Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3391 E. 2021/1678 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3391
KARAR NO: 2021/1678
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2018
NUMARASI: 2015/527 (E) 2018/595 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları … plaka sayılı TIR ve bu araca bağlı … plakalı römorkun, müvekkil şirkete ait bulunan … plakalı TIR’a çarpması neticesi 07/04/2013 tarihinde, meydana gelen trafik kazasında, araçta oluşan 14.482,96 Euro hasar bedeli ve 1.228,32 Euro ekspertiz ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … Sigorta AŞ vekili, süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Davalı … Şirketi vekili, süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, zamanaşımı savunmasında bulunan davalılar sigorta şirketi ve araç işleteni bakımından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, diğer davalı … bakımından açılan davanın ise kabulü ile 14.482,96 Euro maddi tazminatının kaza tarihi olan 07/04/2013 tarihinden itibaren döviz faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili vermiş olduğu istinaf dilekçesinde, zamanaşımı süresinin zararın öğrenilmesi tarihinden itibaren başlayacağını, öğrenilmeden kast edilenin haksız eylem sonucu meydana gelen zararın tüm ayrıntıları ile öğrenilmesi değil, açılacak davaya dayanak oluşturabilecek yeterlilikte bir bilgi edinilmesi olduğunu, kaza tespit tutanağından elde edilebilecek tek verinin kazaya karışan araç sürücülerinin isimleri ile plakaları olduğunu, kaza sonucunda meydana gelen zararın, belli bir süre sonra Almanya ülkesinde yapılan muayene sonucu öğrenildiğini, dava öncesinde de sigorta şirketine yapılan başvuruya yanıt alınamaması üzerine eldeki davanın açıldığını, zamanaşımı nedeniyle ret kararının hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan hasar tazminatı istemine ilişkindir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesi hükmü: “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır…” şeklindedir. Somut olayda, davaya konu trafik kazası 07/04/2013 tarihinde meydana gelmiştir. Davalılar tarafından uzatılan cevap süresi içerisinde olacak şekilde zamanaşımı savunmasında bulunulmuştur. Kazada ceza zamanaşımını gerektirir bir unsur bulunmamaktadır. Davacı taraf, zarar ve tazminat yükümlüsünü, kazaya karışan araç sürücüleri tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağı çerçevesinde kaza tarihi itibarıyla öğrenebilecek durumdadır. Kaldı ki ekspertiz rapor tarihi de 14/04/2013 tarihidir. Dava tarihi itibarıyla sigortaya başvuru şartı, dava şartı olarak düzenlenmemiştir. Dolayısıyla dava öncesinde sigortaya yapılan başvuru zamanaşımını keser nitelikte olmayıp, olayda zamanaşımını kesen başkaca bir sebep de bulunmamaktadır. Sigortaya başvuru (11/06/2013) ve sonuçlandırıldığı (10/01/2014) tarihi itibarıyla sigorta şirketi tarafından davacının oyalanması/sürenin tüketilmesine sebebiyet verilmesi durumu da söz konusu değildir. Kaldı ki buna ilişkin herhangi bir iddia da bulunmamaktadır. Bu durumda, davanın açıldığı tarih olan 29/04/2015 tarihi itibarıyla, maddi hasarlı trafik kazası neticesinde oluşan hasar tazminatına ilişkin talep hakkının zamanaşımına uğradığına ilişkin kabul şeklinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. O halde, Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.16/11/2021