Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3457 E. 2021/1911 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3457
KARAR NO: 2021/1911
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2014/1086 (E) 2018/1061 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, 24/09/2012 tarihinde müvekkillerin çocuğu ve desteği olan …’nin sevk ve idaresinde bulunan motosikletiyle seyir halindeyken karşı yönden gelen motosiklet ile çarpışması sonucu vefat ettiğini belirterek desteğin anne ve babası olan davacılar için hesaplanacak destekten yoksun kalma tazminat bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacı … için 1.000,00 TL, davacı … için 1.000,00 TL, davacı … için 33.426,80 TL, davacı … için 38.230,46 TL destekten yoksun kalma tazminatı bedellerinin 11/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili, kazaya karışan motosikletin tescilsiz ve plakasız olması nedeniyle müvekkili kurumun sorumluluğunun söz konusu olmadığını, kaldı ki murisin tam kusuruyla gerçekleşen kaza nedeniyle alacak ve borçluluk sıfatlarının birleştiğini, bir başka dava dosyası üzerinden açılan aynı kazaya ilişkin olarak …’ın tam kusurlu bulunduğunu, yargılama sırasında kusur raporu alınmadığını, müteveffanın tam kusuru üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olmadığını, dava dosyalarının birleştirilmemesinin hatalı olduğunu, aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığının belirlenemediğini, ölüm raporunun dosyada bulunmadığını, kesin ölüm sebebinin araştırılarak müterafik kusur indiriminin tartışılmamasının doğru olmadığını, güvenli sürüş için başta kasko olmak üzere gerekli ekipman bulunup bulunmadığı araştırılmamış olmasının da hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, plakasız ve trafik sigortası bulunmayan araç sürücüsünün karışmış olduğu tek taraflı trafik kazasında, araç sürücüsü olan desteğin vefatından mütevellit destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosyada mübrez aksi ispat edilene kadar geçerli kaza tespit tutanağına göre meydana gelen trafik kazasında birden fazla aracın çarpışması hadisesi söz konusu olmayıp, davacının idaresindeki araç ile dava dışı …’ın idaresindeki aracın aynı istikamette seyir halinde oldukları halde, her iki araç sürücüsünün de direksiyon hakimiyetini kaybederek bir aracın manava savrulması, bir aracın da otobüs durağına savrulması şeklinde gerçekleştiği görülmektedir. Bu durumda, her iki aracın gerçekleştirmiş olduğu trafik kazası birbirinden bağımsız olup, kazanın gerçekleşmesinde ortaklaşa kusur durumu söz konusu değildir. Dolayısıyla, davacı ile sözü geçen dava dışı … tarafından açılan davalar arasında bağlantı olduğu, giderek bir davada belirlenecek kusur durumunun diğerine etkili olduğu yönündeki istinaf itirazında isabet bulunmamaktadır. Kazanın gerçekleştiği tarihteki Yargıtay İçtihatları ve mevzuat kapsamında işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, bu zarar gerek kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmektedir. Bir başka ifadeyle desteğin varsa bile müterafik kusuru ile trafik kusurunun davacılara izafe edilmesi mümkün değildir. Destekten yoksun kalma zararının, şahsa bağlı mirasçılık hakkından bağımsız bir hak oluşu nedeniyle, alacak ve borçluluk sıfatlarının da birleşmediği kabul edilmektedir. Bu yönlere ilişkin mahkemenin kabul şeklinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak destek şahsının kaza yaptığı aracın tescile tabi bir araç olup olmadığı yönündeki savunması bakımından yapılan araştırma yeterli değildir. Öncelikle aracın plakasız olması ve Mardin İl Emniyet Müdürlüğünden gelen 30/04/2018 tarihli yazı cevabına göre de tescil kaydının bulunmaması, aracın tescile tabi olmadığı bir araç olduğuna dair bir karine teşkil eder. Kaza tespit tutanağında aracın motosiklet olarak işaretlenmiş olması bu karinenin aksinin ispatı bakımından yeterli olmayıp, buna ilişkin ispat yükü davacı tarafa ait olmaktadır. 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliği’nin 9.maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için …na başvurulabileceği, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK.nın 3.maddesinde de, silindir hacmi 50cc küpü geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50 km az olan bisiklet olduğu, 2918 sayılı Yasanın 103. maddesinde de motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür. Bu itibarla, kaza yapan … Marka … motor numaralı araç faturasının var ise davacı taraftan ibrazının istenilmesi, üretici firmaya ilişkin bilgilerin davacı taraftan sorularak bildirilmesi halinde motor ve marka bilgileri üzerinden aracın silindir hacminin sorulması ve özellikle, desteğin sürücüsü olduğu tescilsiz ve plakasız aracın temini hususunda davacı tarafa süre verilerek temin edilmesi durumunda üzerinde keşif yapılıp 50 cc’nin altında olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi amacıyla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6. maddesi uyarınca davalı … vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru talebinin kabulüne, 2-İlk derece mahkemesi kararının bütünüyle kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 4-Peşin istinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi. 15/12/2021