Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3434 E. 2021/1944 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3434
KARAR NO: 2021/1944
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2018
NUMARASI: 2016/179 Esas – 2018/729 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 08/06/2009 tarihinde müvekkillerinin miras bırakını müteveffa …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yavaşlaması ile araca çarpması neticesinde müvekkillerinin miras bırakanı …’ın hayatını kaybettiğini beyanla fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müteveffanın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kusuru nisbetinde davalı … Sigorta AŞ’den davacılardan … için 500,00 TL, … için 500,00 TL, … için 500,00 TL’nin, … plakalı aracın kusuru nispetinde davalı … Sigorta AŞ’den müvekkili … için 1000,00 TL, … için 500,00 TL, … için 500,00 TL, … için 500,00 TL olmak üzere toplam 2.500,00 TL tahsili ile müvekkillerine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle de davacı … için 6.279,21 TL, davacı … için 10.036,76 TL ve davacı … için 16.028,77 TL talebinde bulunmuştur. Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde davanın reddini talep etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince; “(…) Davalı … Sigorta Nezdinde sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kazada kusursuz olduğu, (…) Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının ve Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlük tarihinden önce sürücü-işletenin tek taraflı olarak kendi kusuru ile sebebiyet verdiği trafik kazalarında vefatı nedeniyle mirasçılarının desteğin vefatı nedeniyle yansıma yoluyla zarara uğramakla birlikte desteğin kusurunun da taraflarına yansıması nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep etmelerinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu kabul edilerek işletenin üçüncü kişilere verdiği zararlardan sorumlu olan sigorta şirketinden tazminat talep edemeyecekleri…” şeklindeki gerekçeyle her iki davalıya karşı açılan davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hukukun genel ilkeleri doğrultusunda Genel Şartlar’ın ve 6704 sayılı Kanun’un uygulanabilmesi için, kaza tarihinin Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih olan 26/04/2016 tarihi sonrası olması gerektiğini, oysa ki, davaya konu kaza tarihini 2009 olduğunu, bu nedenle, ıslah dilekçesi dikkate alınarak, müteveffa sürücü …’ın çocukları olan davacılar …, … ve … yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava ve uyuşmazlık; 818 sayılı BK’nın 45 (6098 sayılı TBK’nın 53/3). maddesi kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; 08/06/2009 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı ve davacıların desteği (davacı …’ın eşi ve diğer davacıların babaları) müteveffa …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araç ile davalı … AŞ.’nin ZMS sigortacısı ve dava dışı …’nin sürücüsü olduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, davacıların desteği …’ın vefat ettiği; belirsiz alacak davası olarak açılan işbu davada, davacılar …, … ve … tarafından, davalı … Sigorta AŞ.’den 500,00’er TL’den olmak üzere toplam 1.500,00 TL; davacı … için 1.000,00 TL ve diğer davacılar için 500,00’er TL’den olmak üzere toplamda 2.500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının … AŞ.’den talep edildiği, kazanın meydana gelmesinde, davalı … Sigorta AŞ. nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın sürücüsü müteveffa …’ın tam kusurlu olduğu, davalı … AŞ. nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın sürücüsünün kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacının talebine dayanak olan kaza, 6704 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesindeki değişiklik tarihinden önce, 08/06/2009 tarihinde meydana gelmiş; davacıların desteğinin sürücüsü olduğu … plakalı aracın davalı … Sigorta AŞ. nezdindeki ZMSS poliçesi ise 01/05/2009 tarihinde düzenlenmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6267 (E)-2020/6402(K) sayılı 03/11/2020 tarihli kararında ve benzer nitelikteki kararlarında da ifade edildiği üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, 818 sayılı BK’nın 45 (6098 sayılı TBK’nın 53). maddesine dayanarak uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. 818 sayılı BK’nın 45 (6098 sayılı TBK’nın 53/3). maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E.-411 K. sayılı ilamı). Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır. Davacıların üçüncü kişi konumunda olduğu, talep edilen tazminatın miras hukukundan ayrı olduğu mahkemenin kabulünde olduğu gibi, sürücünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanun’da ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Davacıların talebi, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacıların, ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacılara yansıtılamayacak, sürücü desteğin tam kusurlu olması, onun desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyecektir (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca). Yukarıdaki tespitler, olgular ve açıklamalar çerçevesinde; davacılar …, … ve …’ın, zarar gören üçüncü kişi sıfatına dayanan zarar giderim talebi nedeniyle desteğin kazadaki kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, davalı Sigorta Şirketi’nin ödeme yapması halinde de davacılara rücu imkanının bulunmadığı gözetildiğinde; davacılar …, … ve …’ın destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle, davacılar vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar kabule şayan görülmüştür. Bu itibarla, davacı vekilinin ıslah dilekçesi dikkate alınarak, dosya kapsamına uygun denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılan 02/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı … için 6.279,21 TL, davacı … için 10.036,76 TL ve davacı … için 16.028,77 TL olarak belirlenen destekten yoksun kalma tazminatlarının, dava öncesinde … Sigorta AŞ.’ye herhangi bir başvuru yapılmaması ve aracın ticari araç olması nedeniyle dava tarihi olan 22/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta AŞ.’den tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: a-1-Davacılar tarafından, davalı … AŞ aleyhine açılan davanın reddine, 2-İlk Derece Mahkemesinin kararı dikkate alınarak 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalı … AŞ.’ye verilmesine, b-1-Davacılar …, … ve … tarafından, davalı … Sigorta AŞ aleyhine açılan davanın kabulü ile; davacı … için 6.279,21 TL, davacı … için 10.036,76 TL ve davacı … için 16.028,77 TL destekten yoksun kalma tazminatının, dava tarihi olan 22/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile bu davacılara verilmesine, 2-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile bu davacıya verilmesine, 3-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile bu davacıya verilmesine, 4-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile bu davacıya verilmesine, 5-Davacılar tarafından yapılan 29,20 TL peşin harç, 111,00 ıslah harç, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 244,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.584,70 TL yargılama giderinin davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile davacılara verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, B-İstinaf İncelemesi Bakımından: 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 63,20 TL posta ve tebligat gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının, davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile davacılara verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/12/2021