir deyişle, “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” ifadesi, aleyhine başvuru yapılan davalı konumundaki sigortacıyı içermemektedir. Kanun koyucu burada, tıpkı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tüketicinin, tüketici hakem heyetlerine başvurusunu özendirmek, başvurusunun kabulü üzerine iptal istemiyle açılan davalarda aleyhine karar verilmesi halinde karşılaşacağı vekalet ücreti yükünü azaltmak amacıyla 70. maddesinin (6) nolu bendi ile yapılan: “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir.” şeklindeki düzenlemede olduğu gibi, sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumak ve Sigortacılıkta Tahkim Sistemine başvuruyu özendirmek amacıyla, sigortalılar ve sigortadan faydalananlar lehine bir tercihte bulunmuştur. Bu nedenle, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin, sigortacılıkta tahkim sisteminin amacına, Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne ve kanun koyucunun iradesine uygun olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Bu bağlamda, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine, 4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6- İstinaf talebi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.19/12/2019