Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/341 E. 2019/719 K. 16.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO 2019/341
KARAR NO : 2019/719
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/09/2017
NUMARASI : 2017/4674 Esas – 2017/4584 Karar
DAVANIN KONUSU: Maluliyet Tazminatı
KARAR TARİHİ: 16/12/2019
İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda yazılı değişik iş karar sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 25/08/2017 gün 2017/İHK-2866 sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Başvuran …. vekili dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortası ile teminat altına alınan araç içinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin 31/12/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanarak malul kaldığını belirterek 83.434,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, yapılan ödeme nedeniyle sorumluluklarının kalmadığını, hesaplama yönteminin %2 teknik faiz esas alınarak yapıldığını, ödeme tarihi itibarıyla tüm zararın karşılanmış olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, aksinin kabulü durumunda ise maluliyet ve maluliyet oranının ve ayrıca kusur durumunun tespiti gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; bakiye sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin kabulüne ve 83.434,00 TL tazminatın davalı taraftan tahsiline dair verilen karara davalı vekilinin itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde, dava konusu kazanın taşıma işi sırasında meydana gelmiş olması nedeniyle talebin zorunlu taşımacılık sigortası kapsamında kaldığını, zararın öncelikle bu sigortadan karşılanması gerektiğini, limiti aşan bir zararın bulunması halinde şirketin sorumluluğunun söz konusu olacağını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 357. maddesi gereğince, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenilmez, yeni delillere dayanılamaz. Davalı vekili tarafından İtiraz Hakem Heyetine itiraz aşamasında dile getirilen husus, resen göz önünde tutulacak hususlardandır. Bu nedenle İtiraz Hakem Heyetinin bu husustaki gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.Taraflar arasında poliçenin varlığı, geçerliliği, kazanın oluşumu, kusur durumu ile hesap ve hesaplama yöntemine ilişkin ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, rizikonun karayolu taşımacılık sigortası kapsamında kalıp kalmadığı, kalıyor ise trafik sigortacısının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 17. maddesi şehirlerarası ve uluslararası yolcu taşımacılarının, kalkış noktasından varış noktasına kadar meydana gelecek kazalar sonucu yolcunun ölümü ve yaralanmasından dolayı sorumlu olacağını, 18. maddesi ise bu zararların teminat altına alınması için Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasının yaptırılması gerektiğini hüküm altına almıştır. Ayrıca bu kanuna dayanılarak çıkarılan Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin 64. maddesi gereği yolcu taşımacılığı yapan taşıyıcıların Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yaptırma zorunluluğunun bulunduğu belirtilmiştir. Anılan Kanun’un 19/son ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.8. maddesi hükmüne göre meydana gelen zarar öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanır. Ancak, bu sigortanın hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısmı için, sırasıyla zorunlu mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur. Bahse konu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, yasa koyucu yolcuların uğradığı bedeni zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortasıcısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş sıralı bir sorumluluğu esas almıştır. (Yargıtay 17 HD 2012/17899 E. 2014/6690 K sayılı kararı; Yargıtay 11.HD 2012/14734 E. : 2012/17369 K. sayılı kararı; aynı dairenin 2016/20012 E. 2019/394 K. ve benzer nitelikteki kararları)Bu açıklamalara göre kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZTMSS genel şartlarının B.8. maddesine göre yapılması zorunlu olan mali sorumluluk sigortasının yapılmamış olması durumunda öncelikle Güvence Hesabının sorumluluğu söz konusu olacak, limit aşımı durumunda trafik sigortası ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortası sorumlu olacaktır.Somut olayda, taşıma işi yolcu taşıma işi ile iştigal eden şirkete ait midibüs ile Uşak ile Antalya arasında yapılmış olup bu iki il arasındaki mesafe 100 kilometrenin üzerindedir. Taşıma işi anılan yasanın 17. maddesi uyarınca gerçekleştirildiğinden, taşımacılık sigortası kapsamındadır. Kazanın şehirlerarasında gerçekleştirilen taşımacılık faaliyeti esnasında meydana gelmiş olması nedeniyle, aracın şehir içi servis taşımacılığı yapan araçlara verilen (S) plakalı araç olması sonuca etkili değildir. TRAMER sisteminden yapılan sorgulamada kazaya karışan midibüsün kaza tarihinde geçerli taşımacılık poliçesinin bulunmadığı tespit edilmiş olduğuna ve hesaplanan tazminatın zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası poliçesinde belirtilen kişi başı teminat limiti altında kalması (kişi başına ölüm teminat limiti 200.000 TL) nedeniyle zorunlu mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle açılan davanın husumetten reddine karar verilecek yerde kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamış, bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmüştür. HMK 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür.Bu durumda, anılan yasal düzenleme doğrultusunda İtiraz Hakem Heyeti kararı kaldırılarak davanın husumetten reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile;A- 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2 maddesi hükmü uyarınca davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,2-Yukarıda tarih ve numarası belirtilen İtiraz Hakem Heyeti KARARININ BÜTÜNÜYLE KALDIRILMASINA,3- Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Davalı tarafça icranın geri bırakılması talebi kapsamında sunulan teminat mektubunun İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca iadesine, B) 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2 maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında kararla; Davacı tarafından yapılan başvurunun HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,2- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 7 ve 17. maddesi uyarınca 2725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 3- (1) sayılı tarifenin Yargı Harçları başlıklı A/III/1-2. maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına,4- Sarf edilmeyen gider avansının yatırana iadesine, Dair, gerekçeli kararın taraflara/vekillerine tebliğinden itibaren Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere iki hafta içerisinde dairemize yahut dairemize gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay yolu açık olmak üzere olarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.16/12/2019