Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3325 E. 2021/1363 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3325
KARAR NO: 2021/1363
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2018
NUMARASI: 2016/1181 Esas – 2018/560 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. maddesi kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; ” Bilindiği üzere haksız fiil sorumluluğunda fail kusuru davacı tarafından ispatlanmak zorundadır. Davacı dava dilekçesinde HMK 119/1-(f) maddesine göre delillerini kaza tespit tutanağı, hastane raporları, ilgili ceza dosyası, sigorta poliçesi, bilirkişi raporu, vs. Deliller olarak bildirmiştir. Dava dilekçesinde belirtilen deliller ilgili yerlerden celp edilmiştir. Özellikle Maden Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/607 esas sayılı soruşturma dosyasının incelenmesinde kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı düzenlenmediği, olay yerini gören kamera olmadığı, trafik kazasında tarafların hastaneye gitmek için olay yerini terk ettiklerini, soruşturma dosyasında alınan ifadelerden kazayı gören ve bilenin olmadığı anlaşılmıştır. Bu haliyle dosya kusur incelemesi için Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, haliyle kazanın oluşumunda kusura dair bu bilgi ve belgelerden bir rapor oluşturulamamıştır. Davacı dosyaya celp edilen delillerden başka dava dilekçesinde tanık deliline de dayanmadığından ve Adli Tıp Kurumu ön raporunda belirtilen ekspertiz raporu, fatura ve fotoğrafların ceza soruşturmasında bulunmadığı anlaşıldığından ayrıca dava dilekçesinde bu tür delillerin varlığına da atıf yapılmadığından, süresinden sonra HMK 145. Maddesine göre de delil bildirilmesi mümkün olmadığından davacı tarafın davalının sigortalısının kusurunu ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde, müvekkilinin ceza dosyasındaki beyanına göre; davalı tarafça sigortalı bulunan araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, sürücünün beyanına göre tali kusurlu olduğunu, olay tarihinde askeri öğrenci olması nedeniyle sürücünün kaza mahallini terk etmesi nedeniyle jandarma tarafından tutanak tutulamadığını, Adli Tıp Kurumu tarafından kusur tespitinin yapılamamış olmasının, sürücünün kusursuz olduğunu göstermeyeceğini; müvekkilinin, ATK tarafından tespit edilen bir maluliyetinin bulunduğunu, Mahkemece, en azından dosyanın üniversitede görev yapan öğretim üyelerinden oluşan bir heyete tevdi edilerek kusur raporu alınması gerektiğini, ya da ek delil sunma hakları saklı tutulduğundan, delil bildirmek üzere yeniden taraflarına süre verilmesi gerektiğini, kaza mahallinde bilirkişi incelemesi yapılmasıyla da kusur yönünden bir karar verilebileceğini bu nedenle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 24/07/2014 tarihinde, davalı Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı aracın, dava dışı sürücü …’nın sevk ve idaresinde iken, yaya olan davacıya çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı; bu yaralanma nedeniyle, ATK raporunda; davacının %6.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiği; olayın sübutu yönünden taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesince, kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur oranlarının tespit edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Çünkü, Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 04/05/2018 tarihli yazısında belirtildiği şekilde, taraflara varsa delillerini bildirmeleri için yeniden süre verilmesi, kazanın meydana geldiği yerde talimat yoluyla, konusunda uzman bir bilirkişi bulundurularak keşif yaptırılması ve bilirkişi raporunun düzenlenmesi sonucunda, tarafların delillerinin değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu karar verilmiştir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmüştür.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2021