Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3456 E. 2021/1356 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3456
KARAR NO: 2021/1356
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2018
NUMARASI: 2017/167 Esas – 2018/1082 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 53/3. maddesi kapsamında ölümlü tek taraflı trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararında da belirtildiği üzere; yansıma yolu ile zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmasının mümkün olmadığı, zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi, sonuçlarına da kendisinin katlanması gerektiği, diğer bir deyişle nasıl ki desteğin ölümü sebebi ile meydana gelen zararın yansıma yolu ile destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağı kabul edilmesi gerektiği, bu itibarla davacıların desteği …’un % 100 kusuru ile meydana gelen trafik kazasında desteğin ölümü sebebi ile meydana gelen zarardan davalı Sigorta Şirketinin sorumluluğu bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada müvekkillerinin desteği kusurlu ise de, müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını, destekten yoksun kalan müvekkillerinin 3. kişi konumunda olduklarını, desteğin kusurunun, müvekkillerine yansıtılamayacağını, Yerel Mahkemece verilen kararda 26/04/2016 tarihinde değişikliğe uğrayan Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesine dayanıldığını, ancak davaya konu kazanın 15/09/2002 tarihinde meydana gelmesi nedeniyle, 26/04/2016 tarihli değişikliğin dava konusu olaya uygulanmasının mümkün olmadığını, bu konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/213 Esas – 2009/244 Karar numaralı kararının bulunduğunu, Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; davalı Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan aracın, davacıların desteği (davacı …’un babası ve davacı …’un eşi) …’un sevk ve idaresinde iken 15/09/2012 tarihinde tek taraflı kaza yapması neticesinde vefat ettiği; kazanın meydana gelmesinde davacıların desteği ( sigortalı aracın sürücüsü)’nin tam kusurlu olduğu, işbu davada davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, yukarıda belirtildiği gerekçeyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacıların talebine dayanak olan kaza, 6704 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesindeki değişiklik tarihinden önce, 15/09/2012 tarihinde meydana gelmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ile Dairemizin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. TBK’nın 53/3. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E.-411 K. sayılı ilamı). Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacıların hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır. Davacıların üçüncü kişi konumunda olduğu talep edilen tazminatın miras hukukundan ayrı olduğu mahkemenin kabulünde olduğu gibi, sürücünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanun’da ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Davacıların talebi, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacıların, ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacıya yansıtılamayacak, sürücü desteğin tam kusurlu olması, onun desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyecektir (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca). Yukarıdaki tespitler, olgular ve açıklamalar çerçevesinde; davacıların, zarar gören üçüncü kişi sıfatına dayanan zarar giderim talebi nedeniyle desteğin kazadaki kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, davalı Sigorta Şirketi’nin ödeme yapması halinde de davacılara rücu imkanının bulunmadığı dikkate alındığında; Yerel Mahkemece, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi doğru olmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmüştür. Bu minvalde; Dairemizce, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülen 22/02/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda, davacı … için 126.355,91 TL ve davacı … için 9.324,22 TL olarak belirlenen destekten yoksun kalma tazminatı miktarlarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-)Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-)Davanın kabulü ile; davacı … için 126.355,91 TL ve davacı … için 9.324,22 TL destekten yoksun kalma tazminatlarının dava tarihi olan 21/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 2-)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 9.268,30 TL ilam harcından peşin alınan 31,40 TL karar ve ilam harcı ve 463,50 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 494,90 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 8.773,40 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-)Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden, AAÜT uyarınca hesaplanan 15.953,81 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı …’a verilmesine, 4-)Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden, AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı …’a verilmesine, 5-)Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL karar ve ilam harcı, 463,50 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 494,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 6-)Davacılar tarafından sarf edilen 164,45 posta masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.164,45 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 7-)HMK’nın 333.maddesi uyarınca davacılar tarafından yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
B-)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN: 1-)Davacılar vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendilerine iadesine, 2-)İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 63,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 3-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı … lehine hükmedilen maddi tazminat miktarı yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin; davacı … lehine hükmedilen maddi tazminat miktarı yönünden, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2021