Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3420 E. 2021/1680 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3420
KARAR NO: 2021/1680
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2018
NUMARASI: 2017/340 (E) 2018/633 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde, müvekkil şirket tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan davalıya ait … plaka sayılı aracın sürücüsünün, alkollü bir şekilde sebebiyet verdiği kaza nedeniyle oluşan zararın, karşı aracın kasko sigortacısına ödendiğini belirterek 29.000,00 TL tazminatın rücuen davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusuruyla sebebiyet verdiği trafik kazasının münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği gerekçesiyle davanın kabulüyle 29.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı Yaren Gümrük Müşavirliği … Şirketi vekili vermiş olduğu istinaf dilekçesinde özetle, kazanın sadece alkolün etkisiyle oluşmasının imkansıza yakın bir olasılık olduğunu, karşı araç sürücüsünün kontrolsüz bir şekilde müvekkile ait aracın önüne geçtiğini, olayın oluş şekline göre müvekkile ait araç sürücüsünün tam kusurlu olmadığını, bununla birlikte dava dışı araç sürücüsünün aslen alkol bağımlılığı olan bir insan olduğunu, bu nedenle diğer insanlara kıyasla alkol eşiğinin yüksek bulunduğunu, bu hususunun ise bilirkişi raporunda değerlendirilmediğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, ZMSS poliçesi gereği dava dışı 3. kişiye ödeme yapan sigortacının ödediği bedeli, alkollü araç kullanımı nedeniyle kendi sigortalısı olan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. (Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın , B-4.c maddesi) Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında ve konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.05.2015 tarih ve 2013/17-2156 Esas ve 2015/1338 Karar ve 26.02.2014 tarih ve 2013/17-626 Esas 2014/146 Karar sayılı kararları uyarınca, sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, bu türden açılan davalarda sürücünün yasal sınırın üzerinde alkollü olması, yalnız başına hasarın teminat dışında kalmasını gerektirmez. Uygulamada, kazaya karışan 3. kişiye ait araç sürücüsünün kusurlu olmasının, alkolün münhasırlığını ortadan kaldırdiği kabul edilmektedir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile ilk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan aralarında nörolog bilirkişinin de bulunduğu heyetten alınan 02/04/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre yapılan değerlendirmede, davalının işleteni bulunduğu araç sürücüsünün, önünde aynı yönde seyreden araca arkadan çarpmak suretiyle sebebiyet verdiği trafik kazasında tam kusurlu olduğu, kazanın gerçekleşmesinde başka bir etkenin bulunmadığı, olayın cereyan ediş şekline göre, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği yönündeki mahkeme kabulünde, usul ve yasaya aykırılık olmadığı, münhasırlığın mevcudiyeti karşısında araç sürücüsünün alkole olan dayanıklılığının sonuca etkili bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 1.980,99 TL istinaf karar harcından peşin alınan 495,25 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 1.485,74 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (29.000,00 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 16/11/2021