Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3379 E. 2021/1955 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3379
KARAR NO: 2021/1955
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2018
NUMARASI: 2014/81Esas – 2018/816 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı …’ya velayeten, annesi ve babası tarafından açılan ve fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile 3.000 TL lik maluliyet tazminatı ile 50.000 TL lik manevi tazminatın talep edildiği, maddi tazminatın davalıların tamamından, manevi tazminatın ise 3, 4 ve 5 nolu davalılardan tahsiline yönelik olarak açılan bir maddi ve manevi tazminat davasıdır. 18/09/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasındaki davacıya ait maluliyet oranının tespiti amacıyla 27/03/205 tarihli ATK raporunda belirlenen maluliyet oranları gözetilerek rapor hazırlanması için dosya aktüer sigorta uzmanı ve makine bilirkişisine sevk edilmiş olup, bu bilirkişilerce düzenlenen 01/03/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporuna itiraz üzerine aynı bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda kusur oranının tespiti yönünden kök rapordaki görüşler korunarak sürücü …’ın % 85, davalı sürücü …’in % 15, dava dışı kamyon sürücüsü …’nın kusursuz olduğu, kamyonette yolcu olarak bulunan davacı yolu…’ın kusursuz olduğu, davacı ile davalı …Sigorta A.Ş. Nin sulh olduğu, davalı sigorta şirketine ibra ettiği, davalı …Sigorta A.Ş. yönünden davadan feragat edildiği tespitlerinin yapıldığı, davalı …nın itirazı üzerine dosya ek rapor alınmak üzere aynı bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup, bilirkişi heyetince dosyaya sunulan 16/04/2018 tarihli ayrıntılı, irdeleyici ve hüküm kurmaya elverişli raporda, kusur yönünden görüşler muhafaza edilmiş olup, davacının talep edebileceği gerçek maddi zararının 25.136,59 TL olduğu dikkate alınarak ve davacı vekili davalı …sigorta A.Ş. Vekili ile düzenlenen sulh protokolü ile taraflar birbirlerini ibra edip, davadan feragat ettikleri, yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerine dair sulh oldukları anlaşıldığından ve ATK maluliyet raporundaki davacının uğramış olduğu maluliyet dereceğinin yoğunluğu, davalıların kusur durumları ve tarafların kişisel, sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek davacılar lehine takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulü ile 25.136,59 TL’nin davalı … yönünden 14.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte olmak üzere ve diğer davalılar …., … ve … yönünden ise 18.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan …, diğer davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine dair” şeklindeki gerekçe ile; “1-Davanın kabulü ile 25.136,59 TL’nin davalı … yönünden 14.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte olmak üzere ve diğer davalılar …, … ve .. yönünden ise 18.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan …, diğer davalılar …, … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, 2-Davacının davasının davalı …Sigorta A.Ş. yönünden reddine, 3-5.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18.09.2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte …, … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … vekili ile davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın, … Sigorta AŞ. tarafından tanzim edilen … numaralı ve 17/04/2013 başlangıç – 17/04/2014 bitiş tarihli ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, kazanın, poliçe süresi içerisinde meydana geldiğini, aracın kazadan önce satıldığını, işleten sıfatının değiştiğini, TRAMER kayıtlarından da açıkça görüleceği üzere söz konusu poliçenin 13/09/2013 tarihinde iptal edildiğinin görüldüğünü, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca poliçenin fesih tarihinden itibaren 15 gün süre ile geçerliliğinin devam ettiğini, yani poliçenin 28/09/2013 tarihine kadar geçerliliğini sürdürdüğünü, bir başka deyişle; kaza tarihi olan 18/09/2013 tarihinde poliçenin geçerliliğini koruduğunu, bu nedenle müvekkili hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini; olaya ilişkin ceza yargılamasının yapıldığı Bakırköy 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/108 Esas sayılı dosyasından alınan 03/12/2012 tarihli bilirkişi raporunda her iki araç sürücüsünün %50’şer oranında eşit derecede kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu dosyada aldırılan raporda ise; kusur oranlarının %85 – %15 olarak tespit edildiğini, her iki rapor arasında çelişki olduğundan Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini; davacının, ehliyetsiz sürücünün kullandığı araçta yolcu olarak bulunması nedeniyle olayda müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacı küçüğün 15-18 yaş aralığında gelir edeceği varsayımı ile tazminat hesaplanmasının hatalı olduğunu belirtmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kusur raporları arasında çelişki olduğunu; maddi zararın miktarı belli olduğundan belirsiz alacak davasının açılamayacağını, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, maluliyete ilişkin raporun hatalı olduğunu, kaza tarihindeki yönetmelik dikkate alınmaksızın düzenlendiğini, sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılmadan 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 18/09/2013 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı …’ün maliki ve davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı araç ile davalı …Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’in maliki – sürücüsü olduğu … plakalı aracın çarpışması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacı …’ın yaralandığı; davacı … adına velayeten anne ve babası tarafından açılan işbu davada, maddi ve manevi tazminat talep edildiği; ve Mahkemece, yapılan yargılama neticesinde yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. A- … Hesabı’nın istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Sigorta sözleşmesinin verilmesi ve işletenin değişmesi halinde yapılacak işlemler” başlıklı 94. maddesinde, “Sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır. Sigortacı sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde feshedebilir. Sigorta fesih tarihinden onbeş gün sonrasına kadar geçerlidir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın 29/08/2013 tarihinde satış görmesi nedeniyle el değiştirdiğini ve satıştan dolayı poliçenin iptal edildiğini, iptal kaydının TRAMER’e bildirildiğini belirtmiştir. Bunun üzerine davacı vekili 08/07/2014 tarihli dilekçesi ile; davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın 29/08/2013 tarihinde satış gördüğünden HMK’nın 124/4. maddesi gereğince davalı …’nın, iradi taraf değişikliği yapılarak davaya dahil edilmesini talep etmiştir. Mahkemece 08/07/2014 tarihli 1. celsenin 1 nolu ara kararıyla, davacı tarafın iradi taraf değişikliğinin kabulüne ve davalı …’nın davalı olarak davaya dahil edilmesine karar verilmiştir. Ancak, dosyadaki belgelere ve TRAMER kayıtlarına göre; kazaya karışan … plakalı aracın 29/08/2013 tarihinde satış görmesine rağmen, ZMSS poliçesinin 13/09/2013 tarihinde iptal edildiği görülmektedir. KTK’nın 94. maddesi gereğince poliçenin iptali tarihinden itibaren 15 gün süre ile geçerli olduğu öngörüldüğünden, TRAMER kayıtlarına göre, kaza tarihi olan 18/09/2013 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ. tarafından düzenlenen ZMSS poliçesi geçerliliğini sürdürmektedir. Bu durumda, Mahkemece bu kayıtlar yönünden herhangi bir araştırma yapılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır. Dosyadaki bu kayıtların doğru olması halinde, … plakalı aracın yol açtığı zararlardan, … değil, … Sigorta AŞ.’nin sorumluluğu doğacaktır. Bu nedenle davalı …’nın istinaf iddia ve itirazı yerindedir. B-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: Aynı kazada yaralanan … tarafından açılan ve davalı … vekili tarafından dosyaya ibraz edilen İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/487 esas sayılı dosyasındaki 03/03/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; sürücü …’ın kazanın meydana gelmesinde %100 oranda kusurlu olduğu, sürücü …’in kusurunun bulunmadığı mütalaa edilmiştir. Yine aynı dosyada aldırılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 12/12/2018 tarihli raporunda da, sürücü …’ın %100 oranında kusurlu, sürücü …’in kusursuz olduğu mütalaa edilmiştir. Bu dosyada aldırılan ve Mahkemece karara dayanak yapılan 16/04/2018 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda ise; sürücü …’ın kazanın meydana gelmesinde %85, sürücü …’in %15 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Kusur raporları arasında çelişki bulunduğundan ve bu çelişki de davanın sonucunu etkileyeceğinden, davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerindedir. O halde, Mahkemece, … plakalı aracın kaza tarihinde, davalı … Sigorta AŞ. Tarafından düzenlenen ZMSS poliçesinin geçerliliğini koruyup korumadığı hususunun yukarıda belirtildiği açıklamalar doğrultusunda araştırılması; yine yukarıda belirtilen kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla Karayolları Fen Kürsüsünden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınması sonucunda, tarafların delillerinin değerlendirilerek yeniden nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda; HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/12/2021