Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/3321 E. 2021/1583 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/3321
KARAR NO: 2021/1583
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2018
NUMARASI: 2016/1623 (E) 2018/609 (K)
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plakalı aracın, … plaka sayılı araca çarparak maddi hasarlı kazaya sebebiyet verdiğini, müvekkili şirketin karşı aracın zararını tazmin ettiğini, sigortalı araç sürücüsünün gerçekleşen kazada alkollü olması nedeniyle davalı sigortalıya rücu haklarının olduğunu belirterek 15.441,00 TL zararın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı taraftan rücuen tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili vermiş olduğu istinaf dilekçesinde, aralarında nörolog bilirkişinin de bulunduğu heyet tarafından düzenlenen 30/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği yönünde kanaatte bulunulmuş olmasına rağmen davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığını, kazanın meydana geldiği yerin şehir içi ve görüş mesafesinin tam olması dikkate alındığında normal şartlarda bu kazanın meydana gelmesinin mümkün olmadığını, kabul şekli bakımından ise mahkemenin raporu yeterli görmemesi durumunda yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırması gerektiğini, ne var ki eksik incelemeyle karar verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, ZMSS poliçesi gereği dava dışı 3. kişiye ödeme yapan sigortacının ödediği bedeli, alkollü araç kullanımı nedeniyle kendi sigortalısı olan davalıdan ve kazaya sebebiyet veren sigortalı araç sürücüsünden rücuen tahsili istemine ilişkindir. (Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın , B-4.c maddesi) Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında ve konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.05.2015 tarih ve 2013/17-2156 E. ve 2015/1338 K. ve 26.02.2014 tarih ve 2013/17-626 E. 2014/146 K. sayılı kararları uyarınca, sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle bu türden açılan davalarda sürücünün yasal sınırın üzerinde alkollü olması, yalnız başına hasarın teminat dışında kalmasını gerektirmez. Bununla birlikte Yargıtay 2011/4080-2011/11508 E.-K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; kazaya karışan 3. kişiye ait araç sürücüsünün kusurlu olmasının, alkolün münhasırlığını ortadan kaldırdığı kabul edilmektedir. Dosyada mübrez aralarında nörolog bilirkişinin de bulunduğu heyet tarafından düzenlenen 30/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda, kazanın alkolün etkisiyle meydana geldiği yönünde kanaat bildirilmiş olmasına rağmen mahkemece bu rapor yeterli görülmeyerek ATK 5. İhtisas Kurulundan rapor alınmış ise de raporda, münhasırlığa ilişkin olumlu veya olumsuz bir mütalaada bulunulmamıştır. HMK’nın 282. maddesinde, hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği, aynı Yasanın 281/3. maddesinde ise mahkemenin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görmesi durumunda yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme yaptırabileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının iddiasını kanıtlar mahiyette bulunan bilirkişi raporunun yeterli görülmemesi üzerine alınan rapor, mahkemeye kanaat verecek nitelikte olmamasına rağmen, sözü geçen yasal düzenleme doğrultusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir değerlendirme yapılıp, karar verilmesi gerekirken, mevcut delil durumuyla bağdaşmayacak şekilde davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle ret kararı verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, aralarında nöroloji ve trafik uzmanı bulunan bilirkişilerden oluşacak, İstanbul Teknik Üniversitesi veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek bilirkişi kurulundan, olayın meydana geliş şekli itibariyle kaza ve hasarın “münhasıran” sürücünün aldığı alkolün etkisi altında bulunmasından meydana gelip gelmediği konusunda denetime elverişli bir rapor alınıp, önceki rapor ile çelişki olması durumunda çelişki de giderilerek sonucuna göre karar verilmesi amacıyla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,4-Peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istinaf kanun yoluna başvurana iadesine,5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi.02/11/2021