Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3408 E. 2021/1913 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3408
KARAR NO: 2021/1913
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2018
NUMARASI: 2016/673 (E) 2018/824 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkillerinin yolcu olarak bulunduğu trafik sigortası olmayan … plaka sayılı aracın 08/03/2016 tarihinde karıştığı trafik kazasında yaralanan müvekkilleri için şimdilik 4.000,00 TL tazminatın davalı Güvence Hesabından tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, dava öncesinde başvuru şartının yerine getirilmediğini, müvekkil kurumun sorumluluğunun ispat edilmesi halinde kusur oranı ve teminat limiti uyarınca sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, kaza tarihi itibarıyla başvuru zorunluluğunun bulunmadığı ve gerçekleşen kazada davacıların içerisinde bulundukları sigortasız araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı … için geçici ve sürekli iş göremezlik zararından oluşan 39.187,97 TL tazminat ile davacı … için geçici iş göremezlik zararı karşılığı 1.664,94 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili, dava öncesinde başvuru şartının yerine getirilmediğini, bu hususunun dava şartı teşkil ettiğini, geçici iş göremezlik zararının, trafik sigortası genel şartları uyarınca teminat kapsamında olmadığını, hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihinde geçerli olan maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği doğrultusunda tanzim edilmemesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik sigortası bulunmayan aracın karıştığı trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir. 26/04/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı yasanın 5. maddesi ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesinde öngörülen başvuru şartı tamamlanabilir dava şartı olarak kabul edilmektedir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince kaza tarihi itibarıyla eldeki dava bakımından başvuru zorunluluğunun, dava şartı teşkil etmediği kabul edilmiş ise de; bu hususunun, dava tarihine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, eldeki dava tarihi, sözü geçen yasal düzenlemenin yürürlük tarihinden sonra olduğuna göre, sigortaya başvuru şartı, dava şartı teşkil etmekte olup; buna ilişkin mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Ne var ki davacı vekilinin (istinaf dilekçesi ekindeki başvuru dilekçesi, kargo ücretine dair fatura ve teslim tesellüm evrakına göre) yargılama aşamasında sigorta şirketine başvurduğu, başvuru evrakının, 28/02/2017 tarihinde Güvence Hesabına teslim edildiği, giderek dava şartına ilişkin eksikliğin yargılama aşamasında tamamlandığı görülmektedir. Her ne kadar yeni genel şartların A.5.b. maddesinde tedavi süresine ilişkin geçici bakıcı gideri ve çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve bu teminatın da Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu, bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış ise de 6111 sayılı yasa ile değişik 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında geçici işgöremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminatı sayılmamıştır. Bu durumda Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu alt norm düzeyindeki genel şartlar ile genişletilemiyeceğinden ötürü sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu durumda sigorta şirketlerinin/Güvence Hesabı’nın geçici iş göremezlik zararından sorumluluğu devam etmektedir. Bu yöne ilişkin mahkeme kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği üzere kaza tarihi itibarıyla geçerli yönetmelik, maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği ise de; maluliyet tespit işlemleri yönetmeliğinin, % 60 altında kalan maluliyet oranı tayini bakımından yetersiz kalması nedeniyle, maluliyet oranı, maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği doğrultusunda düzenlenen raporlarda dahi eldeki davada olduğu gibi çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kayıp oranı tespit işlemleri yönetmeliği ekindeki cetveller uyarınca tespit edilmektedir. Bu durumda hükme esas alınan maluliyet raporunda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. O halde. davacı … bakımından verilen ve Dairemizce de usul ve yasaya uygun bulunan karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı … bakımından verilen karara yönelik istinaf başvurusunun ise davalı aleyhine hükmedilen 1.664,94 TL nazara alınarak kesinlik nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-Davalı vekilinin. davacı … bakımından tesis edilen karara yönelik vermiş olduğu istinaf dilekçesinin HMK’nın 352/1-b. maddesi uyarınca reddine, 2-Davalı vekilinin. davacı … bakımında tesis edilen karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca esastan reddine, a)Alınması gereken 2.790,66 TL istinaf karar harcından peşin alınan 697,70 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 2.092,96 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran Güvence Hesabından tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, ihtiyari dava arkadaşı konumundaki her bir davacının açmış olduğu maddi tazminat davalarında davalı aleyhine hükmedilen miktarlar gözetilerek 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi.15/12/2021