Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3488 E. 2021/1920 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3488
KARAR NO: 2021/1920
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2017
NUMARASI: 2015/722 (E) 2017/1270 (K)
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı kurumun, müvekkili şirketin, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu kapsamında inşa edeceği bina nedeniyle kendisinden haksız surette tahsil etmiş olduğu katılma payı, proje inceleme ve onay hizmet bedeli, kazı ruhsat bedeli, rabıt bedeli adı altında toplam 5.378,24 TL’nin avans faiziyle birlikte istirdadına karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacı taraftan haksız olarak tahsil edilen 2.074,00 TL katılma payı, 276,03 TL proje inceleme ve onay hizmet bedeli, 1.269,68 TL kazı ruhsat bedeli ve 1.758,53 TL rabıt bedeli olmak üzere toplam 5.738,24 TL’nin avans faiziyle birlikte ödeme tarihinden itibaren davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekili, afet riski altındaki yapıyı dönüştüren kişi ve kurumların vergi ve harçtan muaf olduklarına dair yorumun zorlama bir yorum olduğunu, altyapı tesislerinin bağımsız bölüm sayılarının artışına göre yeniden revize edilmesi gereken tesisler olduğunu, sayının artmasına bağlı olarak tesislerin yeniden projelenmesi ve uygulaması yapılmasının zorunlu hale geldiğini, bu ihtiyacın bedeli mukabilinde giderilmekte olduğunu, kabul şekli bakımından da avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirketin, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun gereği yüklenmiş olduğu binanın yıkılarak yeniden yapılma işi çerçevesinde su ve kanalizasyon durum belgesi almak için başvurduğu davalı kurum tarafından, kendisinden “Katılma Payı, Proje İnceleme ve Onay Hizmet Bedeli, Kazı Ruhsat Bedeli, Rabıt Bedeli” adı altında tahsil edilen bedellerden, 6306 sayılı yasa gereği muaf olduğunu belirterek eldeki istirdat davasını açmış bulunmaktadır. Belediye Gelirleri Kanununun 87 ve 88. maddesine göre katılma payı alınabilmesi için belediye ve bağlı kuruluşlarınca yeni kanalizasyon ve su tesislerinin yapılması veyahut mevcut tesislerin, tevsii ve ıslahı şarttır. Somut olayda ise daha önceden katılma payı tahakkuk ve tahsil edilmiş olması gereken (yıkılıp yeniden yapılmak istenen) binanın hali hazırda su aboneliği bulunmakta olup, davalı kurum tarafından dava konusu taşınmazın bulunduğu sokakta mevcut altyapı tesislerinin tevsii ve yenilendiği yönünde delil ibraz edilmemiştir. Buna göre fuzuli yere tahsil edilen katılma payının istirdadına karar verilmiş olması doğrudur. 6306 sayılı Kanunun 7. maddesinin 9 ve 10. fıkraları ile uygulama yönetmeliğinin 16. maddesinin 9. fıkrasının 3/d bendi uyarınca 6306 sayılı yasa kapsamında yıkılıp yeniden yapılacak binaların, belediyelerce alınan harç ve ücretlerden muaf olduğu, bu minvalde olmak üzere davacıdan tahsil edilen katılma payı haricinde kalan diğer bedellerin de muafiyete dair 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 79, 80, 84. ve Ek 1. maddeleri kapsamında sayılan harç ve ücretler olduğu görülmektedir. Hükmedilen faizin nitleğine yönelik istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; 3095 sayılı Yasa’nın 2/2. maddesi uyarınca gerçek veya tüzel kişi tacirler arasındaki hukuki münasebetlerden kaynaklı alacak istemlerinde T.C.Merkez Bankası’nın kısa vadeli kredilere uyguladığı avans oranında temerrüt faizine hükmedilmesi zorunludur. Uygulamada, özel hukuk hükümlerine göre yönetilen İSKİ’nin tacir sayıldığı, davacı şirketin de tacir olduğu gözetildiğinde alacağının avans faizi ile tahsiline karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 367,39 TL istinaf karar harcından peşin alınan 92,00 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 275,39 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (5.378,24 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi.15/12/2021