Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3453 E. 2021/1541 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3453
KARAR NO: 2021/1541
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2018
NUMARASI: 2015/286(E) 2018/535 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan Fatih Belediyesinin çöp toplama işini yapan, sürücüsü davalı …’ın yönetimindeki davalı … Limited Şirketine ait olan ve davalı … Sİgorta AŞ tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalanan … plakalı çöp kamyonunun, mermer ustası olarak çalışan ve o sırada otomobile binmek isteyen müvekkiline çarparak uzuv kaybına neden olduğunu ileri sürerek belirsiz alacak davası niteliğinde 1.000,00 TL manevi tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın olmuşumunda davacının kusurlu olduğunu, davacının mesleği ve geliri ile ilgili soyut beyanları kabul etmediklerini ve talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı Fatih Belediyesi vekili cevap dilekçesinde özetle; işleten sıfatı bulunmayan müvekkili davalıdan talep edilen tazminatın haksız ve fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; sulh nedeniyle konusuz kalan maddi tazminat davasında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 18.000,00 TL manevi tazminatın 26/8/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar Fatih Belediye Başkanlığı, … Limited Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı Fatih Belediye Başkanlığı vekili dilekçesinde özetle; haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, kusura ilişkin bilirkişi raporlarında kusur yüklenmeyen müvekkili idarenin işleten sıfatını taşımadığı halde manevi tazminattan sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat tutarının haksız ve fahiş olduğu gibi manevi tazminata avans faizi işletilmesinin da hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin manevi tazminata ilişkin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; avans faizi ile birlikte hükmedilen 18.000,00 TL manevi tazminatı kabul etmediğini, zira olayın davacının kusuruyla gerçekleştiğini, kendisinin asgari ücretle çalıştığını ileri sürmüştür. Davalı … Limited Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; manevi tazminat için hükmedilen faiz türünün hatalı belirlendiğini, kusura ilişkin bilirkişi raporuna karşı itirazlar giderilmeden verilen hükmün hatalı olduğunu, fahiş tutarda manevi tazminata hükmedildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; manevi tazminata dayanak kusur raporunun hatalı ve yetersiz olduğunu, hükmolunan manevi tazminat tutarının davaya konu kaza sonucunda bir kısım parmaklarını geri dönüşü olmaksızın kaybeden müvekkili yönünden az olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin manevi tazminata ilişkin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan incelemede: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı Fatih Belediyesi vekilinin cevap dilekçesi içeriğine göre, adı geçen davalı ile davalı … Limited Şirketi arasında temizlik işine ilişkin sözleşme imzalandığı, cevap dilekçesi ekinde sunulan teknik şartname içeriğinde yüklenici … Limited Şirketinin uyacağı çalışma esasları ile çöp toplama hizmetleri, çöp toplama ve nakletme hizmetleri, tıbbi atık toplama hizmetleri, atık ev eşyalarının toplanması ve nakledilmesi, istihdam edilecek personele ilişkin hükümler ile araç ve diğer ekipmana ilişkin teknik bilgilere yer verilerek şartname kapsamındaki işlerin denetiminin idare tarafından oluşturulacak kontrol teşkilatı tarafından yapılacağı belirtilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 3’üncü maddesinde işleten, “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır. ” biçiminde tanımlanmış, aynı Kanunun 85’inci maddesinin 1’inci fıkrasında ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan şartname içeriği ile yasal düzenleme birlikte değerlendirildiğinde; trafik kazasına karışan davalı işleten … Limited Şirketine ait çöp toplama kamyonu tamamen bağımsız olmayıp, denetimi altında bulunduğu davalı Fatih Belediyesi tarafından hazırlanan teknik şartname kapsamında çalıştırıldığının anlaşılması karşısında; kazaya karışan çöp kamyonunu teknik şartname kapsamında çalıştıran ve sürücüsü ile diğer personelini denetleme yetkisi bulunan davalı Fatih Belediyesinin, KTK’nin 3 ve 85/1’inci maddeleri uyarınca trafik kazasından dolayı meydana gelen zarardan işleten sıfatıyla sorumlu tutulamasında isabetsizlik bulunmadığı gibi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 61’inci maddesi ile KTK’nin 85’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca işletilmesinden doğan maddi ve manevi zararın tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Mahkemenin hükmüne esas aldığı İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşturulan 4/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda; kusura ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 6/4/2016 tarihli rapor ile İstanbul 47’nci Asliye Ceza Mahkemesinde sürdürülün yargılamada düzenlenen bilirkişi raporu değerlendirilmiş; davalı sürücü … yönetimindeki çöp kamyonu ile davacının kaza sırasındaki konumları ve davranışları irdelenerek, davalı sürücü … ve davacının olayın meydana gelmesindeki kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığı anlaşıldığından, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen bilirkişiler kurulunan açıklanan rapora itibar edilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Diğer yandan, kazaya karışan davalı … Limited Şirketine ait çöp toplama kamyonunun ticari araç niteliğini taşıdığı anlaşıldığından hükmolunan manevi tazminata ticari faiz uygulanması da yerindedir. Yukarıda açıklanan kusura ilişkin bilirkişiler kurulu raporunda davalı sürücünün %50, davacının da %50 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş, Adli Tıp Kurumu 3’üncü İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda ise davacının sol yerinin birinci parmak proksimal falanks proksimalinden, ikinci panmak orta falanks proksimalinden ampute olduğu belirtilerek, meslekte kazanma gücünün %28,2 oranında kaybettiği bildirilmiş, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığından getirtilen belgelerin incelenmesinde davacının mermer işlemesi işinde çalıştığı anlaşılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalı …’ın dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının bir miktar az olduğu anlaşılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı Fatih Belediyesi vekili, davalı … Limited Şirketi vekili ile davalı …’ın, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurularının, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine, B- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Sulh nedeniyle konusuz kalan maddi tazminat davasında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davacı tarafından açılan, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 25.000,00 TL manevi tazminatın olayın meydana geldiği 26/8/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılar Fatih Belediye Başkanlığı, … Limited Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 3-Fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.707,75 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 344,79 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 1.362,96‬‬ TL karar ve ilam harcının, davalılar Fatih Belediye Başkanlığı, … Limited Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 5-Davacı tarafından sarfedilen başvuru harcı ile vekalet harcı 31,80 TL, 1.350,00 TL bilirkişi gideri, 589,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.971,30 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 492,82 TL yargılama giderinin davalılar Fatih Belediye Başkanlığı, … Limited Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı tarafından peşin yatırılan 344,79 TL karar ve ilam harcının davalılar Fatih Belediye Başkanlığı, … Limited Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 7-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ve kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca belirlenen 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davalılar Fatih Belediye Başkanlığı, … Limited Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 8-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ve reddine karar verilen manevi tazminat miktarına göre AAÜT’nin 10/2’nci maddesi uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekâlet ücretinin, davacıdan tahsil edilerek, kendilerini vekille temsil ettiren davalılar Fatih Belediye Başkanlığı, … Limited Şirketi verilmesine, 9-Maddi tazminat yönünden dava konusuz kaldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 10-Gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.229,58‬ TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 922,80 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsubu ile, bakiye 306,78‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davalılar Fatih Belediye Başkanlığı vekili, … Limited Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle sarfedilen 118,50 TL başvurma harcı, 98,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 216,6‬0 TL yargılama giderinin davalılar Fatih Belediyesi, … Limited Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 4-Davalılar Fatih Belediyesi, … Limited Şirketi ve …’ın istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle sarfettikleri yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran taraflara geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.27/10/2021