Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3323 E. 2021/1982 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3323
KARAR NO: 2021/1982
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2018
NUMARASI: 2014/279 (E) – 2018/615 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalılardan …’a ait, davalı … AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı, sürücüsü davalı …’ın yönetimindeki … plakalı aracın, idaresindeki … plakalı motosikletle seyir halinde bulunan müvekkili davacı …’a çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek 5.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, 20.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar … ve …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde; toplanmasını istediği kanıtları bildirmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda davacının asli kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 1.474,11 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde mobilya ustası olarak çalıştığını ileri sürmelerine ve talepte bulunmalarına karşın, ilk derece mahkemesince emsal ücret araştırması yapılmadığını, gerçek ücret tespit edilmeksizin bilirkişi raporu üzerinden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; hükmedilen manevi tazminatın oldukça düşük olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Trafik Kazası Tespit Tutanağında davacı …’ın kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunun belirtilmesine karşın müvekkilinin kusur oranının hakkaniyete aykırı olarak yüksek gösterildiğinin; trafik kazası tespit tutanağını düzenleyen polis memurlarının dinlenilmesi gerektiğini, meydana gelen trafik kazasının müvekkili yönünden ticari bir iş olmadığı gibi müvekkili ile davacı arasında ticari faiz ödenmesini gerektirecek ilişki bulunmadığını; hükmolunan manevi tazminatın yüksek olduğunu, peşin harç yatırılmayan manevi tazminat davası bakımından Harçlar Kanunu uyarınca kesin süre verilmesi gerektiği halde esas hakkında karar verildiğini, reddedilen 20.000,00 TL manevi tazminat yönünden alınması gereken 341,55 TL karar ve ilam harcının müvekkili ile diğer davalıdan alınmasına karar verildiğini, müvekkilinin maddi tazminat davasında kabulüne karar verilen 1.474,11 TL tazminatın harcından sorumlu tutulması gerekirken müvekkilinin tüm maddi tazminat istemine ilişkin harçtan sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan incelemede: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı kusur bilirkişisinin 16/6/2017 tarihli raporunda davalı sürücü …’ın yönetimindeki 16-30 yolcu kapasiteli otobüs ile davacının yönetimindeki motosikletin kaza sırasındaki konumları ve adları geçen sürücülerin davranışları irdelenerek, davalı sürücü … ile davacı sürücü …’ın olayın meydana gelmesindeki kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bununla birlikte kusura ilişkin bilirkişi raporunda olay nedeniyle İstanbul Anadolu 39’uncu Sulh Ceza Mahkemesinde görülen ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporu ile dinlenen tanıkların anlatımlarının da değerlendirildiğinin anlaşılması karşısında, Trafik Kazası Tespit Tutanağını düzenleyen kolluk görevlilerinin dinlenilmesinin de sonuca etkisi olmayacaktır. Diğer yandan kazaya karışan davalı …’a ait otobüsün ticari araç niteliğini taşıdığının anlaşılması karşısında hükmolunan tazminatlara ticari faiz uygulanması yerindedir. Dava dilekçesinde müvekkili davacının mobilya ustası olarak çalıştığını ve aylık kazancının 2.500,00 TL olduğunu ileri süren davacı vekili kanıtlarını bildirdiği dilekçede davacıya ait Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarına dayanarak, tazminatın hesaplanmasına esas olacak emsal ücret araştırmasının Türkiye Ağaç ve Kağıt Sanayi İşçileri Sendikası (Ağaç-İş) ile Öz Ağaç-İş Sendikasından sorulmasını talep etmiş, kök bilirkişi raporunda ise gelire ilişkin açıklamada davacının mobilya ustası olduğuna ilişkin sertifika veya benzeri belge, iş yeri kaydı veya SGK kaydının dosya içinde bulunmadığı gerekçesiyle hesaplamanın asgari ücret üzerinden yapıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin 5/7/2017 günü tebliğ edilen bu rapora karşı 19/7/2017 günü Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) vasıtası aracılığıyla sunduğu dilekçe ile itiraz ederek emsal ücret araştırması taleplerinin bulunduğu, bu sebeple öncelikle SGK kayıtları ile emsal ücret kayıtları getirtilerek yeniden bilirkişiden rapor alınmasını talep ettiği, SGK’den getirtilen hizmet dökümünün incelenmesinde ise davacının son çalışmasının 2008 yılı olduğu anlaşılmıştır. Eldeki davada ise davaya konu trafik kazası 7/5/2011 tarihinde gerçekleşmiş, davacı vekili müvekkilinin olay tarihi itibarıyla mobilya ustası olarak çalıştığını kanıtlayamamıştır. Bu itibarla davacının gelirinin en az asgari ücret düzeyinde olduğu kabul edilerek maddi tazminatın hesaplanmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Kabul ve uygulamaya göre de, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken karar ve ilam harçlarının, hükmolunan maddi tazminat ve manevi tazminatın miktarına göre doğru hesaplandığı anlaşılmıştır. Manevi tazminata ilişkin hükme yönelik istinaf başvurusunun incelenmesine gelince: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalılar … ve …’ın dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, davacının Adli Tıp 3’üncü İhtisas Kurulu raporuyla saptanan yaralanmasının ağırlığına, olayın meydana geliş biçimine, bilirkişi raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu kabul edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı … vekilinin, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca esastan reddine, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacının, maddi tazminat davasının kısmen kabulüne; 1.474,11 TL maddi tazminatın davalı … AŞ yönünden 14/7/2014 tarihinden, diğer davalılar yönünden ise olayın meydana geldiği 7/5/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 10.000.00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan olayın meydana geldiği 7/5/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Maddi tazminat davası bakımından, Harçlar Kanununa göre alınması gereken ve kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 100,69 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan karar ve ilam harcından maddi tazminat talebine isabet eden 17,08 TL mahsup edilerek, bakiye 83,61 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, 4-Manevi tazminat davası bakımından, Harçlar Kanununa göre alınması gereken ve kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan 683,10 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan karar ve ilam harcından manevi tazminat talebine isabet eden 68,32 TL mahsup edilerek, bakiye 614,78 TL karar ve ilam harcının, davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından peşin ödenen ve mahsubuna hükmolunan 85,40 TL (17,08 TL + 68,32 TL) karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, davalı … AŞ’nin 17,08 TL’den sorumlu tutulmasına, 6-Davacı tarafından sarf edilen 1.450,00 TL bilirkişi ücreti, 565 TL tebligat gideri, 25,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 2.040,20 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%45,89 kabul, %54,11 ret) 936,24 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, davalı … AŞ’nin 119,83 TL yargılama giderinden sorumlu tutulmasına, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Maddi tazminat davası yönünden ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 1.474,11 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,8-Maddi tazminat davası yönünden ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddine karar verilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 2.180,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak vekil ile temsil edilen davalılar … ve … Sigorta AŞ’ye verilmesine, 9-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin, 1’inci fıkrası ile 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine, 10-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin, 2’nci fıkrası ile 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca reddine karar verilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 5.100,00 TL vekâlet ücretinin, davacıdan tahsil edilerek kendisini vekil ile temsil ettiren davalı …’a verilmesine, 11-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca kendiliğinden ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 442,24 TL istinaf kanun yolu karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,90 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 361,34‬ TL istinaf kanun yolu karar ve ilam harcı davalı …’dan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf kanun yolu incelemesi nedeniyle davalı … tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf kanun yolu incelemesi için davacı tarafından sarf edilen posta ve tebligat gideri 36,75 TL, istinaf başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 134,85 TL yargılama giderinin, davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, reddine karar verilen maddi tazminat talebi bakımından HMK’nin 361’nci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere; diğer hükümler yönünden ise HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.22/12/2021